Bu Ben Değilim!!

Öznur Çolakoğlu Cam

GEÇEN GÜN çok sevdiğim bir arkadaşımla telefonda konuştuk, oğlanları da alıp bir tatile mi gitsek dedik.. "zaten, bu sene kısa bir tatil hakkımız var. sonra oğlanın teog sınavı için kampı başlıyor" dedi ve ekledi.. "bunları söylediğime inanamıyorum.. ben aslında böyle bir anne değilim Öznur biliyor musun?"

Biliyorum canım, biliyorum sevgili arkadaşım.. Aslına bakarsan ben de böyle bir öğretmen değilim. hepimiz mevcut eğitim-öğretim sisteminin çökmek üzere olduğunun farkındayız.. Hepimizin içinden evlatlarımız, öğrencilerimiz, geleceğimiz için daha iyisini yapmak geliyor. Hepimiz gelecek için iyi nesiller yetiştirme kaygısındayız. Artık bir çok anne, ben dahil “sınavda süper başarılı olsun da ne olursa olsun!” anlayışından çok çok uzaktayız.

Artık hepimiz iç huzuru yerinde olsun, adaletli, dürüst, huzurlu, sağlıklı, kendinden emin olsun. Karakteri düzgün olsun. Gerektiğinde hayır demeyi bilsin istiyoruz. Hepimiz mevcut eğitim öğretim sisteminin çıkmazlarının farkındayız. Değişen zaman, değişen teknoloji, değişen insanlara ve daha bir sürü değişmiş faktöre rağmen, değişmeden kalan tek şey eğitim-öğretim işleri sanki..

Birkaç yıl evvel bir video seyretmiştim. Adamın biri mevcut eğitim öğretim sistemini şikâyet ediyordu. Orada ilk çıkan arabaları, ilk telefonları, ilk bilgisayarları ve son hallerini gösteriyordu. Sonra da yıllar önceki sınıf düzeni ile günümüz sınıf düzenin fotoğraflarını gösteriyordu.

Şöyle bir düşünelim gerçekten de. İlk kullanılan arabalar ile günümüz arabalarını kıyaslamak mümkün mü? Sonra düşünün mesela, ilk çıkan telefonlar ile günümüzde kullandığımız telefonları kıyaslayabilir miyiz? Ya bilgisayarlar?! İlk çıkan bilgisayarlar ile günümüz bilgisayarlarının pek de bi alakası yok değil mi?

Ama yüz yıl önceki eğitim öğretimin şekli ile günümüz eğitim öğretim şeklinin arasında pek fark bulamayız.. sadece renkler değişti o kadar. Yine kapalı odalardayız. Yine önlük forma vb. ismi her ne olursa olsun, öğrenciler için tanımlanmış giysiler var. Yine tahta vb. bir aygıt var. Yine sıralar, duvarlar, panolar vb. var. Yine önde bir öğretici var. Konuşuyor da konuşuyor. Anlatıyor da anlatıyor.

Oysa öğretmenin karşısındaki kitle yüzyıllar öncesindeki çocuklar değil. Bunlar gözünü açmadan folik asit takviyesi almış yavrular. Bunlar başparmaklarını kullanarak ekran kaydırmayı, anne karnında öğrenmiş kuzular. Bunlar analarının babalarının en kıymetlileri. Bunlar y kuşağı, gökkuşağı ne derseniz deyin ama kesinlikle yüz yıllar öncesindeki çocuklarla aynı yerde ve zamanda değiller.

Bırakın çocuklardaki değişiklikleri yıllar içinde tarımda bile ciddi değişiklikler olmadı mı? Hayvanlara bakın, hayvanların yediği yemlere bakın. Kullandığınız arabaya, telefona, bilgisayara, televizyona, çamaşır makinesine, kalem, kağıt vb. bakın. A dan Z’ye her şey değişti. Ama eğitim öğretim hala bir bina içinde birkaç insan istihdam edilerek kotarılmaya çalışılıyor.

Bir anne ve bir öğretmen olarak, mevcut eğitim öğretim sisteminden kesinlikle memnun değilim. Bende sınavsız, her çocuğun yeteneğinin-cevherinin doğru bir şekilde keşfedildiği ve doğru yönlendirmelerin yapıldığı bir eğitim-öğretim modeli hayal ediyorum.

Ama heyhat! Gelin görün ki, Türkiye’de yaşıyoruz. Bi tarafta hayaller var. Diğer tarafta gerçekler. Kalabalık bir nüfusa sahibiz. Eğitim adına akılcı ve kesin çözüm getirecek politikalar yok. Yeterli bütçe vb. de ayrıldığı yok. Onun yerine basit isim değişiklikleri yaparak en basitinden, en kolayından işi kotarma derdindeyiz.

ÖSS gidip yerine YGS gelince çok büyük değişikliler olduğunu düşünüyoruz. Normal bir lisenin adını Anadolu Lisesi yada Fen Lisesi yapınca çok süper bir iş yapıldı zannediyoruz. Bir sürü okulun adını İmam Hatip yaptık mı? tüm sorunlar bitti, imanlı süper bir nesil geliyor zannediyoruz.

Gerçekten keşke her şey isim değiştirmekle çözümlense ama olmuyor. Görüyoruz, yaşıyoruz, okuyoruz, olmuyor işte. Olmuyor! O yüzden sana hiçbir şey diyemiyorum sevgili arkadaşım, ben senin evladın için en iyisini istediğini biliyorum. Kaygılısın. Haklısın! İyi bir lise kazanırsa, iyi bir üniversiteye yerleşir diyorsun. İyi bir üniversite de yetenekleri inkişaf eder, iyi bir geleceği olur, diyorsun. Haklısın!

Neticede bu ülkede, bu ülkenin şartlarına göre yaşayacaksan. Ucundan kıyısından illa ki, sisteme dahil oluyorsun. O pis, yağlı ve paslı çarklar yavaş yavaş seni de alıyor dişlerinin arasına. Kıtır kıtır, yavaş yavaş, eziyor benliğini, hayallerini..

Ve biliyor musun sevgili dostum? Şu ülkenin evlatları için bir gün bir yerlerde eğitime dair değişiklikler yapmak isteyen birileri olursa gerçekten, içlerinde olmayı, sistemi topyekün değiştirebilmeyi çok ama çok istiyorum.

Çünkü ben ülkemi de, bayrağımı da, bu ülkenin evlatlarını da çok mu çok seviyorum.

ig:@okuryazaranne

  05.09.2017

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut