Yusuf’un peşinde (III)
Üç gömlek, üç sıfat

Mona İslam

SURE-İ YUSUF mütalaasına devam ederken dikkatimi çeken bir unsur da Yusuf (as)’ın gömleğindeki sırdı. Sure içerisinde üç defa geçen gömlek unsuru, her defasında bir şeye delil olarak gösteriliyor, her seferinde Yusuf (as)’a lehte şahitlik yapıyordu. Salih’in devesi, Nuh’un gemisi, Yunus’un balığı, Musa’nın asası gibi, Yusuf’un gömleği de bir hakikate işaret ediyordu. O hakikat iffetti, hakikate olan sadakatti. Yusuf’un gömleği onun sıddıkiyetini temsil ediyordu.

“Meryem ve Yusuf surelerinde cennet lezzeti vardır” rivayetine bir de bu açıdan bakmayı denedim. İki iffet timsali vardı karşımda, biri kadın diğeri erkek. Bu iki zat, aynı zamanda iki sıddıkiyet timsali idi. Kur’an’da Hz. Meryem’den “sıddıka” kelimesi ile bahsedilmesi de buna işaret ediyor olmalıydı. Yine bir başka sıddık olan Hz. Ebu Bekir (ra) Efendimize uzanıverdi zihnim, onun infakını ve üzerinde bir gömlek bulununcaya dek verişini, “Allah ve Rasulü bana yeter” deyişini hatırladım. Tüm sema ehli Ebu Bekir’in gömleğini giymiş, Cibril yere Ebu Bekir’in gömleğine benzer bir gömlekle inmişti. Bu gömlekte bir keramet vardı.

Muhayyilemi gömlek sembolü üzerinde temerküz etmeye devam ettim. Yine Hz. Ömer (ra)’in gördüğü bir rüyayı Efendimiz (sav)’e anlatışını hatırladım. Üzerinde beyaz yere kadar uzanan bir gömlek görmüştü Hz. Ömer (ra). Efendimiz ise bu gömleği “takva elbisesi” ile açıklamıştı kendisine. Hz. Ömer’de takva yerlere dek uzanıyordu. Safiyeti ise bembeyaz ortada duruyordu. Ardından, ilgili ayet-i kerimeyi hatırıma getirdi Allah: “Ey insanoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek, sizi süsleyecek elbiseler gönderdik. Takva elbisesi ise en hayırlısıdır” (Araf 26). Demek Yusuf (as)’un kendisini daima temize çıkaran, masumiyetini ilan eden, varlığının kokusunu uzak diyarlara duyuran gömleğin anlamı buydu.

Kıssanın başında kıskanç kardeşleri Yusuf’u kuyuya attıklarında babalarını kandırabilmek için bir plan yaparlar. Yusuf’un gömleğini çıkarır ve bir hayvan kanı ile babalarına sunar ve Yusuf’u kurt yedi masalını anlatırlar. Her suçlu suçunu aklamak için bir delil sunmak ister. Ancak melekler yalancı şahit yapılamazlar. Kainattaki her nesne de onların ruhunu temsil eden melekler gibi bakmasını bilen gözlere doğru tanıklıkta bulunur. Gömlek yırtılmamıştır. Bir kurdun parçaladığı bir çocuğun gömleğinin sapasağlam gelmesi düşünülemez. Öyleyse kurt masum kardeşler yalancıdırlar. Onların nefisleri birer kurt olmuş Yusuf’u kapmıştır. Başka kurt aramaya hacet yoktur. Yusuf’a ne olduğu ise gömleğin tanıklığı dışında bir hadisedir. Bunu ancak Allah bilebilir.

Kıssanın ortalarında ise Yusuf’un kaçabileceği tüm kapıların tek tek sıkıca kapatıldığı, tuzakların kardeşlerininkinden de daha sinsice hazırlandığı bir hadise ile karşılaşırız. Zira kadınlar daima erkeklerden daha ince tuzak kurarlar. Ancak Rabb Alim ve Hakim isimleri ile Yusuf’ta tecelli etmiş ve ona “tevil-ül ehadis” (hadiselerin yorumlanması) öğretmiştir. Böylece o sebepler dairesinde tüm kapıların kapandığı, kaçacak yer olmadığı, nefsin de ona tüm kapıları içerden kapadığı bir ortamda hadiseyi doğru yorumlar ve Züleyha’ya arkasını döner. Belki bu durumda yapabileceği tek şey bu küçük fiildir. Ama kişinin yüzünü nereye döndüğü dahi niyetini açık eder. Bazen içinizde fırtınalar kopsa da yüzünüzü yere eğer, başınızı öte yana çevirirsiniz. Rabbin beklediği de o küçük hayra meyildir zaten, yardım gönderiverir hemen. Aziz kapıyı açar, Yusuf tuzaktan kurtulur. Gömleği arkasından yırtılmıştır, masumiyeti apaçık ortadadır. Yine de kendini tamamen temize çıkarmaz, meyli hayra dahi olsa nefsindeki arzuyu inkar etmez. Bunun için istiğfar eder. Ancak yine gömleğin meleği hakikate şahitlik eder. Hakikat Yusuf’un masumiyeti, sıddıkiyetidir. Zira Rabb bizi duygularımızdan değil yaptıklarımızdan hesaba çekecektir.

Son gömlek sembolü ise karşımıza dünyanın seyrinin Yusuf (as) lehine döndüğü, onun Mısır Azizi olduğu ve kardeşlerinin ise yoksul ve istimdad eder bir halde kapısına geldiği anda çıkar. İnsan güçlü iken intikam alabilecek durumda iken bundan vazgeçebilmesi büyük bir erdemdir. Hele de bütün hayatını köle olarak geçirmesine sebep olmuş kardeşleri affetmek büyük bir Gafûr ve Rahîm tecellisidir. Yusuf kardeşlerinin yüzüne kabahatlerini hemen vurmaz. Onlara yardım eder. Oysa onlar hala Yusuf’a iftira atmaya devam etmekte, onun bir hırsız olduğunu iddia etmektedirler. Yusuf babasından miras aldığı sabrı cemile devam eder. Ancak onların yeniden geldiği zamanda kimliğini açıklar. Kardeşleri kendilerine yardım eden güç ve iktidar sahibi Yusuf’un üstünlüğünü kabul ederler. İsrail oğulları tarihleri boyunca aynı karakteristiği göstermiş ve üstünlüğü servete, güce ve iktidara atfetmişlerdir. Mısır prensi olup başlarına geçen onları katliamdan kurtaran Musa’yı dinlemiş, Harun’u zayıf görüp dinlememişlerdir. Davud’a ve Süleyman’a kral oldukları için itibar etmiş, Zekeriya, Yahya ve İsa’yı kaale almamışlardır.

Nihayet Yakub’a vuslat gözükür. Kardeşler babalarına Yusuf’un haberi yanında gömleği ile giderler. Daha yola çıktıklarında Yakub (as) kokuyu alır. Yusuf’un gömleği önce masumiyetle, sonra sıddıkiyetle ve şimdi de mağfiret ve rahimiyetle doludur. Böyle bir gömleğin kokusu Yakub gibi hissetmesini bilenler için ötelerden dahi duyulur. Yakub (as) yüzünü gömleğe sürer, gözleri açılır. Gözleri açan keramet gömlekte değil, gömlekle sembolize edilen masumiyet, sıddıkiyet ve rahimiyettedir. Yusuf (as)’ın güzelliği ise ellerini kesen kadınların iddia ettiği gibi surette değil sirettedir.

Allah bize de Yusuf’un gömleğinden giydirsin…

  09.11.2008

© 2021 karakalem.net, Mona İslam




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut