‘Bizce meçhul’

Oktay Gökkoca

Sebeplerin sonuçlar üzerinde hakiki ve mutlak tesir sahibi olduğunu düşünmek hâşâ Allah’ın müdâhalesini ve takdirini devre dışı bırakmaktır.


GEÇMİŞİMİZİ, NASIL şimdimizi ve geleceğimizi yutan bir karadelik haline getirdiğimizi ‘Bir Karadelik: Keşke’ başlıklı yazımda çözümlemeye çalışmış, bunun geçmişimize tekrar tekrar döndüğümüz noktalardaki yanılsamalarımızdan kaynaklandığını iddia etmiştim/söylemiştim.

Bu yazıda ise bu yanılsamanın güncel bir hâdise etrafında nüksedişinin bir başka boyutunu ele almaya çalışacağım.

Mâlum, ülkemiz, neticesine dair tartışmaların hâlâ sıcaklığını koruduğubir seçimi geride bıraktı. Netice, bir kısmımızı çok sevindirirken, biz kısmımızda derin bir hayâl kırıklığı meydana getirdi. Hatta benim ‘genel’ gözlemim, hayâl kırıklığına uğrayanların özellikle ilk başlarda kısmî bir şok etkisi yaşadıkları ve durumu epey müddet kabullenemedikleriyönünde.

Bu şok ve kabullenememe, yine gözlemlerime göre bir ön kabul/hükümüzerine binâ ediliyor; Eğer AK Parti tek başına iktidar olsaydı/HDP barajı aşamasa idi, bu durum ‘olmuş olan’dan‘mutlaka’ daha hayırlı olacaktı.

Bu hüküm üzerine, seçimden bu yana, hayra mâni olduğu düşünülen bir kısım seçmen kitlesine karşı en hafifi sitem olan, ancak çeşitli mecrâlarda aşağılama ve hakârete kadar varan tepkiler oluştu.

Tabii tepkilerin tümünün bu hüküm üzerine binâ edildiğini iddia etmiyorum. Buradaki kasdım tepkilerin ‘ekserisi’.

Bana göre bahsettiğim ön kabul/hüküm, yine geçmişte olup bitmiş bir hâdiseye bakarken dûçar olduğumuz bir yanılsamadan kaynaklanıyor. Bu yanılsamanın Müslümanlar olarak itikâdî idrakimizle/bilincimizle de bire bir ilişkisi var.

Nasıl bir ilişkisi var?

Bediüzzaman, 26. Söz olan Kader Risalesi’nde, olmuş bitmiş, yani geçmiş bir hâdiseye ve sebep olduğu neticesine geçmişe dönük olarak nasıl bakılmasını gerektiğini, kader noktasında birbirinden farklı hüküm veren üç itikâdî mezhebin (Cebriye, Mu’tezile, Ehl-i Sünnet) görüşünü zikrederekmisâllendirir.

Misâlde bir adam başka bir adamı tüfekle vurmuş ve öldürmüştür. Hâdise olmuş bitmiştir, yani İlm-i Ezelî’deki kader, kaza olmuştur. Bu noktadan sonra üç mezhebin ayrışmasına neden olacak soru şudur:

Kâtil, maktûlü tüfekle vurmasaydı ne olurdu?

Cebriye’ye göre sebeplerin/cüz’i iradenin sonuçta ‘hiçbir’ tesiri olmadığındanadam yine ölürdü. Mu’tezile kaderi inkâr ettiğinden ve sebepleri sonuçlar üzerinde hakiki tesir sahibi kabul ettiğinden, ona göre adam ölmezdi.Ehl-i Sünnete göre ise sorunun cevabı,‘ölmesi bizce meçhul’dür.

Neden bizce meçhul?

Sorunun sorulduğu zaman, hâdisenin olup bittiği bir sürecin sonrasıdır. Olan olmuştur. Eğer olan olmamış olsaydı vesebepler şöyle ya da böyle olandan farklı şekilde/yönde tezâhür etseydi netice şu şekilde olurdu gibi hükümler indîdir, zandır, yakîn değildir. Olamaz. Çünkü bir kere ehl-i sünnete göre hâdise ile ilgili geçmişe dönük tüm ihtimaller ve nasıl sonuçlanacakları gaybın bilgisidir. Bu ihtimalleri bir kurguyla geçmişe dönüp tek tek test etmek insan için muhaldir. Allah’ın bildirmesi dışında hiçbir şekildeinsan, bu varyasyonların neticesine ‘kesin’ olarak muttalî olamaz. Aynı zamanda sebeplerin sonuçlar üzerinde hakiki ve mutlak tesir sahibi olduğunu düşünmek hâşâ Allah’ın müdâhalesini ve takdirini devre dışı bırakmaktır, ki meseleye böyle bakmak bizi mu’tezileye yaklaştırır.Öyleyse gaybın bilgisinden âciz olan insanın vere(bile)ceği tek cevap ‘bizce meçhul’dür.

Tekrar başa dönecek olursak, ehl-i sünnet itikâdınca,eğer Ak Parti tek başına iktidar olsaydı/HDP barajı aşamasaydı, bunun şimdiki sonuçtan mutlaka daha hayırlı olacağını işmam eden tüm hükümler aslındazandır, tahmindir. Dolayısıyla zanna kesinmiş gibi hüküm binâ etmek doğru değildir. Doğru olan yapacağımız sitem ve eleştirileri bu çerçevenin içinde kalarak şekillendirmek, olandan hayır devşirme, olandaki hayrı arayıp bulma çabası göstermektir.

  10.07.2015

© 2021 karakalem.net, Oktay Gökkoca



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut