Kuranla Yaşayanlar

Kadınlar ve erkekler

BÜYÜK KADIN sûfî Rabiatü’l-Adeviye, Allah yolundaki adanmışlığı ve yaşadığı vecd ve cezbe haliyle, zamanının bir kutbu gibiydi. Birçok büyük âlim de, zaman zaman gider, kendisine hürmet eder, feyzinden istifadeye çalışırlardı.

Hasta olduğunu duydukları bir gün, büyük âlim Süfyan-ı Sevrî yanında başkaları olduğu halde kendisini ziyarete gitti. Az sonra, ziyaret halkasına, büyük âlim ve zahid Malik b. Dinar da dahil oldu.

Malik b. Dinar, onun bir hasır üzerine yattığını, bir kerpiç parçasını yastık yaptığını, onun yanında ise sadece küçük bir bardak olduğunu görünce ağladı ve:

“Ey velî,” dedi. “Benim zengin dostlarım var. Müsaade et de, onlardan sana yastık döşek getireyim.”

Rabiatü’l-Adeviye:

“Yaratan benim halimi bilir, görür ve herşeyi vermeye gücü yeter” diye cevap verdi. “Ama O böyle dilemiştir. Rabbimin dileğine razıyım, asla şikâyet etmem. Ey Malik, Allah ile kul arasına girme.”

Bu cevap üzerine, Malik b. Dinar edeb ve hürmet içinde: “Sen nasıl dilersen, biz de öyle dileriz” diye cevap verdi. Ancak, yanlarında olan başka bir zât, Rabia’nın Mâlik’e verdiği cevaptan hoşlanmamış olsa gerek, şöyle lâfa girdi:

“Yâ Rabia, bu teslimiyetle beraber bu kadar büyükleniyorsun ama, kadınlardan hiç peygamber gelmedi ve bütün faziletler erkeklere verildi.”

Bu anlamsız müdahaleye, Rabia, Kur’ân’dan kıssaları hatırlatarak, şu şekilde cevap verecekti:

“Doğrudur. Fakat uluhiyet iddiasında bulunanlar arasında da kadın yoktur, bunlar hep erkeklerden çıkmıştır.”47




47 Rabiatü’l-Adeviye burada Firavun ve Nemrut kıssalarını, özellikle de Zuhruf sûresinde anlatılan, Firavun’a ait “Ben sizin en yüksek rabbiniz değil miyim?” iddiasını hatırlatmaktadır.

  14.06.2021

© 2021 karakalem.net



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut