Arşiv

 Zaman Kazanma Kılavuzu

ZAMAN, İNSANIN elindeki en büyük sermayedir. Her insana sayılı ömür dakikaları verilmiştir; ve bu dakikaları ne yolda sarfedeceği insanın tercihine bırakılmıştır. Elbette, Hesap Günü, hesabını sormak üzere: Sermayeni ne yaptın? Karşılığında ne kazandın? Yoksa sıfırladın mı?

Ne yazık ki, verilmiş ömür sermayelerini nasıl çar-çur edeceğinin telaşıyla yaşanan nice insan yaşıyor. Beri tarafta, ömür dakikalarının kıymetini anlayan, ama onları yerli yerinde kullanamama üzüntüsünü yaşayan; veya yapılmasını gerekli gördüğü pek çok lüzumlu vazifeye ayıracak vakit bulamamaktan yakınan insanlar da var. Bu insanlar, bir yanda, ‘alan el’ olmamak üzere maişetlerini bizatihî sa’yederek temin yoluna gidiyor, kalan vakitlerini ise şu dünyaya geliş maksadıyla doğrudan ilgili çalışma ve çabalarla geçirmek istiyorlar. Ama 24 saat onlara yetmiyor.

İşte, bu durumda olduğunu bildiğimiz Karakalem okuyucuları için, değişik tecrübelerin toplandığı, ‘denenmiş’ bir vakit kazanma kılavuzu.

1. Televizyonun sizi yönetmesine kesinlikle izin vermeyin: Bugün tüm dünyadaki tüm insanların ‘boş’ zamanını alıp götüren en büyük hırsızdır televizyon. Yapabiliyorsanız, hiç televizyon almayın; yapamıyorsanız, hiç olmazsa televizyonunuzu kontrol altına alın. (Televizyonla başetmeye dair bir dizi pratik önerimiz önümüzdeki sayılardan birinde etraflıca sunulacaktır.)

2. Uykunuz düzenli olsun: Genelde her insan için sekiz saat standart bir uyku ihtiyacından söz edilse de, bazı bünyeler için yedi, hatta altı saat de yeterli olur. Bu durumda olanlar, zaten iki saat kazanmış durumdalar. Sekiz saatten fazla uyuyorsanız, evvelâ bunu sekiz saate indirin. Fazlası, tam bir vakit israfıdır. Bu sekiz saat uykuyu da, kimi gün onda, kimi gün geceyarısı ikide yatarak almayın. Yatış ve kalkış saatiniz düzenli olsun. Unutmayın: Uykulu zamanını düzene sokamayan, uyanık zamanlarında ayakta uyur, vakit geçip gidiverir! (Bu konunun teferruatlı bir tahlili için de, yine önümüzdeki sayılardan birini beklemeniz gerekiyor.)

3. Güne sabah namazıyla başlayın: İnsanın zihnen ve bedenen en dinç olduğu zaman, bu zamandır. İnsan, bu diriliş vaktinde bir dakika içinde kavradığı bir cümle için, tüm günün yorgunluğunun üzerine çöktüğü gece vakti dakikalarını verir. Alın size bir zaman kazanma yolu! Namazdan sonraki, Resulullah’ın uyanık geçirdiği vakti, uykuyla heba etmeyin. Ama bunun için, en başta, sabah namazına rahatça kalkıp akabinde uyanık kalabileceğinız bir vakitte uyumanız gerekir. (Bir not: İsterseniz, kuşluk vakti veya öğleyin, biraz kestirebilirsiniz)

4. Planlı ve programlı olun: Katı bir kuralcılık insanı kısıtladığı gibi, plansızlık da insanı rüzgârın önündeki yaprak gibi oraya buraya savurur ve verimsiz kılar. Üzerinde mâkul değişmeler yapma esnekliğiyle birlikte, önünüzdeki bir yılı, hatta birkaç yılı kapsayan bir planınız; ve aylık, haftalık, hatta günlük programınız olsun. Allah size yarını yaşatırsa, yarın Allah için ne yapacağınızı şimdiden belirlemiş olmalısınız.

Şeytan ve nefis belirsizliği sever. Onlara karşı namazın, orucun, haccın, zekâtın.. vaktini belirleyen Rabbimiz bize bu noktada çok şey söylemiyor mu?

5. Önünüze hedefler koyun: Mâkul hedefler koyduğunda, insan kabiliyetlerinin farkına varır. Yapamam zannettiği birçok şeyi yapabildiğini öğrenir. Size bir örnek: Her gün, düzenli olarak yalnızca iki sayfa Kur’ân okusanız bile, bir yıla varmadan Kur’ân’ın tamamını okumuş olursunuz. Ama, kimi günler hiç okumayıp kimi günler bir cüz okuma gibi bir yolu seçmişseniz, gelecek yıl belki... Keza, günde yalnız 10 sayfa kitap okusanız (ki, en fazla yarım saatinizi alır), ayda 1-2 kitap okuyorsunuz demektir. Önünüze hedef koymadan okumaya başladığınız son kitabı bitirmeniz kaç ay sürdü acaba?

6. Yarım iş bırakmayın: İnsanın zamanını çalan bir hırsızdır ‘yarım iş.’ Meselâ, bulaşığı sofrayı toplar toplamaz yıkamadınız, diyelim. Sonuç? Zaman içinde kuruyan kirleri çıkarmak için, kaşık ve tabakları daha fazla ovalamanız gerekti. Alın size bir zaman kaybı! Telefonda bir not yazmanız gerekti. O an elinize geçen bir kağıda yazdınız, alelacele bir kenara bıraktınız. Yirmi dakikadır o kağıdı arıyorsunuz! Her yarım işten yalnızca beşer dakika kaybetseniz bile, günlük kaybınız bir saati haydi haydi geçer. Bir saatte neler yapılmaz?

7. Fuzuli meşguliyetleri atın: Hepimizin hayatında, alışageldiği için yaptığı, ama aslında yapması gerekmeyen işler vardır. Hemen bir örnek: Salatalığı kabuğunu soyarak yemeye mecbur musunuz? Alın size bir dakika!

8. ‘Hayır’ demeyi öğrenin: İnsanların alabildiğine bireyselleştiği şu çağda, fıtraten medeni olduğu için başkalarıyla görüşmeyi arzu ediyor insanlar. Fıtrî bir arzu. Güzel. Ne ki, çokları yalnızca görüşmüş olmayı istiyor; görüşmenin kendisini amaç ediniyor. Dedikoduya, haber muhabbetine, alışveriş sohbetine evet! Beraberce ciddi bir konunun görüşülmesine gelince, hayır! Size keyfine göre hayır diyebilenlere siz de hayır diyebilmesiniz. Yoksa, belki ‘çok iyi insan’ olursunuz, ama ciddi beraberliklere ayıracak zamanınız kalmaz.

Bir ilave: Ciddi beraberlik içinde olduğunuz insanların, üzerinize farz olmayan işleriyle de vaktinizi kaybetmeyin, tamam mı?

9. Gidişleriniz de, size gelişler de belirli olsun: Bir arkadaşınız öğleden sonra size uğramak istediğini söyledi. Buyur, dediniz? Saat kaçta gelecek? Birbuçuk? İki? Üç? Yoksa dört mü? Alın size bir belirsizlik! O bekleme zamanı içinde, hiçbir ciddi işe vakit ayıramazsınız. Arkadaşınız gelene kadar, vaktiniz oyalanmayla geçer.

Arkadaşınız az önce geldi. Peki, kaçta gidecek? Zamanın belirsizliği, ikinizi de önemsiz konularla vakit harcamaya yöneltir. Zamanınız belirli olunca, Allah’ın size ihsan ettiği beraberliğin kıymetini daha iyi bilir, ve daha verimli geçirirsiniz.

Size gelişleri bu şekilde ayarlarken, gidişlerinizi de buna göre belirleyin. Dostlarınıza zulmetmeyin.

10. Ölü zamanları değerlendirin: Bugün, otobüs durağında ne kadar beklediniz? Ya otobüste kaç dakika geçti? Görüşeceğiniz kişi sizi odasına alıncaya kadar onbeş dakikanız gitmedi mi? Bütün bunlar, ölü zamanlardır. Bu zamanları rahatlıkla kitap okuyarak veya tesbihatla veya zihninizi meşgul eden bir konunun tefekkürüyle değerlendirebilirsiniz.

Evde ölü geçen en önemli iki zamandan biri, sabahleyin kalkış ile kahvaltı arasındaki, diğeri akşam eve gelişle akşam yemeği arasındaki zamandır. Alın size, ciddi bir meşguliyetle dolduracağınız birbuçuk-iki saat!

11. Bunlarla da yetinmeyin: Akıl akıldan, tecrübe tecrübeden üstündür. Zamanın en büyük sermaye olduğunu bildikten ve hakkını vermek istedikten sonra, Rabbimiz, başka zaman kazanma yolları da gösterecektir.

  10.05.2004

© 2021 karakalem.net




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut