*Bu sayfa, sitemize gelen, sitemizdeki ana sayfaların formatına denk düşmediği için bu sayfalarda değerlendirmediğimiz, ancak paylaşmaya değer bulduğumuz yazıların sunulduğu bir havuz olarak tasarlanmıştır.

 Şehitten Bol Ne Var?

Öznur Çolakoğlu Cam

SAHİ, BU ÜLKEDE BAZILARI şehitleri babalarının keselerinden harcarmışçasına hesapsızca dağıtmıyor mu? "Kıbrıs'tan taviz vermeyiz verdirtmeyiz, Çanakkale 'de verdiğimiz 35 bin şehidin yanına bir otuz beş, yüz otuz beş bin daha ekleriz gerekirse Yunanistan'ı da alırız.." diyerek nice aile ocağına bir kor gibi düşen şehitleri bol keseden harcamıyorlar mı?

Yukarıdaki bu sözler Kemal Alemdaroğlu'na ait. Bir üniversitenin Çanakkale Şehitleri ile ilgili olarak hazırladığı belgeseli seyrettikten sonra çok duygulanan Alemdaroğlu kürsüde yaptığı konuşmasında aynen bu ifadeleri kullanıyordu. Pek de sevmediği başı örtülü Anadolu kadınlarının evlatlarını yine aynı sevmemezlik ile kolayca harcayabiliyordu demek... Adeta kendi çapında savaş ilan ediyordu. Halbuki kendisi kimdi? Savaş ilan etme yetisi neredeydi?

Tuzlarında bir nem belirtisi olmayan bir çok insan savaşı, şehitliği ne kadarda kolay zannediyorlardı. Hemen hemen aynı tarihlerde George W. Bush hazretleri Beyaz Sarayda basın mensuplarına verdiği bir yemekte kendini şirin göstermek adına şaklabanlık ile meşguldü.

Saddam'ın kimyasal silah bulundurduğu gerekçesiyle başlattığı savaş tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Hiç uğruna başlatılan bir savaşta yüzlerce masum insan öldü, şehit oldu. Bir o kadarda aile ocağı söndü. Masum çocuklar katledildi. Oysa ortada ne kimyasal silah vardı. Ne de potansiyel tehlike...

George Efendi çıkıp özür dilemeliyken, basın mensuplarına Beyaz Saraydaki Oval Ofiste çekindiği her biri bir diğerinden komik ve bir o kadar çirkin fotoğrafları göstermekle meşguldü.

Fotoğraflar serisinin birinci karesinde Bush yüzünde şaşkın bir ifade ile başını kaşıyor ve kimyasal silahların nerede olduğunu düşünüyordu. Bir taraftan bu fotoğraf kareleri seri olarak gösterilirken diğer taraftan Bush kürsü başında konuşuyordu. Salon her fotoğraf karesinde kahkahaya boğuluyordu. Ne de olsa kendi tuzları kuruydu ve Irak'ta yaşayanlar insan mıydı ki?

Ben bu fotoğrafı görünce bırakın gülmeyi, iliklerime kadar ürperdim. Bu şaşkın ifade ve merak masum suratlı Bush'un başka bir ülke de daha kimyasal silah aramasına sebebiyet verebilir mi diye düşündüm ve korktum.

Fotoğraf kareleri devam ettikçe ve kahkahanın dozu arttıkça gereksiz bir savaş daha tarihin tozlu sayfalarına gömülmek üzere uğurlanıyordu. Kahkahalar eşliğinde saçma bir savaşın daha günahı çıkarılmış oluyordu. Masum suratlı, görüntüsü çocuk, kendi çocuk, değerleri küçük bir insan kürsü başına geçmiş ne de müthiş etkiler yapıyordu...

Dünya ne kadar da şaşılacak bir yer oldu doğrusu..

Bunca trajik olaydan sonra, asırlar öncesinden bir bilgenin söylemiş olduğu son derece veciz bir sözün zihnimde yankılanmasına mani olamadım. Şöyle demiş bilge: "Bir ülkede küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o ülkede güneş batıyor demektir.."

Şimdi bu dünyada insani değer olarak nice küçük insanın hiç olmaması gerektiği kadar büyük etkileri ve gölgeleri oluşuyor.

Demek ki, bir yerlerde güneş batıyor...

  11.04.2004

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut