Arşiv

 Fetrete Karşı Fıtrat

SUSTUĞUMUZ DÖNEM, en ziyade konuşmamız gereken dönemdi belki de. En keskin dönemecini 28 Şubat’ın teşkil ettiği bu süreç herkes ve her kesim için anlamlı veçheler yüklüydü, ama birileri yeni bir sosyal ve siyasal mühendislik uygulamasını başlatmışken, bizleri ‘kış uykusu’ bürümüştü. Dura dinlene çıkagelen, karabatak gibi kâh görünüp kâh kaybolan dergimiz, tamamen bizim dağılmışlığımız yüzünden ortadan öyle bir kayboldu ki, “Acaba artık hiç çıkmayacak mı?” sorusunu dahi defaatle sordurttu.

Söylediğimiz gibi, haricî bir unsurun dayatmasından ziyade, şeytanın yerli işbirlikçisi nefsin marifetiyle gerçekleşen bir durumdu bu... Kader-i ilahînin mü’minlerin umumen niye ‘28 Şubat süreci’ gibi bir musibetle imtihan olunduğunun hususî bir delili olarak, ‘üstümüze farz olmayan’ işlere ayırdığımız zamanlar yüzünden ‘üstümüze farz olan’ işlere ayıracak zamanları yitirmiştik. ‘Maişet’in zarurî kısmıyla pek de ilgisi olmayan ‘iş’lerin belirleyiciliği içinde asıl olan iman hizmeti işine dair ‘mesailerin tanzimi’ni becerememe, dağılma, çözülme.. gibi unsurlar da buna eklenince, olan oldu. Yürümemiz gereken zamanda durduk, konuşmamız gereken zamanda sustuk.

Şükür ki, otuz ay gibi hüzün verici bir ‘suskunluk’ dönemine rağmen, yine de karşınızdayız. Üzerimize düşen vazifeler ve bu vazifelere mukabil sergilediğimiz gevşeklik ve ihmaller karşısında teselli bulabildiğimiz tek nokta, herşeye rağmen, yeniden çıkabiliyor olmak. Bu tesellimizin sevince dönüşmesi ise, hiç olmazsa bundan sonra ‘düzenli’ çıkabilmemizle mümkün olacak.

Düzenli çıkma konusunda hiçbir dergiye nasip olmayacak derecede kötü bir sicilimiz olduğunu bildiğimiz için, inandırıcı olması bu sicil ile çok zor olan ‘düzenli çıkma’ sözünü es geçiyoruz. Lâkin, gerçekten düzenli çıkabilsek; meselâ üç ay sonra sizi yeni bir sayı ile, altı ay sonra yeni bir başka sayı ile tanıştırabilsek, yavaş yavaş bu sicili temizleyeceğimizi umuyor; ve Rabbimizden, bizi buna muvaffak kılmasını diliyoruz.

Hakkında çok şey söylenen son büyük musibetle ilgili olarak, zannımızca, söylenmesi gereken birşey henüz hakkıyla söylenmemiştir. İmanî noktada yaşanan bu fetret döneminin üstesinden, çağlar boyu yaşanan benzeri bütün fetret dönemleri gibi, fıtratla gelinecektir. F-T-R, yani ‘yarmak,’ ‘çatlatmak’ kökünden gelen bir kelimedir fıtrat; ve, incecik suyun fıtratında taşıdığı istidad ile donduktan sonra en sert çelik kapları demiri çatlatması, incecik köklerin sert kayaları yararak suya yol bulması misali, fıtratlar uyandığında iman adlı âb-ı hayata erişilecektir. Fetret fıtratla aşılacaktır.

Umulurdu ki, bu yolda söylenmesi gerekenler zaten büsbütün söyleniyor olsun. Lâkin, bazı şeyleri söylemenin Karakalem’e kaldığı görülmektedir; ve bu, Karakalem’in varlığını gerekli kıldığı gibi, bizi ‘düzenli’liğe sevketmektedir.

Büyük şair Goethe misali, “Buzlar erimiş, ırmaklar akmakta/ Vadide saadet ümitleri yeşermektedir” dediğimiz sayılarda buluşma duasıyla...

  10.05.2004

© 2021 karakalem.net, Editör



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut