Arşiv

 Havle’nin “Mücadele”si

Ali Mermer

NE ZAMAN boşanma söz konusu olursa aklıma, Mücadele sûresinin birinci âyeti gelir. Ashab–ı Kiramdan Evs bin Sâmit’in Cahiliye âdetlerine göre, hanımı Havle’yi boşaması üzerine Havle, Rasûlullah (sav) nezdinde bir “mücadele” başlatmıştı. Sûrenin, ismini bu mücadeleden aldığı rivayet edilir. Bu Cahiliye âdetinin geçerliliği hakkında bir vahiy inmediği için de Rasûlullah (sav) kesin bir hüküm bildirememektedir.

Sık sık Rasûlullah’a (sav) gelip, sıkıldığı için de fısıldayarak, İslâm’ın bu konudaki hükmünün ne olduğunu soran Havle’nin konuşmalarını, orada hazır bulunan Hz. Aişe dahi pek duyamıyordu. Bir süre sonra yukarıdaki âyet–i kerime nâzil olmuştu: “Cenab–ı Hak, herşeyi işitir. Hatta en cüz’î bir hadise olan ve kocasından şikâyetçi bir kadının sana karşı mücadelesini Hak ismi ile işitir. Hem rahmetin en lâtif bir görüntüsüne mazhar ve şefkatin en fedakâr bir hakikatına kaynak olan bir kadının haklı olarak kocasından dâvasını ve Allah’a şikayetini çok önemli bir olay suretinde Rahim ismiyle ehemmiyetle işitir ve Hak ismiyle ciddiyetle bakar.”

Türkçe mealini kısaca böylece anlayabileceğimiz âyetin nüzulünden sonra Hz. Aişe’nin “Tebarekellezi vesi’a sem’uhu’l–esvate kulleha” (İşitmesi, seslerin her türlüsünü kapsayanın —Allah’ın şanı ne yücedir!) dediği rivayet edilir.

Hz. Aişe’nin âyet–i kerimeden çıkardığı sonuç, aralarında anlaşmazlıklar olan ve durumu boşanmaya kadar gelen mümin insanlar için oldukça aydınlatıcı. Dertlerimizi, şikâyetlerimizi, kalbimizin derinliklerinde duyduğumuz ıstıraplarımızı işiten ve gören birine ihtiyacımız vardır ve o Zat, herşeyi gören ve işiten bir Zat olmalıdır. Şikayetlerimizi ancak şu yaratık âleminin dışında, onun cinsinden olmayan, sınırsız, mutlak bir Zatla iletebiliriz.

Demek ki, şikayetlerimizi mutlaka önce Allah’a yapacağız. O, Hak ismiyle bizi dinler, bizimle ilgilenir ve hükmü verecek olan Odur. Rahim ismiyle de, en küçük bir derdimize dahi önem verir, merhametiyle, o derdimizle ilgilenir. Evrene Rab olan, evren içinde mazlum küçük yaratıkların dertlerini görmek, feryatlarını işitmek gerekir. Dertlerini görmeyen, feryatlarını işitmeyen, “Rab” olamaz.

Böyle bir Rabbin var olması gerektiğini hissettiren o ıstırap, o çile, ne ulvi bir çiledir ki, bize, Rabbimizi arattırıyor ve tanıttırıyor. İhtiyaçlar ve ihtiyaçların giderilmesine muhtaç oluşumuz, öncelikle bize Yaratıcımız tarafından yine Kendisini tanımak ve Ona yönelmek için verilmiştir. Sonra da kulluk vazifemizi yerine getirmek için, Onun emir ve izni dairesinde sebeplere müracaat etmemiz istenmiştir. Hazreti Havle, bu görevini, Rasûlullah’a (sav) müracaat ederek yaptı. Rabbi onu işitti ve Havle boşanmadı.

İnsan, beraber yaşamaya ve aile hayatı kurmaya muhtaç olarak yaratılmış. Bu birliktelik sonucunda insan bir zulme uğrar, buna dayanamaz ve birlikteliğini bozacak düzeye gelirse, önce bu duyguları aracılığı ile Rabbini bulacak ve şikâyetlerini Ona iletecek. Çünkü, O, herşeyi hakkıyla duyan ve görendir. Sonra, Rasûlullah’a (sav) gidip hakkının savunulması için “mücadelesini” verecek. Ama, emin olacak ki, Allah, onların konuşmalarını işitir, gereğini yapar. Yoksa, derdine derman olacağını zannederek dedikodu kabilinden yaratık âcizlere durumunu şikâyet ederse, derdine derman değil, aile hayatını yıkar, boşanmak zorunda kalır. Bu da bize, zamanımızda boşanmaların neden süratli bir şekile arttığını izaha yeter, sanırım. Rabbimize yönelmeler azaldıkça, boşanmaların artması kaçınılmaz bir ilâhî kanundur.

Rabbimiz bizi, şefkatiyle kendine davet ediyor. Evet, her konuda Ona yönelmeliyiz.Geçimsizlikler dahil!

  10.05.2004

© 2021 karakalem.net, Ali Mermer




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut