Yukarıda nasılsa aşağıda da öyle – 1


Rüyâ misâlin zılli (gölgesi),
Misâl ise berzahın zılli (gölgesi) olmuştur.
Ondan (onun için),
Onların düsturları birbirine benziyor.
Sözler / Lemaat / syf: 658



“NEFES ALIP DURMA boşuna,
Burada ihtiyacın yok ona..
Hava hevânı, nefes de nefsini doyurur,
Hepsi bu..”

“Ne..! Nerdeyim ben?”

“Gitmeye hazır mısın?”

“Sen de kimsin?. Burası neresi?”

“Alacakaranlıktasın.
Aynı anda iki yerde birden olmak,
Sanırım kafa karışıklığına neden oldu.”

“Ama nasıl olur?!.”

“Aslında ne oradasın ne burada.
Dedim ya, daha tam kopamadın.
Zamanla alışırsın..”

“Şimdi öldüm mü ben yani!.”

“Henüz değil..
Seni yoğun bakımda tutmaya çalışıyorlar..”

“Peki kurtulabilecek miyim?.”

“Hiçbir şeye inanmaz olalı beri,
Her şeye inanır oldun bakıyorum.
Ölmeyi erteleyebilirsin belki ama, eceli asla!.”

“Ama.. sen havada duruyorsun!.”

“Sen de durabilirsin..
Kendine güvenin tamdı hani!.”

“Demek...”

“Varmış!. Öyle değil mi? [1]
Görmediğime inanmam derdin hep,
İşte şimdi bakışların keskinleşti.” [2]

“Neden daha önce değil de şimdi?.” [3]

“Bir insan nasıl yaşarsa öyle ölür,
Nasıl ölürse öyle de haşrolur. [4]
Allah’tan gerçeği son anda gördün,
Değilse yanmıştın.. [5]
Mümkün değil yeni şartlara alışamazdın.
Şu an ki zorlanmanın bir sebebi de bu..”




Dip Notlar:

[1]. “Mâdem güneş gibi âciz ve musahhar (boyun eğmiş) mahlûklar
Ve ruhânî gibi madde ile mukayyed (sınırlandırılmış) nîmnurânî (yarı şeffaf) masnu’lar (yaratıklar)
Ve şu çınar ağacının mânevî nuru,
Ruhu hükmünde olan ukde-i hayatiyesi (hayat düğümü, programı)
Ve merkez-i tasarrufu (komuta merkezi) olan emrî kanunlar ve irâdî cilveler (yansımalar),
Nurâniyet sırrıyla (yansıyabilme özelliğiyle),
Bir yerde iken ve bir tek müşahhas cüz’î (fert) oldukları halde,
Pek çok yerlerde ve pek çok işlerde bilmüşâhede (bizzat görerek) bulunabilirler
Ve madde ile mukayyed (sınırlandırılmış) bir cüz’î oldukları halde,
Mutlak bir küllî (bütünün parçası) hükmünü alırlar.
Ve bir anda bir cüz-i ihtiyârî (istek) ile,
Pek çok muhtelif (çeşitli) işleri bilmüşâhede (bizzat kendisi) kesb ederler (yaparlar);
Sen de görüyorsun ve inkâr edemezsin..”
Sözler / syf: 559

[2]. “Evet, şu âlem-i berzahta (kabir âlemi, alacakaranlık bölgesi),
Alem-i ervâhta (ruhlar âlemi) bulunan
Ve âhirete (sonsuzluk yurdu) gitmek için bekleyen
Hadsiz ervâh-ı bâkiye (sayısız ölümsüz ruhlar) kafileleri ile
Bizim mâbeynimizdeki (aramızdaki) mesafe o kadar ince ve kısadır ki,
Bürhan (kanıt) ile göstermeye lüzum kalmaz.
Hadd ü hesâba gelmeyen (sayısız) ehl-i keşfin (bazı sırları bilen velilerin) ve
Şuhudun (bazı sırları gören velilerin) onlarla temas etmeleri,
Hattâ ehl-i keşfe’l-kuburun (ölülerle görüşebilen veliler) onları görmeleri,
Hattâ bir kısım avâmın (halktan kişilerin) da onlarla muhâbereleri (haberleşmeleri)
Ve umumun (çoğunluğun) da rüyâ-i sâdıkada (sâdık ve doğru rüyalarda)
Onlarla münâsebet peydâ etmeleri (ilişki kurmaları),
Muzaaf tevâtürler (nakledilen bilgilerin katlanarak çoğalması) sûretinde
Adetâ beşerin (insanlığın) ulûm-u müteârifesi (apaçık ve kesin bilgisi) hükmüne geçmiştir..”
Sözler / syf:477


[3]. “Ehl-i gaflete (dünyaya daldığından dolayı âhiretin farkında olmayan)
Karanlıklı bir vahşetgâh (korkutucu) görünen âlem-i berzah (alacakaranlık bölgesi, kabir alemi),
O nurânîlerin vücudlarıyla tenevvür etmiş (nurlanmış) menzilgâhları (evleri) sûretinde
Sana göründüğü için,
O âleme gitmeye tevahhuş (vahşete düşme), tedehhüş (dehşete kapılma) değil,
Belki, bilakis (özellikle) temâyül (yönelim) ve iştiyak (arzu ve istek) hissini verir..”
Sözler / syf: 588

[4]. Hadis-i şerif meâli

[5]. “Sen şu halde,
Sûretlerin (görüntülerin),
Berzahların (alacakaranlık bölgesi, kabir hayatı)
Ortaya girmesiyle neşet eden (meydana gelen)
Firâktan (sonsuz ayrılık) kurtulamazsın.
Lâkin bir şart ile kurtulabilirsin ki,
Sen kendi nefsinin muhabbetine dalmış olan başını kaldırasın,
Ve nefsin mehâsini (güzellikleri) ile
Telezzüz (lezzetlenen) ve iftihar eden (övünen) nazarını (bakış tarzını) çekesin,
Gökyüzündeki güneşin yüzüne atasın..”
Sözler / syf: 306

  15.07.2007

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut