Vicdan kül yutmaz - 1

İNSAN İNANSIN inanmasın,
Ona Rabbinin varlığını her daim fısıldayan
Şaşmaz bir mânevî organa sahiptir: Vicdan..
Allah’ ın varlığını bize bildiren,
Bütün tercümanlar (1) göz ardı edilse bile,
Vicdan görevini bîhakkın yerine getirir.
‘Var’ olana ‘yok’ demek,
Yok olanı var saymak vicdanda mâkes bulmaz.
Çünkü her iki şık da hükmü yokluğa götürür.
Oysa vicdanın biricik görevi,
İnsana başta kendi mevcudiyeti olmak üzere,
Varlığı bildirmektir,
Ona giden yolları tasdiklemektir..
Vicdanın bilmesi,
Maddenin çok üzerinde bir biliştir.
Vicdan, yalın hakikatlerle ilgilenir.(2)
Oryantal dünyanın üç boyutlu hükümlerine, (3)
Vicdanın ihtiyacı yoktur.
Bir konuda vicdanın verdiği hükmü,
Hiçbir şey ne bozabilir,
Ne de değiştirebilir..
Vicdanın realitesi nettir..

*

Dünyanın bin türlü hali var.
Hatalı olduğumuz anlar oluyor,
Veya suç işlediğimiz zamanlar..
Huzursuzluk duygusu her yanımızı kaplayıveriyor.
Vicdan azabıyla dolduğumuz,
İçimizin ‘cızz’ ettiği anlar oluyor..
Akıl bir sürü açıklama getirse de,
Nefis kendini temize çıkarmak için,
En olmayacak yalanlara onay verse de,
Vicdanın hükmü her zaman nettir.
Kişinin aleyhinde bile olsa,
O yalın hakikatin yanında yer alır.
Daima doğrudan yanadır vicdan,
Adaletten yanadır..
Sonsuz bir hayata arzulu ve lâyıktır.
Yalın hakikatin sevdalısıdır vicdan..
Coşku ve gıdasını her daim ondan alır.
O sevdanın en geniş mânâdaki ifadesi de,
“Lailaheillallah” tır..
İnsan bu hakikat miracına,
Kalbinin iki kanadı hükmündeki,
Vicdan ve fıtratının sadık lisanlarıyla yükselir..
Hangi vicdan,
Allah’ ı bildiren ve O’ nun (c.c) bildirdiği hakikatlere
‘Hayır’ der ki ?!..
“Yalan söylemeyin..” (4)
“Birbirinize zulmetmeyin..” (5)
“Sonsuz bir hayata hazırlıklı olun..” (6)
Şüphesiz,
İtiraz eden de,
Hayır diyen de vicdan değildir..
Nefistir, enedir, kalpsiz akıldır..
Vicdanın haykırdığı coşku yüklü hakikatler,
Ancak onlar tarafından örselenir,
Perdelenir..
Hiçbir insan,
Aklının zorlamasıyla,
Nefsinin aldatmasıyla vardığı yanlış bir hüküm için,
“Vicdanen rahatım..” diyemez.
Dese de,
Bu öz de değil sözde kalan bir avuntudur.
Vicdanın susturulması gayretinden başka bir şey değildir.

*

Bir insan yalanı,
“Doğru sanırlar da değer verirler belki..” (7) ümidiyle söyler.
Bu makamda bile vicdan,
Yine doğrudan yanadır.
Yalana akıl kanabilir,
Nefis râm olabilir,
Ene cevâz verebilir ama vicdan asla..
Vicdan o konuda kül yutmaz..
Her daim Allah’ ın varlığını ilan eder.
Bu durum,
Ecel gelip çatıncaya kadar,
İmtihan sırrınca devam eder durur.
Kişi ancak o ilâna kulak tıkar da sapar.
Zavallı aklının vesveselerine,
Ve nefsinin iğvâlarına boyun eğer de aldanır..
Kısacası,
Vicdansız olan “vicdan” değil,
Nefis ve enedir..

*

Vicdan sahibi tek bir insanın dahi,
Asla kanmayan böyle bir manevî barometresi varken,
Tâ Adem’ den beri gönderilen,
Yüz binlerce peygamberin sözlerine,
Milyonlarca salih insanın tasdikleri eklenmişken,
Üstelik milyarlarca inanan da,
O hakikatleri can- ı gönülden desteklemişlerken,
Hayatlarını,
“Allah yok (hâşâ), ahiret yok, din yok, iman yok, yok, yok…”
Üzerine bina edenler,
Vicdanlarının rağmına yokluğa hazırlıklı olsunlar!.
Denemesi çok kolay..
Sorun bakın, vicdanınız bu işe ne diyecek..
Akıl Allah’ ı görmezse de fıtrat görüyor,
Vicdan seyircidir,
Kalp de onun penceresidir.. (8)


Dip Notlar :

(1). Allah’ ın (c.c) varlığını bize bildiren muârrifler / tercümanlar şunlardır :
a – Büyük kâinat kitabı olan evren.
b – Kutsal kitabımız olan Kur’ an- ı Kerim
c – Yüce peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)
d – Vicdan
(2). Her insan, kendi varlığından vicdânen haberdârdır. Bu bilme, yalın bir hakikattir. Ölüm gibi bir hakikate aklın verebileceği tatminkâr bir cevap yoktur ama vicdan ölümü bilir ve “sonsuz bir hayat olmalı..” diye hükmeder..
(3). Aklî kıyaslar, mantık yürütmeler, fikir sahibi olmalar.. gibi zamanlaştırılmış evrende müracaat ettiğimiz hükümlere vicdanın ihtiyacı yoktur.
(4). El- Hac Suresi: 30, Es- Saf Suresi: 2
(5). Ez- Zâriyat Suresi: 59, Eş- Şûra Suresi: 40,
(6). El- Bakara Suresi: 80 – 81, Âl- i İmrân Suresi: 24, El- Ahzab Suresi: 64 – 65, Fussilet Suresi: 27 – 28, Ez- Zuhruf Suresi: 74 – 78, El- En’ am Suresi: 128, Hûd Suresi: 107 – 108,
Lokman Suresi: 7 – 8 – 9
(7). Mevlâna Celalettîn- i Rumî
(8). Muhâkemat / 3. Makale / 1. Maksad

  17.09.2006

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut