|
|
|
|
|
- Felsefe sıfırdan bir üretme çabasındadır.
- Yüzde 99, hâlâ bir ihtimaldir. Yüzde yüz ise, ihtimal değildir; kesinliği ifade eder. Yüzde 98 ile yüzde 99 arasında yüzde 1 fark var. Yüzde 99 ile yüzde 100 arasında ise yüzde yüz fark var. Çünkü mahiyet değişiyor.
- “Onbeş dakika sonra oradayım.” Nereden biliyoruz ki? Belki de hiçbir zaman orada olamayacağız. Zira, gelecek zaman bizim elimizde değil; ve o henüz yaratılmadı...
- İstiridyenin içine minik bir taş düştüğünde, istiridyenin savunma mekanizması ile onu gün gün sarar ve sonunda o taş bir inciye dönüşür. İstiridyenin verdiği hayat dersi, musibetten bile hayır çıkarma dersidir, düşmanı bile dosta dönüştürebilme dersidir.
- Yediklerimizi öğütmeye çalışıyoruz ki, kılcal damarlarımız gerekli gıdaları alıp kana taşısın, hayatımızı devam ettirsin. Aynen bunun gibi, hakikatın de, yaşanabilir hale gelmesi için, hazmedilmesi gerekiyor.
- İlim adamı gibi değil, dava adamı gibi okumalı…
- Biliyorsam, kendimle bir bağlantısını kurmalıyım. Bismillah’taki bi’ye dikkat etmeli. Bismillah deyip bildiğimi okuyorsam, gerçekte yalnızca ‘İsmillah’ diyor, ‘Allah’ın ismi’ni hayatıma gereğince taşımıyorum demektir.
- Allah’ı sevmeyen Allah’tan gereği gibi korkmaz.
- Allah her mekânda hâzırdır demek, her fiili bizzat O yaratıyor demektir.
- “Vatan bir bütündür, parçalanamaz” dedikleri gibi, kâinat da bir bütündür. Parçalayıp sebeplere veremezsin.
- Her faaliyetin başında şevk, sonunda lezzet vardır.
- Tarihi azlar yazar, çoklar tarihin seyircisidir.
- Hak hiç mağlup olmaz. Ehl-i hak da, hak olan hareketlerinde hiç mağlup olmaz. Cengiz’in ordusu Celaleddin Harzemşah’ı zahiren mağlub etti. Ama hak mağlup olmadı. Zira, Cengiz’in çarpanı ‘x 0’; Celaleddin’in çarpanı ise ‘x sonsuz’du...
- En az yara alanlar, siperi terk etmeyenlerdir.
- Feragatın zirvesi, şehadettir. Rıza-yı ilâhî hatırına ihtiraslarını, heveslerini, takıntılarını... elinin tersiyle itmek de şehadetten bir şubedir. Şehadet feragatlarla besleniyor.
- Hz. Musa’nın mucizelerinden biri, duasıdır: “Sana olan tesbih, tenzih, zikri çoğaltmamız için bana kardeşimi yardımcı olarak ver!”
- İmam-ı A’zam zamanında, hadis ilmi tam gelişmiş, hadisler tam tedvin edilmiş değildi. İmam-ı A’zam daha az hadis malzemesiyle daha çok meyve çıkarabilmiş. Ona boşuna “ İmam-ı A’zam” dememişler…
- Selefin bazı yorumları zayıf olabilir, ama unutulmasın ki, sağlam yorumlar da onların yoruma dönük hamiyetleri üzerine inşa olunmuştur.
© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu |
|
|
|
|
|
|