Serbestiyet

Bir vefat, bir hatıra ve düşündürdükleri…

Düşünüşü, yaşayışı ve bilhassa görünüşü ile dinin kurallarını uygulamada ‘ruhsat’la değil ‘azimet’le hareket ettiği ve belirli şekil unsurları üzerinde haddinden ziyade durduğu, dolayısıyla dinin geniş olan yolunu daralttığı izlenimi oluşturan bir hocanın dinen bir problem görmediği için iştirak etmekten öte bizzat kıldırdığı bir cenaze namazına, müftülükler niye imam ve belediye niye cenaze aracı göndermedi acaba? Burada gerçekten dinî hassasiyetler miydi öne çıkan; ‘millî ve idarî endişeler’ mi?


15 HAZİRAN günü Serbestiyet’te, geçen hafta Perşembe günü vefat eden ve İsmaliağa Cemaati diye bilinen bir Nakşibendî topluluğunun şeyhi Mahmud Ustaosmanoğlu’yla ilgili bir söyleşi vardı. (https://serbestiyet.com/serbestiyet-in-english/ozel-roportaj-hiristiyan-esinin-yanina-gomulmek-isteyen-dayimin-cenazesine-imam-gonderilmedi-namazi-mahmut-ustaosmanoglu-kildirdi-95606/)

Avukat Cem Kaya Karatün, Onur Erkan’ın gerçekleştirdiği bu söyleşide annesinin dayısı olan Zeki Tunca ile ilgili, içinde kamuoyunda bilinen namıyla ‘Mahmud Hoca’nın da yer aldığı hatıralarını anlatıyordu.

Zeki Tunca’nın Çeçenistan’dan Kars’a göç etmiş bir ailenin ferdi olarak Kağızman’dan üniversitede okumak üzere İstanbul’a yolculuğu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okurken ortaya çıkan ve giderek ilerleyen sağlık problemleri ve buna bağlı olarak görme kaybı ve kısmî felç, okulu terk, piyango bayiliği, maddî durumu iyi olan bir Ermeni ailenin sağladığı destek, onlar sayesinde tedavi için Almanya’ya yolculuk, Almanya’daki hastanede hemşire Renata ile aralarında oluşan gönül bağı, evlilik, beraberce Türkiye’ye dönüş, kazanılan ikramiye, zenginleşme, bu kez maddî durumu kötüleşen Ermeni aileye sağlanan destek, kendi ailesinden gençlerin eğitimleri için esirgenmeyen destekler, ailenin ‘Renata Yenge’sinin vefatı ve İstanbul Mecidiyeköy’deki Alman mezarlığına gömülmesi, eşinin vefatı üzerine Zeki Tunca’nın sağlık durumunun kötüleşmesi ve üç yıl sonra vefatı…

Bu hatıraların Mahmud Ustaosmanoğlu ile ilgili kısmı ise, avukat Karatün’ün büyük dayısı Tunca’nın hayat hikâyesinin son bulduğu noktada başlıyordu. Zeki Bey karısı Renata’yı çok sevdiği için kabrinin de onun yanında olmasını istemiş, bunun için mezarlıkta eşinin yanındaki yeri satın almış, içlerinde CHP’den milletvekili olmuş bir ismin de yer aldığı yeğenlerine kendisini Alman (yani, aynı zamanda Hıristiyan) mezarlığına eşi Renata’nın yanına defnetmelerini vasiyet etmişti. Ailenin bu sebeple yaşadığı tereddüdü gidermek adına da, bir Müslüman olarak yaşadığını ve Müslüman olarak öleceğini, cenaze namazı kılınıp defninin yine İslami usule uygun şekilde yapılmasını istediğini teyid ederek, bununla birlikte eşinin yanındaki mezara defnetmelerini vasiyet etmişti.

Ancak vefatın ardından aile bu vasiyete uygun şekilde defin işlemini gerçekleştirmek için adım attığında, başvurdukları Beşiktaş ve Beyoğlu müftülükleri imam gönderemeyeceklerini, bir camiden naklinin uygun olmayacağını söyledikleri gibi, belediye de Hıristiyan mezarlığına gidecek bir cenaze için cenaze arabası veremeyeceğini belirtir.

Ortaya çıkan bu problem üzerine, aile vasiyete uygun bir defni nasıl gerçekleştirebilecekleri üzerine kafa yorarken, bir tanıdıklarının tavassutuyla mesele Mahmud Ustaosmanoğlu’na intikal eder. Başka pek çok kişi gibi aile fertlerinin de o ve cemaati hakkında edindiği izlenimin aksine, Mahmud Hoca burada dinen bir problem olmadığı düşüncesiyle cenazeye sahip çıkar, cenaze namazını da kendisinin bizzat kıldırmak istediğini söyler. Bunun üzerine, kiralanan bir ambulansla tabutu İsmailağa Camiine getirilir. Bu camide cemaatinden çok sayıda kişinin de iştirakiyle cenaze namazı Mahmud Ustaosmanoğlu tarafından kıldırılan Zeki Tunca, ardından aile fertleri tarafından Mecidiyeköy’deki Alman mezarlığında eşi Renata’nın yanındaki kabre defnedilir.

Bu hikâye, bugün bazı siyasetçiler tarafından kısa vadeli siyasî sonuçlar elde etmek adına, farklı kutuplardan olup beraberce kutuplaşmada...


Bu yazının tamamını,
serbestiyet.com’da okuyabilirsiniz.

  29.06.2022

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut