Din-Bilim Ekseninde İslam, Ekonomi ve Psikoloji

Zeyneb Hafsa

Bugünün müslümanları olarak bizi en çok zorlayan nokta, modern bilim anlayışı ile aşkın bilgi kaynaklarını aynı anda nasıl değerlendireceğimizdir. Bu bağlamda İslam psikolojisi de İslam ekonomisi gibi bilginin İslamileştirilmesi akımından etkilenerek gelişmeye başlamıştır. İslam ekonomisinde olduğu gibi İslam psikolojisi de kendi alanında İslami bir bakış açısından bir şeyler söyleme hususunda ciddi bir potansiyele sahiptir.


© Jan Gottweiss, https://unsplash.com/photos/dDh2ARsadRs


HAYATIN ÇEŞİTLİ VECHELERİNE DAİR bilgilerin felsefe, ahlak ve dinden kopuk bir halde kendi uzmanlık alanları çerçevesinde incelenmeye başlaması Batı’da bundan bir kaç yüzyıl öncesinde modern bilim anlayışının ortaya çıkmasının bir neticesidir. Bu kapsamda fizik, kimya gibi doğa bilimlerinin yanı sıra sosyoloji, psikoloji ve ekonomi gibi sosyal, beşeri bilimlerin gelişmesi söz konusu olmuştur. Bunların gelişimi ise temelde rasyonalite ve pozitivizm eksenli olduğu için herhangi bir aşkın bilgi kaynağına referans içermemektedir. Bugünün müslümanları olarak -özellikle de bilimle uğraşanlar olarak- bizi en çok zorlayan nokta tam burasıdır: bir tarafta modern bilim anlayışı ile diğer tarafta aşkın bilgi kaynaklarını aynı anda nasıl değerlendireceğiz?

Bu sorun bütün bilimler için geçerli olsa da ben bu yazıda bu sorunun izlerini özellikle şu iki bilim üzerinden takip etmek istiyorum: ekonomi ve psikoloji. Özellikle bu iki bilimi ele almamın temel sebebi, Taha Burak Toprak’ın editörlüğünü yaptığı İslam Düşüncesi’nde Psikoloji ve Psikoterapi adlı kitabı okurken kendi alanım olan İslam ekonomisinin İslam psikolojisi ile ne kadar ortak gelişim süreci ve sorunları olduğunu fark etmem idi.

Ekonomi, İslam ve İslam ekonomisi

Başlangıcı Adam Smith’in 1776 tarihli eserine dayandırılan ekonomi bilimi, bilimler arasında doğa bilimlerine en yakın sosyal bilim olarak adlandırılmaktadır. Hatta kimilerine göre, Adam Smith zamanında dahi “ekonomi politik” olarak adlandırılan bu çalışma alanı, fizik (physics) bilimine duyduğu öykünmeden dolayı isminin sonuna -ics eki alıp economics (ekonomi) olmuştur. Bu sebebe bağlı olarak sosyal bilimler içerisinde metodolojisi matematiğe, ölçüme, hesaplamaya, rasyonaliteye ve pozitivizme en yakın bilim olarak durmaktadır. Bu özellikleri ekonomi biliminin yer yer ciddi eleştirilere maruz kalmasına sebep olmaktadır. Söz konusu eleştiriler özellikle son bir kaç on senedir gündeme gelmiş olup ekonominin temel aktörlerinden olan insanın ruhi, manevi ve psikolojik özelliklerinin işin içine neredeyse hiç katılmaması, bunun aksine çıkar/fayda maksimizasyonu, rasyonel karar alma gibi unsurların öne çıkarılması gibi hususlarda yoğunlaşmaktadır. Bu sebeple bugün davranışsal ekonomi gibi heterodoks (ana akımdan tamamen olmasa bile bazı hususlarda farklılaşan) ekonomik akımlar gündeme gelmektedir.

Sadece metodolojisi sebebiyle değil, metodolojisi ve bakış açısına dayalı pratiklerin bir çoğunun da kendilerine uymaması sebebiyle müslümanların kendilerine ait bir ekonomik düzen oluşturma fikri 20. yüzyıl başlarından itibaren gündeme gelmiştir. Buna da İslam ekonomisi denmiştir. Fakat İslam ekonomisinin ortaya çıkmaya başladığı dönemden bu yana en çok zorlandığı husus yine metodoloji olmuştur. Bu hususta zorlanılmaktadır çünkü hakim bilgi üretimi yaklaşık 200-300 senedir aşkından kopuk bir haldedir. İslam ekonomisi ise adından da anlaşılacağı üzere İslam dinine doğrudan bir atıf içermektedir.

Dolayısıyla buradaki temel sorun, aşkın bir yaratıcıya ve bir dine referansla bir bilim metodolojisinin nasıl oluşturulacağıdır. Bu hususta farklı görüşler serdedilegelmiştir. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

  • Batılı bilim metodolojisi ile İslam ilim geleneği arasında bir entegrasyon önerenler,

  • Batılı bilim metodolojisini nötr görüp bunu tamamıyla kabul edenler,

  • Batılı bilim metodolojisini herşeyiyle reddedip sıfırdan bir metodoloji kurma yanlıları.

Görüleceği üzere son iki görüş iki ucu yansıtmakta olup birinci görüş ise bu ikisinin arasında (fakat illa ki vasatı temsil eder halde değil) yer almaktadır. İslam ekonomisi metodolojisi açısından bugüne değin özellikle ilk görüşün daha hakim olduğu söylenebilir. Peki bu görüşün temel özellikleri ve buna yönelik temel eleştiriler nelerdir? Söz konusu görüşün temel özellikleri, Batılı bilim anlayışını şekillendiren epistemolojik ve ontolojik temellerden azade bir metodolojinin mevcut olduğu varsayımı ve yalnızca İslam ekonomisine has bilgi üretimi gerektiren noktalarda -örneğin faizsiz para politikası aracı geliştirilmesi gibi- İslam’ın kendine özgü bilgi kaynaklarından yararlanılması gerektiği görüşüdür. Bu sebeple burada tabiri caizse su ve yağ karışımı gibi bir entegrasyon söz konusudur.

Böylesi bir entegrasyonun problemleri nelerdir? Buna yönelik şunlar söylenebilir: Batılı ekonomi bilimi anlayışına sirayet eden ontolojik ve epistemolojik farklılıkların yadsınması ve hatta fark edilmemesi önemli bir problemdir. Örneğin ekonomi bilimi mikro temellerini rasyonel, (hem tüketici hem üretici olarak) çıkarcı bir birey varsayımı üzerinden yapmaktadır. Ya da fayda maksimizasyonu temel amaç olarak zikredilmektedir. Oysa bunların İslam’ın ontolojik ve ahlaki duruşuna ne kadar uygun olduğu ciddi bir sorundur. İşte bu noktada yani İslam’da insanı daha gerçekçi ve fıtri düzlemden okuyabilme adına İslam psikolojisinin bize yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Psikoloji, İslam ve İslam Psikolojisi

Her ne kadar ekonomiye kıyasla temel ilgi alanı daha fazla olmak üzere insanoğlu olsa da psikoloji bilimi tıpkı ekonomi bilimi gibi Batı’daki modern bilime dair gelişmelerden etkilenerek ortaya çıkmış, aşkın olandan, melekûttan kopuk bir bilimdir. Bu sebeple de metodolojisi tıpkı ekonomi bilimi gibi temelde emprisizm ve pozitivizme dayanmaktadır.

Yine ekonomi bilimindeki aşkına bağlantının eksikliği dolayısıyla ortaya çıkan İslam ekonomisi gibi aynı sebepten İslam psikolojisinin gündeme gelmesi söz konusu olmuştur. Oysa detayına bakılacak olsa, tıpkı ekonomi ve din arasındaki ilişkide olduğu gibi, psikoloji bilimi ve din arasında içerik, özellik ve kaynak bakımından zıtlık bulunmaktadır.(*1)

Psikoloji biliminde dine yer vermedeki çekingenlik de son dönemlerde eleştirilere maruz kalmış ve yeni bir takım görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır: hümanist yaklaşım ya da maneviyatçı görüşler gibi. Bu, yukarıda ekonomiye getirilen eleştiriler neticesinde ortaya çıkan heterodoks akımlara benzemektedir. Bunların hepsinin ortak yönü, bir dine doğrudan referansta bulunmamaları, dolayısıyla günün sonunda seküler kalmalarıdır.

İslam psikolojisi ise tıpkı İslam ekonomisi gibi “bilginin İslamileştirilmesi akımı”ndan (*2) etkilenmiş olup özellikle 70’lerden sonra ayrı bir çalışma alanı olarak gelişmeye başlamıştır. İslam psikolojisinde de metodoloji hususunda henüz ciddi sıkıntılar mevcuttur ve tıpkı İslam ekonomisindeki gibi üç farklı görüş bulunmaktadır: entegrasyon yanlıları, psikolojiyi herşeyiyle kabul edenler ve hiçbir şeyiyle kabul etmeyenler. (*3) Fakat tüm bunlara rağmen İslam ekonomisindeki gibi İslam psikolojisi de kendi alanında İslami bir bakış açısından bir şeyler söyleme hususunda ciddi bir potansiyele sahiptir.

Netice

Bu yazıda çok detaya girmeden İslam ekonomisi (4) ve İslam psikolojisine dair gerekliliklerden, bunların ortaya çıkma süreçlerinden ve mevcut sıkıntılarından bahsedilmiştir. Her ikisi için de insanı ve davranışlarını anlamak önem arz ettiği için bu konuda aslında birbirlerinden destek almaları birlikte gelişmelerine de faydalı olabilir kanaatindeyim. Özellikle de İslam ekonomisinin “İslami davranışsal ekonomi” gibi bir alt başlık altında İslam psikolojisinden faydalanması çok ehemmiyet arz etmektedir.


  1. Zuhal Ağılkaya Şahin, “Psikoloji ve Psikoterapide Din”, ed. Taha Burak Toprak, İslam Düşüncesinde Psikoloji ve Psikoterapi, İstanbul: MuhitKitap, 2021, s. 109-138.

  2. Bu akıma dair detaylı bilgi için bk. İsmail Raci Faruki, Bilginin İslamileştirilmesi, çev. Fehmi Koru, İstanbul: Risale Yay., 2012.

  3. Şahin, s. 109-138.

  4. İslam ekonomisinin gelişimine dair detaylı bilgi için bk. Zeyneb Hafsa Orhan, Ekonominin Temel Konuları ve İslam Ekonomisi, İstanbul: İktisat Yayınları, 2021.

  03.10.2021

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut