Feminizm vs. ‘Fıtratizm’

Zeyneb Hafsa

Feminizmin kadına bakışı içerisinde doğup büyüdüğü seküler mantıktan dolayı tek boyutludur. Sadece bu dünyaya endeksli ve yine sadece maddi boyuta odaklıdır. Dolayısıyla kadın ve erkeğin İslamiyet çerçevesinde değerlendirilişinde feminizme yer yoktur. Eğer ille de bir ideolojiden bahsedeceksek bu ancak ‘fıtratizm’ olabilir.


FITRATLA İLGİLİ yazı dizimizin sonuncu yazısı olarak tasarladığımız bu yazıda feminizm ve fıtratı karşı karşıya getireceğiz.

Dizinin ikinci yazısında kendisinden bahsettiğimiz Abdülhakim Murad’a ait Boys will be boys: Gender identity issues [1] isimli yazıda, bize çıkış noktası olan şu cümle yer almaktadır:

İnsanın değerinin tanımlanmasını, göze çarpan (duyular alemine yönelik) bir işlevsellik, ya da güç, statü, veyahut da tüketim üzerinden yapmadığımız için kadının değerinin, dini bağlam dışında mümkün olmayan bir şekilde tanımlanması hususunda ısrarcı olmaya hakkımız vardır.

Öncelikle, buradaki ‘biz’den kasıt, kendisini bir din, özellikle de İslam dini içerisinde konumlandıranlardır. Peki, kadının tanımlanmasının dini bağlam dışında mümkün olmayan mahiyeti nedir? Kısaca, iki boyutlu bakış açısına sahip olmasıdır, diyebilirim. Bunu biraz açalım.

Aslında bir şeylere ne kadar sıkça denk gelsek de ve o şeyleri artık iyice kanıksadığımızı düşünsek de Murad’dan alıntıladığımız cümle gibi bir cümle karşımıza çıkıp bize o şeylerde daha önce gerçekten fark etmediğimiz hususlar olduğunu düşündürebiliyor. İslam dinine bağlı kişiler olarak ahiret inancımız malumdur; hakeza, yaratıcı tarafından bize verilen fıtratın varlığına dair inancımız da...

Feminizm tek boyutlu bir ideolojidir

Fakat şu bağlantıyı açıkça hiç kuramayışım, ya da kuruluşuna bir yerlerde denk gel(e)meyişim bir hayıflanma sebebi olmalıdır: Feminizmin kadına bakışı, herşeyden önce, içerisinde doğup büyüdüğü, kendisinden beslendiği seküler mantıktan dolayı tek boyutludur. Bu tek boyutluluk ise çift ayaklıdır: ilkin, bu dünya hayatının hem öncesini (ruhlar alemi) hem de sonrasını (ahiret) göz önünde bulundurmaması hasebiyle tek boyutludur; ikinci olaraksa, maddi boyuta odaklı oluşundan dolayı metafiziksel olanı gözardı etmesi dolayısıyla tek boyutludur.

Fıtrat denen şey, maddi olmayan bir yaratıcının varlığına ve O’nun ruhlar aleminde bize sunduklarına (maddi ve manevi) atfen olduğuna göre, o halde fıtrat feminizme yabancı bir kavramdır. Nokta.

Amulî [2], feminizmin tek boyutluluğunun iki ayağından birini oluşturduğunu öne sürdüğümüz maddi boyut odaklılığına hamledebileceğimiz şu görüşü serdetmektedir:

Onlar (Batılılar) insanbilimci değil, sırf bedenbilimcidirler. Onlar, insan bedeninin iki şekilde; ya kadın ya da erkek şeklinde olduğunu düşündükleri için kadın ve erkeğin birbirinden farklı olduğunu, farklılığı ise bedensel farklılıkların oluşturduğunu sanırlar.

Beden odaklılık

Evet, feminizmin maddi boyut odaklılığı tam da budur. Yani beden odaklılığı... Bedene odaklanılınca ister istemez şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: kadın ve erkek arasındaki farkın, bedensel uzuvların farklılığı; o bedensel uzuvlardan hasıl olan gücün, işlevselliğin, ürünün niteliği ve niceliğinin farklılığı; ve o bedenler için tüketilenlerin farklılığı çerçevesinde tanımlanması. Fark edeceğiniz üzere, bu bizi yeniden Murad’ın görüşüne götürmektedir.

Bu noktada, meselenin günümüze bakan yönlerinden birine de değinelim. Feminizm ve fıtrat arasındaki keskin farklılıklara karşın, Şule Albayrak’ın da yazısında [3] açıkladığı üzere, günümüzde kendi sivil, sosyal ve politik haklarının savunucusu olan mütedeyyin kadınlar, özellikle seküler kesim tarafından ‘feminist’ ya da ‘İslamcı feminist’ olarak yaftalanmaktadır (bundan kasdım, bu tanımlamanın, kişilerin kendi istekleri dışında gerçekleşmesidir). Aslında bu çok da yadırganacak bir şey değil. Zira seküler kesimin, fıtratın tam manasını kavrayıp feminizm ile farklılıklarını anlayabilmesi çok kolay değildir. Esas ilginç olan, bu tür yaftalamaların ‘içeriden’ gelmesidir. Bunun için basit sebepler yeterlidir üstelik. Tıpkı Albayrak’ın belirttiği gibi, geleneksel kadın rolünden ufak bir sapma, farklı entelektüel ilgilere sahip olma, hatta ‘reçel yapmayı bilmeme’ bile bu hatalı kategorizasyona sebebiyet verebilir.

‘Fıtratizm’

Toparlayacak olursak, bu yazıda bahsi geçen iki ana unsurdan biri olan feminizm, tüm değişimi ve çeşitliliğine rağmen, kadın ve erkeğin değerlendirilişine dair yaygın kabüle mazhar olan seküler bir ideolojidir. Fıtrat ise İslam’ın genelde insan özelde ise kadın ve erkeği değerlendirişine dayanaklık eden bir unsurdur. İslam, gerek ruhlar alemine gerekse ahirete, ve fiziğin yanında metafiziğe inancı barındıran bir dindir. Bu iki ayaklı iki boyutluluk özelliğiyle ilişkili olarak ‘fıtrat’ inancını da barındıran bir dindir. Bütün bu özelliklerinden dolayı, kadın ve erkeğin İslam dini çerçevesinde değerlendirilişinde feminizme yer yoktur. Eğer ille de bir ideolojiden bahsedeceksek bu olsa olsa ‘fıtratizm’ olabilir.

Öte yandan, feminizm ve fıtrat arasındaki farkın kavranması, öncelikle kişilerin kendilerini doğru bir şekilde konumlandırmalarını kolaylaştıracaktır. Tıpkı Albayrak’ın işaret ettiği şu konumlandırış gibi: öyle bir mütedeyyin kadın kitlesi mevcuttur ki herhangi bir ideolojik yönelimden (feminizm gibi) kaçınırken kendisini, Allah’ın seçtiği bir kelime olan ‘Müslüman’ ile tanımlamaktan memnundur. Feminizmi, Batılı kadının hikayesindeki özgün bir sahne olarak gören bu kadın profili, toplumu kadın ve erkeklerin mücadele ettiği bir arena olarak görmez. Aksine, onların ahenk ve işbirliği içinde yaşadığı bir alan olarak görür. Bahsi geçen iki unsurun farkının kavranması, ikinci olarak, başkaları tarafından doğru bir şekilde kategorize edilmeyi de kolaylaştıracaktır.




[1] http://masud.co.uk/ISLAM/ahm/boys.htm

[2] Bir önceki yazımızda ismi geçen, Celâl ve Cemâl Aynasında Kadın isimli kitabın yazarıdır.

[3] http://www.dailysabah.com/opinion/2015/02/13/muslim-woman-feminist-or-defender-of-patriarchal-order

  02.03.2015

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut