Sevgili Nefis – 1

İnsan,
Birbiri içine geçmiş iki elmas fanus gibidir.
Beden ve ruh..
Ruh çok latîf, beden çok kesîftir.
Nefis ise letâfetle kesâfet arasında ortam vazifesi görür.
Bir tür bağlantı noktasıdır..
Her insanın mânevi yapısı,
Farkında olmadığı bilinçaltı,
Ve farkında olarak benimsediği bilinçli kısımlardan oluşmaktadır.
Bunlara ‘mizaç’ ve ‘karakter’ denir.. (1)
Mizaç, kişinin elinde olmayan tarafıdır.
Dinimiz,
Mizacın kendiliğinden meyilli olduğu şeylere “hevâ” adını vermiştir.
Anlık yönelişlerimizin karşılığıdır.
İşte,
İnsanı İlahi perspektifte sıkıntıya sokabilecek yanımız budur.
Benlik / enâniyet duygumuzun negatif yönü,
Kendiliğinden meyilli olan bu kaçağı sık kullanır. (2)
Ruhun gözü, gözbebeği enedir.
Yaratıcının İlah olma gereklerinin,
Biricikliğinin insandaki karşılığı benlik duygusudur.
İnsanın şahsiyeti bu sayede bütüncül kalmaktadır.
Kuran-ı Kerim’de,
“Hevâsını ilah edineni gördün mü?” buyurulmaktadır. (3)
Mutlaka terbiyeye muhtaç olan tarafımızdır, mizaç. (4)
Çok gerekli olduğu için,
Sonsuzda bir olan eşsizliğimizin tahakkuku adına verilmiştir.
Sonsuzluk içinde yer edinebilmemiz adına..




Dip Notlar:

(1). İslamda Astroloji ve Burçlar / Hatice Kübra Ergin

(2). www.1111.karakalem.net / Kendini Tanıma Serüveni - 3 / Aykut Tanrıkulu

(3). Casiye Suresi / Ayet: 23

(4). Dünyada meşrû bir sûrette nefsine muhabbet,
Yani, mehâsinine binâ edilen muhabbet değil,
Belki noksaniyetlerini görüp tekmil etmeye binâ edilen şefkat ile onu terbiye etmek
Ve onu hayra sevk etmek neticesi,
O nefse lâyık mahbubları Cennette veriyor.
Nefis,
Mâdem dünyada hevâ ve hevesini Cenâb-ı Hak yolunda hüsn-ü istimâl etmiş,
Cihazâtını, duygularını hüsn-ü sûretle istihdam etmiş;
Kerîm-i Mutlak,
Ona dünyadaki meşrû ve ubûdiyetkârâne muhabbetin neticesi olarak,
Cennette,
Cennetin yetmiş ayrı ayrı enva-ı zînet ve letâfetinin numûneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip,
Nefisteki bütün hasseleri memnun edecek,
Okşayacak yetmiş envâ-ı hüsün ile vücudunu süslendirip,
Her biri ruhlu küçük birer cennet hükmünde olan hûrileri o dâr-ı bekàda vereceği,
Pek çok âyât ile tasrih ve ispat edilmiştir.
Sözler / 32. söz / 2. işaret / syf: 590

  20.05.2007

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut