‘Çalışma’nın bugünü ve yarını
Modern zamanlarda ‘çalışmak’ (III)

Zeyneb Hafsa

Daha en başından modern ‘çalışma’ için sunulan eğitim sistemi ve amaç olarak öne sürülen tüketim unsurları ve körükleyicileriyle çepeçevre sarılmış, evden uzak, para kazanan erkekler ve yine aynı unsurlarla çevrilen, kafası ve gönlü karışık kadınlar...


ÖNCEKİ İKİ yazımızda, sanayileşme ile dönüşen çalışma olgusuna ve bunun aile üzerindeki etkilerine değindik. Bu dönüşümün günümüze ve bize bakan yönü ise bu yazının konusu olacaktır.

Sanayileşmenin, bugün dahi ‘çalışma’ya etki eden kavramlarının başında ‘işbölümü’ gelmektedir (Bkz. Adam Smith). İşbölümünün etkisi hem sanayi üretimi bazında makro düzeyde, hem de aile bazında mikro seviyede etkisini göstermiştir. Bu kavram özellikle aile üzerinde keskin bir boyut (içerisi-dışarısı, ev-fabrika vb.) ve iş ayrımına yol açmıştır. Böylece, aşağıdaki resimde yer alan türden manzaralar yavaş yavaş tarihe karışmıştır.

15. yüzyıl Fransa’sında bir marangoz ve ailesi. (The Granger Collection/New York)

Resimde yer alan aile bireyleri, sanayileşme ve işbölümüyle birlikte farklı boyutlara sıkıştırılmıştır. Çünkü sanayi üretimi (özellikle de ilk iki evresinde) erkeğin sunabileceği iş gücü gibi kas gücüne ve düzenli, uzun süreli, mekânsal kısıta dayalı çalışmaya ihtiyaç duymaktadır. İşte o vakit erkek, adımını modern çalışma mekânı için dışarı atmış ve zamanla geri dönmekte hatta geriye dönüp bakmakta bile zorlanır hale gelmiştir. Kadın ise sanayi üretiminin taleplerini sağladığı müddetçe buyur edilmiştir modern çalışmaya. Nitekim sanayi üretiminin hizmet sektörüne kayması ile kadın, modern ‘çalışma’ya daha çok iştirak eder hale gelmiştir.

Sanayi üretiminden hizmet sektörüne kayış ve özellikle buna binaen kadının modern çalışma hayatında daha çok yer alışı, çalışmanın bugün geldiği noktalardan ikisine işaret etmektedir. Öne çıkan diğer noktaları ise şöyle özetleyebiliriz: çalışma sürelerinin azalışına rağmen halâ günün büyük bir kısmının dışarıda geçiyor oluşu, işbölümünün yapısı farklılaşsa da halâ başat unsur oluşu, hizmet sektöründeki yoğunlaşma ve gelir durumundaki artışa binaen ev içi hizmetin artışı, ücretin ihtiyaç fazlası için elde edilmesi hususundaki ‘fazla’nın iyice artması ve bu çerçevede reklamın etkinliğinin artması; son olarak da çalışma ideolojisinin gönüllerde iyice yerleşmesinden mütevellit, modern anlamdaki çalışmanın hâkim toplumsal kimlik unsuru haline gelişi.

‘Çalışmak’, herkesi ve her zamanı ilgilendiriyor

Çalışmanın bugün geldiği noktaların bize bakan yönüne dair önemli tespitleri olduğunu düşündüğüm bir isimdir Fatma Barbarosoğlu. O, her şeyden önce, konunun arkaplanının araştırılmadan sadece bugüne ve sadece kadına dair bir sorunmuş gibi ele alınışını eleştirir. Bizim de önceki yazılarımızda göstermeye çalıştığımız gibi mesele, kadın olsun erkek olsun, sanayileşmenin hemen akabinde ya da günümüzde yaşasın, insanın çalışmaya dair dönüşümden oldukça (ve özellikle olumsuz yönde) etkilenmesidir.

Barbarosoğlu’nun üzerinde durduğu ana etkileşim unsuru, insanın mekân ve zaman algısının değişmesidir. Onun, konu hakkında dikkat çektiği ikinci husus ise işbölümünün günümüzde geldiği noktadır. Örneğin, gerek teknolojinin gerekse ev içi hizmet verenlerin artışına binaen, evler artık üretimin merkezi olmaktan çıkmıştır. Yani ‘içerisi’ boyutundaki işlerin de kendi içinde bölünmesi söz konusudur. Fakat bu bölünme bizatihi iktisadi rasyonalite yönündedir. Zira Gorz’un tanımlamasına atıfla, kendi için çalışma -ki bu aile ve yakın çevre için çalışmayı da içine alan bir kavramdır- ticari olmayan bir çalışma türüdür, fakat sanayileşmiş toplumlarda ‘kendi için çalışma’dan geriye kalan tek şey kendine bakım faaliyetleridir ve bunlar da angaryalara indirgenmiştir (bkz. ev işleri).

‘İçerisi’ ve ‘dışarısı’

Günümüzde, ev işi türünden görevlerin daha fazla insanı meşgul etmesi ve mümkün olduğunca fazla çalışma zamanı yutması (bizim için değil tabi) ama bu kez ticari hizmet biçimini alması söz konusudur. Buna göre, hizmet sektöründekilerin çalışması bizim zevkimiz iken bizim zevkimiz onlara doğrudan tükettiğimiz işi verir. Buna binaen Gorz, kişisel hizmetlerin gelişiminin ancak toplumsal eşitsizliğin arttığı koşullarda mümkün olduğunu dile getirir. Bu ise özgürleşmenin tersine bir durumdur. O halde, işbölümünün günümüzde ve bizdeki en yaygın şeklini aşağıdaki gibi gösterebiliriz:

Buna göre, içerisi boyutu kendi içinde iktisadi rasyonalite doğrultusunda yeniden bölümlenmiştir. Görece yeni olan kadının dışarısı boyutu ile içerisi boyutu ise oldukça geçirgendir. Ok işareti bunu göstermektedir. Bu yeni düzende hali pek de değişmeyen tek unsurun ‘erkeğin dışarısı’ olduğu söylenebilir. İktisadi rasyonalite, sanayileşme, işbölümü ve çalışmanın bugünkü ana noktaları derken nihayetinde geldiğimiz nokta şudur: daha en başından modern anlamdaki çalışma için sunulan eğitim sistemi ve çalışmanın amacı olarak öne sürülen tüketim unsurları, körükleyicileriyle çepeçevre sarılmış, evden uzak, para kazanan erkekler ve yine aynı unsurlarla çevrilen, kafası ve gönlü karışık kadınlar... Bir de tabi bu bahsi geçen erkek ve kadınların oluşturduğu ailelerde yetişen çocuklar var.

Biriyle tanıştığınızda ilk sorulan sorudur ‘nerede çalıştığı’nız. İşin ilginç tarafı şu ki burada sorulan aslında modern anlamdaki çalışma olduğundan bu kalıbın dışında kalarak verdiğiniz cevaplar karşınızdakini hiç ama hiç tatmin etmez. İşte bu sebeple, belki de şöyle sorulmalı soru: “Neyle meşgulsün?”

Peki, geldiğimiz noktada, bu problemlere dair çözüm(ler) nedir? U dönüşü yapmak, çalışmaya dair her şeyin tepetaklak olduğu sanayi döneminin öncesine, yukarıdaki resimde gösterilen hale dönmek mi? Bunun artık mümkün olmadığı malumunuzdur. O halde çözüm, bu süreci anlayarak bugünü iyi okuyup güne uyumlu öneriler getirmektedir.

Aşağıdaki liste, çeşitli vesilelerle dile getirilmiş makul önerilere kendiminkileri de katarak hazırlanmıştır:

  1. İlkin, kadın olsun erkek olsun, herkes gerçekten ne için ne kadar çalıştığının ve daha berisinde ise zamanını nasıl geçirdiğinin muhasebesini yapmalıdır.

  2. İlk noktaya dair muhasebe yapılırken hatırlanmalıdır ki bugün tartışma konusu edilen çalışma, modern anlamda çalışmadır ve var olan tek çalışma türü bu değildir. Gorz, iki alternatif çalışma türü sayar örneğin: ‘kendi için çalışma’ ve ‘özerk faaliyetler’. Gorz’a göre kendi için çalışma, özel bir alanın yaratılması ve sınırlarının belirtilmesi için kaçınılmazdır. Fakat bu özel alan evle sınırlı değildir. Evden avluya, sokağa, mahalleye ve köye, vb. taşar. Burada önemli olan, bu taşmayı kolaylaştırıcı bir mimari ve şehirleşmeyi sağlayabilmektir ki kendi için çalışma, biz için çalışmaya eklemlenebilsin. Özerk faaliyetler ise kendi kendilerinin amacı olan faaliyetlerdir: sınırı oldukça geniş çizilebilen eğitim hususu, hasta bakımı ve yardım faaliyetleri gibi.

  3. Kişiler, çalışma ideolojisinin içine işlediği toplumun baskısı vb. nedenlerle, çalışma hususundaki tercihlerine dair huzursuzluk hissetmemelidir. Kişileri, çalışma hususundaki tercihlerine dair huzursuz etmemek adına diğer kişilere düşen ise saygı göstermektir. Çünkü insanı en çok yaralayan, zamanını verdiği şeyle ilgili kendisine saygı gösterilmemesidir. Malumunuzdur ki biriyle ilk tanıştığınızda öncelikli olarak sorulan sorulardandır ‘nerede çalıştığı’. İşin ilginç tarafı şu ki burada sorulan aslında modern anlamdaki çalışma olduğundan bu kalıbın dışında kalarak verdiğiniz cevaplar (örneğin ev işleriyle uğraştığınız, ev-ofisinden çalıştığınız ya da bir sanat icra ettiğiniz türünden cevaplar) karşınızdakini hiç ama hiç tatmin etmez. İşte bu sebeple, belki de daha münasip olan soru şudur: “Neyle meşgulsün? Ya da neler yapıyorsun?”

  4. Modern ‘çalışma’nın, mümkün tek çalışma türü olmamasından hareketle alternatif çalışma türleri oluşturmanın vakti gelmiştir. Teknoloji bu anlamda bize yardımcı olabilir. Buna dair kendimden hareketle düşündüğüm bazı örnekleri paylaşabilirim: eğer akademik ilgileriniz varsa dünyanın dört bir tarafından benzer konularla ilgilenen insanlar tarafından oluşturulan e-araştırma kurumlarının kurulması, evinizden bağlantı kurarak dünyanın başka bir ucundaki bir üniversite için online ders verme imkanlarının oluşturulması gibi.(*1)

  5. Bir önceki ile beraber oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bir başka öneri -ki bu Gorz’un da temel önerisidir- çalışma zamanlarının azaltılmasıdır. Nitekim Gorz’un öngördüğü, erkeğin ve kadının yarım gün çalıştıkları ve boş zamanlarında birlikte ikinci bir faaliyet uyguladıkları bir modeldir. O, bunun, kişilerin alım güçlerinin düşmeden gerçekleştirilmesi gerektiğini savunur. Bu oldukça zordur. Bu sebeple, çalışma sürelerinin azaltılıp daha esnek hale getirilmesinin nihayetinde kişileri ihtiyaçlar ve tüketim hususunda derin bir muhasebe beklemektedir. Beklemelidir de.

Bu liste bir başlangıçtır sadece. Bir nebze yardımcı olması ise en büyük dileğimdir.


1. Alternatif çözümlere dair Fatma Barbarosoğlu’nun bir okuyucusundan aldığı mektubu içeren şu yazısı da yol gösterici olabilir kanaatindeyim: http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/8220basortulu-kadinin-calisma-seruveni-anneler-eve-donsun8221/31768

  05.11.2014

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut