|8AKIL, İMANIN bekçisidir.
Kalb ise mahalli imandır. [1]
Dimağın / düşüncenin çalıştırılması neticesinde,
Ondan imbik imbik süzülen tefekkür,
Kalbin en önemli gıdası haline gelir.
Bu akışa,
Yapısı gereği engel olmaya çalışan fıtri / natürel bir bariyer vardır;
Sevgili nefis!.
Dimağın evreleriyle,
Nefsin mertebeleri arasında,
Doğrudan bir ilişki bulunmaktadır..|9
Dimağın / düşüncenin evreleri:
|81. Hayale getirmek, hayalde canlandırmak (Tahayyül)
2. Bir şeyi zihinde şekillendirmek, tasarlamak (Tasavvur)
3. Zihin yorarak anlamak, akıl erdirmek (Taakkul)
4. Doğruluğunu kabul edip onaylamak (Tasdik)
5. Hakkı kabul etmek (İzan)
6. Hak ve hakikate tarafgirlik, bilerek ve isteyerek teslim olmak (İltizam)
7. Gönülden tasdik ederek bilmek, tam ve metin bir inanç (İtikat)
İnsan bir hakikate muhatap olduğunda,
Yaptığı ilk iş,
Onu hayal kurma merkezine almak ve bir suret giydirmektir (tahayyül).
Bunun ardından,
Onun gerçekten hakikat olup olmadığına dair
Etraflı bir akledip düşünce süreci gelir (tasavvur ve taakkul).
İnsan düşündüğü meselenin doğru olduğunu anladığında ise,
Bunu, onun hak olduğuna dair bir beyanla gösterir (tasdik).
Aklın, doğruluğuna kâni olduğu şeyi,
Diğer duygu ve kabiliyetlerinin onayına sunar (izan).
Sonrasında hakikati kabul ettiği gibi,
Onun gereklerini de özümseme durumuna gelir (iltizam).
Ondan sonra, hakikate tam olarak râm olma evresi gelir ki,
Bu da itikad etmedir..
Dimağın yedi evresi içinde en kritik seviye “izan etme” dir.
Tabir caiz ise tenezzül-ü İlahi ile,
Yaratıcının bizi muhatap olarak almaya başladığı süreçtir.
“Ey iman edenler!.” hitabının karşılığı olan seviyedir.
Bu seviyenin altında ise,
Yani düşünce,
“Taakkul /akletme” veya “tasdik” aşamasında kalacak olursa,
Bizim muhatabiyetimiz,
Maalesef îmani bir yeterlilik kazanamamış olacaktır. [2] , [3]|9
Nefsin mertebeleri:
|8I. Nefs-i emmâre (insanı kötülüğe sürükleyen nefis, insana kötü ve günah olan işlerin yapılmasını emreden nefis. Her zaman kötülüğü emreden, negatif benlik duygusunu besleyen, bu nedenle de kalbin gıdalanmasına engel olmaya çalışan nefis)
II. Nefs-i levvame (kınayan, yeren, kötüleyen nefis; yaptığı kötülük ve günah iş sebebiyle ayıplayan, kınayan, içe rahatsızlık veren, pişmanlık duyup tövbe etmeye yönelten nefis)
III. Nefs-i mülheme (ilham verici nefis; neyin iyi ve sevap, neyin kötü ve günah olduğunu ilhamla bilen ve ona göre hareket etmek isteyen nefis)
IV. Nefs-i mutmaine (iyilikle kötülüğü ayırt eden, huzur ve sükûna ermiş, faziletlerle donanmış, İlâhî işlerin tecellîlerine ulaşmış nefis)
V. Nefs-i râzıye (Cenabı Haktan razı ve hoşnut olanın nefis; kaderin her çeşit tecellisi karşısında kesin olarak rıza halini koruyan, şikâyet etmeyen nefis)
VI. Nefs-i marziyye (Cenabı Hakkın kendisinden razı olduğu, O’nun (c.c) yanında makbul olan nefis)
VII. Nefs-i nâtıka (konuşan nefis; insan ruhu, insanın canlılar arasındaki yerini belli eden cevher, insana has cevher, insanın hissetme ve anlama kabiliyeti, Allah-u Teâlâ ile mükaleme edebilecek donanımları elde etmiş nefis)
Nefsin bu yedi mertebesi içinde en kritik seviye “nefs-i mutmaine” dir.
Bu düzlemdeki nefis,
Cennet âsâ bir kıvam halindedir,
Mahiyeti / içeriği olgunlaşmaktadır.
İnsanı Allah’a (c.c) yaklaştıran haller içindedir.
Dimağın dördüncü evresi olan “izan”a karşılık gelen aşamadadır.
Bu seviyenin altında kalmış bir nefsani tablo ise,
Menfi enâniyet damarını devamlı besleyeceği için,
Mahalli iman olan kalbin kasvete boğulmasına,
Onun ifsat olmasına,
Alemlerin Rabbi ile mükaleme edebilecek donanımlarda yaratılmış olan insanın, [4]
Bir yerde mahvına sebebiyet verecektir..|9
Dip Notlar:
[1] Sözler / Lemeât / syf: 683
[2] Kuran-ı Kerim’de,
“İman ettik..” diyen bedevilere,
Allah-u Teâlâ:
“..Teslim olduk deyin. İman henüz kalplerinizde yer etmedi..” buyurmaktadır.
Hucurat Suresi / Ayet: 14
[3] Kuran-ı Kerim’de,
“..Gökleri ve yeri yaratan Allah’tır..” dediği halde,
İnkara saplananlardan bahsedilmektedir..
Metin Karabaşoğlu / Bölünmüş Hayatlar
[4] Büyük Proje I – II / www.1111.karakalem.net / Aykut Tanrıkulu
© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu