Kuş Kalbi

Harun Pirim

KAİNAT KİTABININ satırlarında teemmül ederken, bazı kelimelerin gözümüze daha sık çarptığını fark ederiz. Adeta dikkatimizi çekmesi için büyük harflerle çokça yazılmışlardır. Hayvanlar içinde kuşların durumu böyledir. Haliyle de birçok benzetmede, nakilde kuşlar kullanılagelmiştir.

Arapça tayr (kuş), çok değişik anlamlara gelebilmektedir. Geçim yolu(rızık), mutlu ya da mutsuz olma, kişinin boynuna bağlanmış ameli gibi. Merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın İsra Suresinin 13. Ayetine verdiği meal şöyle: “Her insanın da kuşunu boynunda kendine takmışızdır ve onun için Kıyamet günü bir kitab çıkarırız ki neşrolunarak onu şöyle karşılar”.

Kuşlar, yaptıklarımızı, işlediklerimizi, söylediklerimizi barındıran amellerimizi temsil ediyor, hatırlatıyor. Arayışın cisimleşmiş hali. Sabah erkenden rızık aramak için yola revan oluşu ifade ediyor. Teslimiyetin ve tevekkülün şirin nasihatçileri oluveriyorlar. Gerçekten teslim olanların, olgun bir arayışta bulunanlar[1] olduğuna göz kırparak. Dünya, ahiret kanatlarıyla özgürce hakikat semalarında uçarak.

Hz. Ali (r.a.) rivayet etmiş ki Resulullah (sav) buyurmuşlar: "Kuşlar, sabaha çıktıklarında Rablerini tesbih eder ve ondan günlük rızıklarını dilerler"[2]. Yine buyurmuşlar ki “Eğer siz gereği gibi Allah'a güvenip tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp akşam dolu olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizleri de rızıklandırırdı”[3].

8. Söz’de kuyuya düşen adamın başına gelen hadiselerin başıboş olmadığını, aralarında gizli bağlantı ipleri olup, hadiseleri işletenin tek olduğunu idrak edişi ile “Ey bu yerlerin hakimi senin bahtına düştüm” demesi iman ve tevhidi ifade ediyor. Sonrasında “Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum” demesi ise teslimiyetin ve tevekkülün ifadesi. Neticesi dünya, ahiret saadeti olan tevekkül yolunun iman, tevhid ve teslim ile yapılandırıldığını anlıyoruz.

Esasen, gün içinde dünya tazyikatları ile sürekli duygusal kuyuların içinde buluveriyoruz kendimizi. Ebû Ubeyde b. Cerrah (ra)'a atfedilen: "Bir mü'minin kalbi serçenin kalbine benzer; daima bir telaş ve değişim içindedir". Ya da “Kalb, bomboş bir arazide rüzgârların oraya buraya savurduğu bir kuş tüyüne benzer”[4] tarifiyle kuş dilleriyle ifade edildiği üzere. O telaş ve değişim kuyularını anlamlandırmanın formülü işte iman-tevekkül silsilesi. Bu silsile, olabildiğince dinamik ve sürekli başımızda olan süreçlerin anahtarı. Kuyular her anda her yerde.

Teslimiyet bir arayışı ifade ediyor. Atıl bir duruşu değil. Duranlar teslim olmuyor, aksine fıtrata isyan ediyor. Tevekkül gayret, çaba, eylem, aktivasyon, an be an doğru duruş, fiili dua hali. Said Nursi’nin ifadesi ile “Tertib-i mukaddimatta "tefviz" tembelliktir, terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza; kanaattir, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûn-himmetliktir”[5]. Bir işin yapılabilmesi için gereken hazırlıklardaki en ufak bir ihmal bile tembelliktir. Her türlü gayret ve çalışmayı gerçekleştirdikten sonra neticeyi sindirme ya da başka neticeler için gayret ve çalışmaları arttırma, yönlerini değiştirme ise tevekküldür. Böylece neticeye kanaat etmek, iç huzur ile birlikte çalışmaya meylimizi kuvvetlendirir. Aksi durumda netice odaklı bir hırs ise istenilen netice alınamadığında ümitsizlikle birlikte çalışma meylini kırar. Ve nihayetinde her zaman daha iyisini aramayıp, mevcut olan ile yetinmek himmetsizliktir. Ayet buyruğunca bir işi bitirdiğimizde başka bir işe sarılmak mevcut ile iktifa etmemektir. Sürekli bir say-u gayret ile yarınımıza fıtratımız gereği yatırım yapıyoruz: “Ey îman edenler, Allahdan korkun. Herkes, yarın için önden ne göndermiş olduğuna baksın. Allahdan korkun. Çünkü Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdârdır”[6].

Tevekkülün verdiği aktivasyon ile yapabileceğimiz işlerde acizliğimize sarılmama, elimizden gelmeyen neticeler için de kendimize ceza kesmeme dengesinin Nebevi bir ifadesi: "Kuvvetli mümin zayıf mü'minden daha hayırlıdır ve Allah katında daha sevimlidir. Her ikisinde de hayır vardır. Sana fayda verecek şeyler için hırslı ol. Allah'tan yardım iste! Âciz olma! Bir sıkıntıya uğrarsan 'Şöyle yapsaydım, şu şöyle olurdu' demeyesin! Bu, Allah'ın kaderidir, O dilediğini yapar de. Zira "keşke" sözü şeytanın ameline kapı açar."[7]

Alemimde adeta bir tevekkül etme yıldızı olarak parlayan Necm suresinin 38-44. ayetlerinin ışığıyla bakalım:

??????? ?????? ????????? ?????? ???????

Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.

??????? ?????? ????????????? ?????? ??? ?????

İnsan için ancak çalıştığı vardır.

???????? ???????? ?????? ?????

Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.

?????? ????????? ?????????? ??????????

Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.

???????? ????? ??????? ????????????

Şüphesiz en son varış Rabbinedir.

?????????? ???? ???????? ?????????

Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır.

?????????? ???? ??????? ?????????

Şüphesiz O, öldürür ve diriltir.

Yıldızlar da sema denizinin kuşları. Duamdır, kalplerimiz kuş kalbi gibi olsun. Tevekkül ile her an kuş gibi dünyada seyeran edip ahirete teyeran edelim. Bizim için sünneti ile tevekkülün en zirve örneği olan Efendimizin(sav) bir tarif, teşvik hadisi ile bitirelim: “Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi (saf ve hassas) olan insanlar girecektir”[8]




[1] Bkz. Cin:14

[2] Camiussağir, 2057

[3] Tirmizî, Zühd, 33

[4] İbn-i Mâce, Mukaddime, 10

[5] Hakikat Çekirdekleri

[6] Bkz 59:18

[7] Müslim, Kader, 24

[8] Müslim, Cennet, 27

  01.12.2018

© 2021 karakalem.net, Harun Pirim



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut