Güzden sonra kışın gelmesi;
Hikmetle, adaletle, rahmetle cereyan ediyor.
Ey nefsim!.
Yaprak sararıp da dalından ayrılmasa,
Kar düşünce bütün dallar gövdesiyle kopardı..
*
İçinde ölüm çelişkisini bütün çıplaklığı ile barındıran
Evrim teorisini reddediyorum..
Bu kurama göre,
‘Ölüm’ hepimizi ve her şeyi eşit kılıyor.
Oysa evrende gözlediğimiz hüküm,
Eşitlik değil adalettir.
Herkes,
Mutlak adaletin tecelli edeceği yere doğru,
Koşar adım gitmektedir..
‘Adalet’ kelimesi;
Eşitlik kavramının şahsa özel hale gelerek,
Onu da içine alan,
Daha geniş bir hakkaniyete dönüşmesinin adıdır..
Mesela,
Kırmızı ışıkta ambulansın geçmesi eşitlik ilkesine uymaz.
Ama hepimiz biliriz ki,
Kırmızı ışıkta ambulansın yoluna devam etmesi adildir.
Evrende;
Dağına göre taş,
Kuşuna göre tüy.. denklemi hüküm sürmektedir..
*
Hâkim-i Mutlak (c.c),
İnsana, nedensellik ilişkisiyle nazar eder.
Gerekçelerimizin gücünü,
Nedensellik zinciriyle değerlendirir.
Niyet problemimizin olup olmaması,
Neden yaptığımızla ilgilidir,
Nasıl yaptığımızla değil..
Ömrümüz boyunca muhatap olduğumuz,
Allah’a iman ile ilgili hakikatler karşısında takınacağımız tavırlar,
Sınav sonucumuzu belirleyecek..
Ey nefsim!.
Önemli olan kantitenin artması değil,
Kalitenin yükselmesidir.
Çünkü sınav süresi arttıkça sorular da çoğalıyor..
*
‘Her nefis muhakkak ölümü tadacaktır’ (1) hakikatinde,
Nefisler adedince celâl cilveleri bulunuyor.
Evet, her ölümde bir celâl cilvesi hüküm sürer.
Bazen yumuşaktır, cemîl-i celâl hâkimdir.
Bazen de şiddetlidir, celîl-i celâl hüküm fermâdır.
Ey nefsim!.
Muhakkak sen de ölümü tadacağına göre;
O Celâl sahibi Zât’a karşı kulluk cemâli ile karşılık ver ki,
Celâl yumuşasın da ölümün tereyağından kıl çeker gibi olsun..
Dip Not:
(1). Enbiya Suresi: 35
© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu