Arşiv

Mehmet Konukçu

Meleklerin Ellerinde Yağdırılır Kar Taneleri Kalplere

KAR TANELERİNİ, melekler taşırmış gökten yere. Hayalini kuruyorum, hayalimde gözlemeye duruyorum, gerçeğini yakalamak için. Meleklerin ellerinde beyaz inciler. Melekler, taneciklere binmişler, zemine getiriyorlar. Kar taneleri güzelliklere bürünmüşler. Raksederek iniyorlar yere.

Hayalimdeki mevsim, hayrette bırakıyor ruhumu. Sanki, yere değil, kalbime, duygularıma düşüyor kar taneleri.

Gözlerimi aralıyorum. Göz kapaklarımın önünde kış mevsimi. Ruhum kar yağışını seyrediyor gözlerimden. Beyaz, tane tane, raksederek dönüyorlar göklerde. Bir şenlik, bir coşku kış mevsiminde kar yağışı. Hayır, yağdırılışı! Yer ile gök arasında bir yoğunluk: Hareketin, raksın, güzelliğin yoğunluğu, kar tanelerinde.

Yukarılardan süzülüp geliyorlar kar taneleri. Her birine bir melek eşlik ediyor sanki. Güzelliğe bürünmüş kar taneleri, duygularımızı kendilerine çağırıyorlar. Güzelliğe bürünmüş tanelerde, bizlere gülümsüyor melekler.

Kar tanelerinde, bize güzel görünen nedir?

Ruhlarımıza, kalplerimize birşeyler taşıyor olmalılar melekler, kar taneleriyle. Bir kar taneciğine yazılmış mektubu taşıyorlar gibi.

Meleklerdir gülümseyen, onlardır mânâları kalplerimize taşıyan. Sonsuz Güzelliğin Sahibi’nden, “hayrette bırakan mânâları” taşıyan melekler…

Her an güzelliklere büründürür o melekler, yeryüzünü ve ruhları; Onun emri ve izniyle.

Yağmur damlacığında, kar tanesinde, çiçeklerin cezbeden güzelliğinde görünür melekler. Ellerinde sunarlar, mü’min olanlara doyumsuz güzellikler. Ruhları coştururlar, büründükleri her yerde. Hayran olmasını bilen ruhlar görebilir, kış çiçeklerinde melekleri.

Kar tanelerinde, Cemîl’in tesbihini yaparlar melekler. Rabbanî mektupların Mütekellim–i Ezelî’sini tesbih ederler, kar çiçeklerinde. O’ndan, O’nun emriyle mesajlar sunarlar bizlere. Ve kalplere Sonsuz Güzelliklerin Sahibi’ni müjdelerler. Her bir kar tanesi, bir meleğin ellerinde gönderilir kalplere…Ve tefekküre dalan kalplerde; erir, mânâlara dönüşür nur taneleri…

Gül ve Sülün

Sadece kendini esreyler insan
yağan yağmur ve seni bana bahşeden
belki de nisyan.
Kaf ve nun
tezgâhında dokunan
gül ve sülün.
Ve işte kalbini öper gibi sümbülün
en çok kendini nakşeyler
suya yazılan hüzün.
Unutuş sayfalarında okunmayan
o cilveli yüzün.
Herşey Kûn
tüllerini bir bir kaldırıp bir gülün
ince bir sülün
gibi gündüzün
soyunmak yaraşır sana
soyunmak çünkü nisyana
dönüştürür gibi sözü
Sündüs’ün sırtında
taşınır bir sır özü
kabuğunu soyan insana.
En çok kendini vasfeyler insan
bıraksa sulara tenini
aksa içinin ırmağına.
Belki de tüllerini bir bir kaldırıp bir gülün
sadece kendini rehneyler insan…

—Y. ÖZKAN ÖZBURUN

  15.05.2004

© 2021 karakalem.net, Mehmet Konukçu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut