Nihayetsizlik, sonsuzluk mudur? – 1

Sonsuzluk,
Sadece ‘sonu olmayan’ demek değildir..
O özelliği üzerinde barındıran bir nesnenin,
Zâtından kaynaklanan başka nitelikleri de olmalıdır. (1)
Dolayısıyla sonsuzluğu,
Sadece nihayetsiz bir şeymiş gibi sunmak,
İmanın altı rüknünden biri olan,
Âhirete imanı zedeler,
Onu aşındırır..
Zihinlerdeki sonsuz yaşam düşüncesini,
Bu evrenin içerisinde aramaya yöneltir.
Böylelikle,
Ebedî hayat tasavvurunda,
Ciddi kaymalara yol açabilir..
Ölümsüzlük düşüncesi,
Sonsuz hayatı kendi başımıza arayıp bulabileceğimiz vehmi,
Reenkarnasyon çelişkisi,
Evrim safsatası… gibi,
Uzayıp giden bir çok sapkın yola kapı açar..
Sonsuzluk kavramı nihayetsizliği içerir,
Bu doğrudur.
Ama her nihayetsiz olan sonsuz olmayabilir..

*

Zaman ve mekân oryantasyonu / uyumu açısından,
Kâinat bizim için sonu olmayandır.
Ahiret ise sonsuz olan..
Sonu olmamak başka şeydir,
Sonsuz olmak başka..
Mesela,
Bir çemberin içinde mütemadiyen yürüyebilirsiniz,
Ama bu onun sonsuz olduğu anlamına gelmez..
Sonu gelmemek,
Kendi başımıza,
Bir sonraki kareye atlayamama durumudur.. (2)
Bu açıdan bakınca;
Nihayetsiz denilen şey,
Bir büyüklükten ziyade,
Neredeyse hiçlik diyebileceğimiz bir küçüklüğü ifade etmektedir.. (3)
Sonsuzluğu algılayamamamızın bir sebebi de,
İhtimal ki bu durumdur..

*

Bir olgunun sonu gelmedikçe,
Biz onu keşfedemedikçe,
Orada nihayetsizlik başlar..
Örneğin,
Apalamaya yeni başlayan minik bir insan düşünelim.
Onun vücuduna giren mikroskobik bir canlı için,
Konakladığı bu insan bedeni,
Sonu olmayan bir mekândır.
O tek hücreli canlıyı akıllı bile farz etsek,
Sonuç yine değişmez..
Hele de,
Konak durumundaki o küçük çocuğun,
Her geçen gün büyümekte olduğunu düşününce..
Nihayetsizlik düzleminde;
Algımız bittiği halde,
Alanın genişlemesi durumu devam etmektedir. (4)
Kavrayabileceğimizin ötesi,
Bizim sınırlarımızla alâkalı bir ârazdır / ilintidir.
Sınırlı zaman dilimleriyle,
Sınırlı uzaklıklarla düşünüyor olmamızdandır..
Burada,
Akıl almaz bir büyüklük,
İzâfi / görece bir nihayetsizlik söz konusudur,
Ama mutlak bir sonsuzluk değil..




Dip Notlar:

(1). “Şu dünyada cism-i insanî ve hayvanî (insan ve hayvan bedeni),

Zerrât (zerreler) için güyâ bir misafirhâne,

Bir kışla, bir mektep hükmündedir ki;

Câmid (cansız) zerreler ona girerler,

Hayattar (hayat sahibi) olan âlem-i bekàya (sonsuz âleme),

Zerrât (yapı taşları) olmak için liyakat kesb ederler (lâyık olurlar), çıkarlar.

Ahirette ise,

[Asıl hayata mazhar olan ise ahiret yurdudur. (Ankebut suresi: 64)] sırrınca,

Nur-u hayat, orada âmmdır (genel kuraldır).

Nurlanmak için o seyr ü sefere (giriş – çıkışa) ve o tâlimât ve tâlime lüzum yoktur.

Zerreler demirbaş olarak sabit kalabilirler.”

Sözler / 28. Söz / Syf: 468

“Meselâ, Hazret-i Cebrâil Aleyhisselâm bin yıldızda bir anda,

Hem Arşta, hem huzur-u Nebevîde,

Hem huzur-u İlâhîde bir vakitte (aynı anda) bulunması;

Hem, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın

Haşirde bir anda ekser etkıyâ-i ümmetiyle (tamamına yakını ile) görüşmesi ve

Dünyada hadsiz makamlarda bir anda tezâhür etmesi;

Ve evliyânın bir nevi garibi olan abdalların bir vakitte çok yerlerde görünmesi;

Ve avâmın rüyâda bâzan bir dakikada bir sene kadar işler görmesi ve müşâhede etmesi;

Ve herkesin kalb, ruh, hayal cihetiyle,

Bir anda pek çok yerlerle temas edip alâkadarâne bulunması ( bağlantıya geçebilmesi)

Mâlûm ve meşhud (bilinen) olduğundan,

Elbette nurânî kayıtsız, geniş ve ebedî olan Cennette,

Cisimleri ruh kuvvetinde ve hiffetinde (hafifliğinde)

Ve hayal sür’atinde olan ehl-i Cennet,

Bir vakitte yüz bin yerlerde bulunup,

Yüz bin hûrilerle sohbet ederek,

Yüz bin tarzda zevk almak,

O ebedî Cennete,

O nihayetsiz rahmete lâyıktır

Ve Muhbir-i Sâdıkın (a.s.m.) haber verdiği gibi hak ve hakikattir.

Bununla beraber,

Bu küçücük aklımızın terazisiyle o muazzam hakikatler tartılmaz.”

Sözler / 28. Söz / Syf: 471

(2). Zenon’un paradoksu:

Zenon, paradokslarının birinde,

Tavşanla kaplumbağayı yarıştırır.

Kaplumbağa tavşandan çok daha yavaş olduğundan,

Tavşanın önünden başlar yarışa.

Zenon, tavşanın kaplumbağayı hiç yakalayamayacağını savunur.

Gerçekten de tavşanın kaplumbağayı yakalayabilmesi için,

Önce kaplumbağanın yarışa başladığı ilk noktaya erişmesi gerekmektedir.

Tavşan bu noktaya eriştiğindeyse,

Kaplumbağa biraz daha ilerde olacaktır.

Şimdi tavşan,

Kaplumbağanın bulunduğu bu yeni noktaya erişmelidir.

Tavşan, kaplumbağanın bulunduğu bu yeni noktaya vardığındaysa,

Kaplumbağa biraz daha ilerde olacaktır.

Çünkü kaplumbağa durmamaktadır.

Bu böyle sürer gider ve tavşan kaplumbağaya hiçbir zaman erişemez..

Ali Nesin / Matematik ve Doğa

(3). Godfried Leibniz ve Isaac Newton,

Kalkülüsü (diferansiyel ve integral hesap) icat ederken,

Sonsuzun yakın bir akrabası olan

"Sonsuz küçük" (infinitesimal) ile yüzleşmek zorunda kaldılar.

Eğer sonsuzu,

Sonlu her sayıdan büyük olan bir şey olarak düşünürseniz,

Sonsuz küçük de sıfır olmayan,

Ama, sıfır olmayan her sayıdan küçük olan "bir şey"dir..

Bilim ve Teknik / Aralık 2003

(4). “Bir de göğe bakın.

Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki,

Biz onu genişletmeye de mâlikiz..”

Zâriyat Suresi / Ayet: 47

  04.03.2007

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut