“Küresel düşün, yerel hareket et”

Abdullah Taha Orhan

Bir deyiş var İngilizcede: “Think global, act local”. Bu sözün, yerelliğin doğru tanımını vereceğini düşünüyorum: “Küresel düşün, yerel hareket et”. Ufkun küresel olsun, fakat yerelin renklerini kaybetmeden hareket et. Yerelle küreseli buluşturmak diyebiliriz buna bir nevi.


HEPİMİZ HATIRLARIZ, ilkokul yıllarında her sene aralık ayında yerli malı haftası kutlanırdı ülkemizde. 1946 yılında ihdas edilmiş bir şeymiş bu. Belki halen ilkokullarda kutlanmaya devam ediyordur.

“Yerlilik” tanım itibariyle güzel ve faydalı bir şey olsa da, daraltıcı ve baskıcı bir yerlilik algısı tam tersi etki yapıyor maalesef. Türkiye’de bir zamanlar yaşananları da böyle görüyorum ben.

“Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” ve “Biz bize yeteriz” gibi hastalıklı anlayışların bir tezâhürü aslında bu sığ yerellik tanımı.

Yerelle küreseli buluşturmak

20. yüzyılın başlarında yaşamış İskoç bir şehir planlamacısına atfedilen, artık anonim olarak kullanılan bir deyiş var İngilizcede: “Think global, act local”. İşte bu sözün, yerelliğin doğru tanımını vereceğini düşünüyorum: “Küresel düşün, yerel hareket et”.

Yani ufkun küresel olsun, fakat yerelin hususiyetlerini asla göz ardı etmeden, yerelin renklerini kaybetmeden hareket et. Yerelle küreseli buluşturmak diyebiliriz buna bir nevi.

Küresel bir ufku olmayan yerellik algısı, sığ, kısıtlayıcı ve hatta baskıcı olmaya mahkum oluyor ne yazık ki. Türkiye’de bunu yaşadık uzun yıllar. Şükür ki artık ülkemiz dünyaya daha çok açılıyor, kapılarını dünyaya daha çok açıyor.

İran da Türkiye’nin yanlış yerellik algısıyla ilgili çektiklerini çekiyor şu an. Ülkede ciddi bir yerellik baskısı var. Yabancı mallar üzerinde çok ciddi bir kısıtlama var. Öyle ki arabaların dahi yerlisi, markası yabancı olsa dahi İran için özel üretim yaptırılanları tercih ediliyor, ya da pazarda sadece onlar olduğu için insanlar onu tercih etmek mecburiyetinde kalıyor.

İran markası Saipa ve İran için özel üretilen Peugeot 405’ler trafikteki arabaların neredeyse yarıdan fazlasını teşkil ediyor. Maalesef tahmin edilebileceği gibi kalite standartları ise çok düşük, bu da trafik kazalarında ölüm riskini artırıyor. Öğrendiğim kadarıyla İran’da trafik kazalarından ölen insan sayısı çok yüksek. Bunda kuralsız trafiğin etkisi olduğu gibi kalitesiz arabaların da etkisi büyük kanaatimce.

‘Yerli’ye 1, ‘yabancı’ya 7

Yerelliğin bir diğer uzantısı bizi müzelerde karşılıyor. Halen ‘yerli’ ve ‘yabancı’ fiyatları uygulanıyor Türkiye’de de, maalesef büyük bir ayıp bu. Fakat İran’daki kadar derin değil aradaki uçurum, şükür ki. İran’da müzelerde yabancılara yerlilerin tam 7 katı fiyat var.

İranlı bir tanıdığımız bir sohbet arasında bize bu yerelliğin bir tazammununu daha gösteriyor farkında olmadan. “Çarşılara gidin, alışveriş yapın, paranızı burada harcayın” diyor. İşte bu sığ yerellik algısı, ‘yabancı’ dövizleri çok önemsiyor, yine bir zamanlar ve belki kısmen hâlâ Türkiye’de olduğu gibi.

Yerellikle ilgili son anekdot da bir pasaport hikayesi. Bir başka ülkeyle birlikte İran çifte vatandaşlığı olan insanlar, olur da havaalanında diğer ülkenin pasaportuyla görülürlerse hiç istemeyecekleri şeyler ortaya çıkabiliyor. Pasaportu müsadere edilebiliyor, kendisi tutuklanabiliyor.

Bu yanlış yerellik algısı diğer birçok hastalığın kendisinden türediği, milliyetçilik ve devletçilik asabiyetlerinden kaynaklanıyor. Devlet ve milletin tanımına göre ‘yerel’in tanımı da değişiyor, fakat eğer asabiyet söz konusuysa, ne yazık ki ortaya hep sığ, küresel ufuktan uzak, daraltıcı ve baskıcı uygulamalar çıkıyor.

  23.10.2013

© 2021 karakalem.net, Abdullah Taha Orhan




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut