Dünyalaşmanın Direkleri

SİYASETİN ÖĞÜTÜCÜ ve karşıtlaştırıcı yönü bir yana ön açıcı olduğu da bir vakıa. Kendini öne çıkarırken, karşısındakini küçültmeye çalışması onu şefkatsiz kılıyor, zulüm kapıları açılıyor da açılıyor.

Şahsı değil fikri çürütmek hem zor, hem uzun geliyor. Çamur at anında yapışıyor, silinceye kadar yeni çamurlar biriktirmiş oluyor çamurhan!

Yol açıyor fakat bir müddet sonra yolun başına da getirebiliyor siyaset. Değişen argümanlar oluyor; hamam ve tasta değişen bir şey yok demek doğru olmasa da çok fazla bir şey de olmuyor.

Arkadaş gruplarında, dost meclislerinde aniden başköşeye oturuveriyor siyaset ve yaklaşan seçim. Kovuncaya kadar epey zaman da geçiyor, epey yaralanmalar da oluyor. Bundan sonra siyaset konuşmayacağım dense bile ağzı tutmak zor oluyor; hele biri damara basıversin; frenler tutmaz oluyor.

İş şahsa indirgenince gıybet karışıyor, manevi hava bozuluyor, kantarın ayarı daha da kaçıyor. Kaç acı tecrübe yaşayan biri olarak, bir dahakine girmeyeceğim diyorum; bazen dediğimle kalıyorum!

Hayatın içindeyiz, toplumla beraber yaşıyoruz; okuyor olduklarımızı, benimsediklerimizi uygulamak o kadar kolay değil. İnsan ilişkileri, uzaklık yakınlık mesafesi, samimiyet derecesi, geçmiş yaşanmışlık; birden atmak kolay değil.

Yine de elimizde cüzi de olsa bir irade var. Akıllı telefonlarda “ön belliği sil” tuşu var, o tuşa basınca lüzumsuzları siliyor, hafıza da yer açıyor.

Gerekirse lüzumsuz kişileri silebilmeliyiz; kin gütmeden, düşmanca tavır almadan. O hale karşı bu da bir duruş değil mi? Ehven şer uygulaması gibi daha kötü olmaktansa biraz uzak durmak; Zihin dinlensin, kalp dinlensin!

Böylesi konulardan uzak durmak, tafsilata girmeden üstün körü geçiştirmek, detaylarda boğulmamak, ayrıntılarda kaybolmamak… 24 Haziranda seçim var; 15 yıl önce nasıl başlayanların, ne yaptıkları ve ne halde oldukları ortada. Keza muhalefetin çapı da belki. Bu ülkede yaşayanlar görüyor bunu; 24 Haziran da gördüğünü gösterecek!

TV haberlerine, sosyal medyaya yakın takip edenlerde - işi o olanlar hariç – ne akıl selim kalır, ne de kalp. Nasıl baharı tefekkür eder, dirilişe şahitlik eder, zikrin derinliğine fikrin enginliğine çıkar; ölümü düşünür, marifetullahta yol alır?

Sadece siyaset değil onun ekonomi, sefahat, felsefe gibi arkadaşları var; dünyalaşmanın bu direklerini aşıp öteye geçmek; asıl seçim, asıl karar ve kararlıkla yürünelicek yol bu. Bu yolda ne kadar insanla konuşulsa, dost meclislerde ne kadar sohbet edilse yeridir ve zamanıdır.

  07.05.2018

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut