Böğürtlenli Pasta

HAZİRAN AYINDA okullar tatil olur olmaz, yazı geçirmeye dedemin çiftliğine giderdik. Orada her sene görülecek, öğrenilecek ve eğlenilecek o kadar çok şey olurdu ki... Dedem bana ve kardeşlerime hem arkadaşlık, hem de öğretmenlik ederdi. Zaten, civarda dedemi sevmeyen tek bir çocuk bulamazdınız.

Dedem, kızkardeşim ve arkadaşlarım çiftliğin yakınlarındaki koruya böğürtlen toplamaya gitmekten çok hoşlanırlardı. Onlarla beraber, ben de giderdim. Ama ben tembeldim, en küçük sepeti seçer, diğerleri toplarken ben bir ağacın gölgesinde dinlerdim.

Bir gün yine böğürtlen toplamaya gittiğimizde, sepetimin dibine çimen doldurdum. Tepesine de, onları biraz kapatacak kadar böğütlen yerleştirdim. Sepet ağzına kadar dolu görünüyordu. Dedem benimle iftihar ettiğini büyük bir gururla söyledi.

Ertesi sabah anneannem topladığımız böğürtlenlerden pasta yapmıştı. Benim için de, diğerlerinden ayrı ufak bir pasta yapılmıştı. Öyle güzel görünüyordu ki, dayanamayıp hemen yemeye başladım. İlk lokmayı ağzıma aldığımda böğürtlen tadını aldım, ama ikinci lokmada ağzıma acayip şeyler geldi. Yutamadım. Meğer pastanın geri kalanına benim getirdiğim çimenleri koymuşlar. Ne kadar şaşırdığımı tahmin edersiniz.

Dedem gülerek bana bakıyordu.

“Her kim kimi aldatmaya kalkarsa kalksın, aslında kendisini aldatmış olur” dedi ve başka tek kelime söylemedi.

Dedem ve anneannem bana güzel bir ders vermişlerdi. O zamandan beri de, dürüstlükten ayrıldığımı bana söyleyen olmadı.

  05.03.2003

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut