Kuranla Yaşayanlar

Vefa makamında

ABDULLAH B. Mübârek, hem ilmiyle, hem takvasıyla, hem de kahramanlığıyla şöhret salmış mübârek bir insandı. Bu büyük insan, bir gün bir savaş esnasında namaz vakti geldiğinde, yenişemediği kâfirden namaz için mühlet istedi. Namazını kılacak, sonra yine vuruşacaktı. Kâfir mühlet verdi, o da namaza durdu. Namazdan sonra, yine savaşa başladılar.

Epeyce bir müddet vuruştukları halde, yine yenişemediler. Kâfirin de kendince bir ibadeti vardı; o vaktin geldiği ana kadar vuruştular. O vakit gelince de, bu kez kâfir adam Abdullah b. Mübarek’ten müsaade istedi, meydandan çekildi, tertemiz bir bucak seçti, önüne putunu dikti ve onun karşısında başını secdeye koydu!

Abdullah b. Mübârek, kâfirin başını putun karşısında secde halinde yerde görünce, galeyana geldi.

Kendi kendine:

“İşte şimdi fırsatı buldum” diye düşündü ve hiç gecikmeden kılıcı boynuna indirmeye niyetlendi.

Tam o sırada, Allahu Teâlâ’nın ona şöyle seslendiğini hissetti:

“Ey vefasız adam! Amma da sözünde duruyorsun! Önce o sana mühlet verdi, sözünde de durdu ve sana kılıç savurmaya kalkışmadı; şimdi sen ona kılıcı indirirsen, bu bilgisizliğin ve vefasızlığın ta kendisidir! Sen hiç ‘Ahdinize vefa gösterin’60 âyetini okumadın mı? Okudunsa nasıl böyle düşünebiliyorsun? Kâfir sana bir iyilikte bulundu, sen ona kalleşlik yapma! O iyilik etti, sen kötülük ediyorsun. Kâfirde bile emniyet ve vefa var. Sen mü’minsen, nerede vefa ve mürüvvetin? Ey Müslüman! Görüyorum ki, ahde vefada kâfirden de aşağısın sen!”

Abdullah, bu sözleri hissedince, yerinde titremeye başladı, tepesinden tırnağına kadar terler içinde kaldı.

Kâfir, ibadetini bitirip onu elinde kılıç, terler içinde ve ağlar halde görünce:

“Neden ağlıyorsun yahu?” diye sordu. O da, işin doğrusunu söyledi:

“Şimdi Rabbim beni senin için azarladı. Senin için bana vefasız dedi, senin yüzünden kahra uğradım; işte buna ağlıyorum” dedi.

Kâfir, Abdullah b. Mübârek’ten işin duyunca önce bir nara attı, sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Dedi ki:

“Ayıplı bir düşmanı için iman ederek O’na vefa gösteren bir kulunu azarlayan bir Rabbin huzurunda Hesap Günü ben nasıl hesap vereceğim? Asıl vefasız benim; O’nu bırakıp da şu putun peşine düştüm. Yazıklar olsun, gönlümde bu kadar düğümler varmış benim. Böyle bir Rabden haberim bile yokmuş! Haydi, bana İslâm’ı anlat da, şu güzel dine gireyim.”60




60 Bkz. Maide, 5:1.

  30.05.2021

© 2021 karakalem.net



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut