Bu ‘biz’im hikayemiz: “Bir Zamanlar Biz Birdik”

Abdullah Taha Orhan

“ANADOLU KAVŞAĞI” yazarı Kanadalı gazeteci-yazar Fred A. Reed’in yeni kitabı “Bir Zamanlar Biz Birdik” geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

İngilizce orijinal ismi “Then We Were One: Fragments of Two Lives” olan eser Reed’in otobiyografisi niteliğinde. Ancak usta yazar kitapta sadece kendi biyografisini edebi bir uslupla anlatmakla kalmıyor, bunu özellikle kardeşiyle kendi hayatlarının mukayesesi ve ailesini merkeze alarak yapıyor.

İngilizce isminden de anlaşılacağı gibi (Fragments of Two Lives – İki Hayattan Kesitler) kitap temelde yazar Fred A. Reed’in ve yanı sıra kardeşi James Blanchard Reed’in hayatlarından kesitler sunuyor okuyucuya. Hayatları Vietnam Savaşı’yla ayrışan iki kardeş…

Biri vicdani olarak savaşa katılmayı reddediyor ve önce Yunanistan’a ardından Kanada’ya kaçıyor. Diğeri ise pek çok Amerikalı gence olduğu gibi ailesinin baskılarıyla Vietnam’a gitmek zorunda kalıyor. İkisi de kararlarının bedelini ödüyorlar. Kitap aslında bu tercihlerin ve ödenen bedellerin izahından ibaret denilebilir belki de.

Önce ‘bir’ olan, sonra ‘ikileşen’ hayatlar

Ağabey Fred’in tercihi Amerika’ya giriş yasağı ve vatandaşlıktan çıkarılma/yersiz yurtsuz kalma gibi somut bazı bedeller ödemeyi de netice verirken kardeşi James’in ‘mecburi’ tercihi ise hayatına mal olacak denli derin psikolojik travmalara yol açıyor.

Bu aslında bize hayatta yaptığımız tercihlerin ‘sıradan’ şeyler olmadığını ve belki de ondan sonraki hayatımızın rotasında kendi durduğu yerde oldukça önemli olan bir dönüm noktası olabileceklerini de gösteriyor.

Zira kitabın bize gösterdiği gibi, Vietnam Savaşı’na katılmayı reddederek başlayan bir tercihler silsilesi, ardından Yunanistan’da, Kanada’da, İran, Suriye ve Türkiye’de o uğruna bedel ödemeyi göze aldığı ‘vicdan’ının sesini dinleyerek vereceği kararlar ve dolayısıyla karşılığında ödeyeceği bedellerle devam ediyor.

Bu tercihler silsilesinin en önemli noktalarından biri de Reed’in Türkçeye ilk çevrilen eseri olan Anadolu Kavşağı’nda gördüğümüz üzere, yazarın Urfa’daki boş mezarı takip etmesi. Yine vicdanına kulak veren Reed bu boş mezarda ters giden bir şeyler olduğunu seziyor ve bu işin peşini bırakmıyor, kendi tabiriyle ‘gizli Türkiye’ye’ doğru bir yolculuğa çıkıyor.

‘Boş mezar’, ‘gizli Türkiye’ ve Anadolu Kavşağı

Tercihler beraberinde yolculukları, yolculuklarsa keşifleri getiriyor. Boş mezardan gizli Türkiye’ye ulaşan Reed, ardından Bediüzzaman’ın hayatı, davası ve eseriyle buluşuyor. Bu güzel buluşma ise aslında vicdanında İslam’ı yaşayan ve kendi ifadesiyle belki çok daha öncesinde Müslüman olan Reed’in bu içsel macerasını, kendi hakikatini keşfetmesini sağlıyor. Hayatı boyunca hak bildiği yolda bedeller ödeyen bir insan olarak Reed, nihayet Hakikat’le buluşuyor.

Bir Zamanlar Biz Birdik, işte böyle hareketli ve heyecanlı bir serüvenden kesitler sunuyor bizlere. Okuru kendi şahit olduklarına tanıklık etmeye çağırıyor yazar. Bunu yaparken güçlü ve akıcı bir dil kullanıyor; kendinizi kimi zaman Kaliforniya’da, kimi zaman Atina’da, kimi zamansa Urfa’da hissediyorsunuz.

Başta ifade ettiğimiz gibi Fred A. Reed aslında sadece kendi hikayesini anlatmıyor. Kendisi, kardeşi ve ailesi başta olmak üzere son yüzyılda Amerikalı bir ailenin hayatlarında yaşanan temel kırılma noktalarına da şahitlik ediyorsunuz. Bir diğer açısındansa, her okuyanın kendi hikayesini anlatıyor: zira anlattığı fıtratın ve vicdanın hikayesi. Hepimizin her gün farklı formlarda olsa da yüz yüze geldiğimiz tercih imtihanlarını neye göre ve nasıl vereceğimizin bir hesaplaşmasına, kendisinin ve kardeşinin hayatları üzerinden bir örneklik sunuyor Reed.

“Bir zamanlar biz birdik” dediği kardeşi ve ailesi, daha da ötesinde Amerika üzerinden bir Batı eleştirisi olarak da okunabilecek bu kitap, yirminci yüzyılın pek çok makro olayının mikro düzlemde fertlerin hayatlarına nasıl ve ne derece tesir ettiğini göstermesi açısından da okuyucuya ibretler sunuyor.

Her temas iz bırakır

Hollywood’da bir kitapçıda gördüğü bir Kazancakis kitabıyla başlayan maceranın ardından Yunanistan’a, Yunancaya ve hatta Kazancakis’in ödüllü İngilizce mütercimi olmaya doğru gitmesi de aslında hayatlarımızda hiçbir şeyin tesadüfi olmadığının küçük bir nüktesi olarak göze çarpıyor kitapta.

Reed Amerika’da Vietnam Savaşı’yla yüz yüze gelirken seneler sonra gideceği İran’da ise devrime şahitlik ediyor. Son yüzyılın küresel ölçekte etkileri olan siyasi ve sosyal bazı hadiselerini meraklı ve merakının peşini vicdanıyla kovalayan bir gazetecinin gözünden de okumuş oluyoruz Bir Zamanlar Biz Birdik sayesinde.

“Bir Zamanlar Biz Birdik” cümlesinde ifadesini bulduğu şekliyle ‘biz’den biri olan Fred A. Reed bu eseriyle bizleri kendisiyle ‘bir’ olmaya; kendi hayat ve hakikat yolculuğuna şahitlik etmeye çağırıyor.

  23.03.2015

© 2021 karakalem.net, Abdullah Taha Orhan



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut