‘Celâl ve cemâl aynasında’ insan

Zeyneb Hafsa

“Hıml omuz üzerindeki yük, haml ise insanın içindeki yüktür. Erkekler hıml yönünden, kadınlarsa haml yönünden daha güçlüdür.” Belki de bu yüzden kadın çocuğunu karnında taşıyan, erkek ise doğduktan sonra sırtında gezdirendir.


BUNDAN ÖNCEKİ iki yazımızda fıtratla ilgili kısa bir yolculuğa çıkmak istedik ve ilkin fıtratın kelime manasına, nasıl tanımlandığına baktık. İnsan fıtratının nihai konumunu belirlemeye çalıştık. Ardından özele inip kadın ve erkek fıtratını üçlü bir yapıda değerlendirmeye çabaladık. Bu yazıda, kadın ve erkek fıtratının daha derinlerine inmeye çalışacağız. Bunu yaparken özellikle şu kaynaktan yararlanacağız: Cevadî Amulî’nin Celâl ve Cemâl Aynasında Kadın isimli kitabı.

Celâlde cemâl, cemâlde celâl

Yazıya, Amulî’nin kadın ve erkek fıtratına dair şu cümlesiyle başlayalım: “Kadının celâli cemâlinde saklıdır. Erkeğin cemâli ise celâlinde tecelli eder.” Bunu anlamak için öncelikle insanların Allah’ın isimlerini yansıtan aynalar olarak tasvir edildiklerini belirtmekte yarar var. Buna göre, Allah’ın celâlî ve cemâlî isimlerinden bazı insanların payına ilki daha çok, bazılarına ise ikincisi daha çok düşer. İşte bunun gibi Amulî de insanlardan bir grup (kadınlar) daha çok cemâli yansıtıyorken diğer bir grup (erkekler) celâli yansıtır, der. Fakat bu demek değildir ki ilkinde celâl, ikincisinde ise cemâl yoktur. Bilakis, ilkinin celâli cemâl içre, ikincisinin cemâli ise celâl içredir.

Kadındaki cemâl, erkekteki celâl baskınlığına dair örnek de olabileceğini düşündüğümüz şu hoş açıklamada bulunur sonra: “Hıml, omuz üzerindeki yük, haml ise insanın içindeki yüktür. Erkekler, hıml yönünden daha güçlü, kadınlar ise haml yönünden daha güçlüdür.” Belki de bu yüzden kadın çocuğunu karnında taşıyan, erkek ise doğduktan sonra sırtında gezdirendir.

Kemâle giden yolda akıl ve kalb

Kadın ve erkek fıtratının maddî farklılıklarından biri olarak gösterilen beyin büyüklüğü-küçüklüğüne dair şu karşı argümanları öne sürer Amulî: her maddî varlık hareket ve değişim içerisindedir. Sabit/değişmez olan sadece soyut ruhtur. Beyne güç verense ruhtur. O halde kadın beyninin erkeğinkinden ufak olması bir anlam ifade etmez. İlaveten, bütün kemâller teorik düşüncelere bağlı değildir. Yani aklın yolunun farklı olması mümkündür. Üstelik unutulmaması gereken çok önemli bir unsur daha vardır insanda: gönül. Öyle ki, gönül yolu akıl yolundan daha güçlü olmasa bile onunla aynı güçte olabilir. Gönül yolu (ki Amulî’ye göre kadında daha ağırlıklıdır) ise kırılma, rikkat, sevgi, şefkat, ilgi vb. ister.

Kadın ve erkek cinsiyetinin farklılığının mahiyetine dair ise şunu dile getirir Amulî: cinsiyetin suretle değil, maddeyle ilgili olduğunun alameti, bu iki sınıfın, yani erkek ve dişiliğin, insana özgü olmaması, hayvanlarda, hatta bitkilerde de bulunmasıdır.

Ruhun cinsiyeti var mıdır?

Amulî bu noktada Kur’ân-ı Kerim’i dayanak gösterir ve der ki her insanın hakikati, onun ruhudur. İnsanın bedeni ise alettir. İnsanın hakikati olan ruh ne eril (müzekker), ne de dişidir (müennes). Amulî'nin buraya kadar aktardığımız tespitlerini (ve kitapta yer alan diğerlerini) vardırdığı nihai çıkarımı şudur: kemâlin ölçütü olan şeyde kadın ve erkek arasında fark yoktur.

Bu noktada şu sorular gelebilir akla: Amulî’nin tesbitlerinin dayanağı nedir? Ya da bu tesbitler (özellikle de kadında cemâl ve gönlün baskın olduğuna dair tesbitler) istisnasız her kadın ve erkeği kapsamakta mıdır? İlk soruya verilecek cevap, kitabın bölümlenmesinden hareketle şöyle olabilir: kadın ve erkek fıtratının farklılığına dair yukarıdaki tesbitler şu üç kaynağa dayandırılıyor; Kur’ân, irfan ve burhan. İkinci sorunun cevabına dair şöyle diyebiliriz: bu tespitler genele dairdir. Buradaki genelden kasdın zamanlar ve mekânlar üstü bir genellik olduğu kanısındayım. Allahu a’lem! Her şeyin en doğrusunu Allah bilir…

  22.02.2015

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut