Dirayetli duruş göstermek

TAKLİT VE rekabetle nereye varılır? Hırsla hakikat bir araya gelir mi? Hizmet; safiyane ve beklentisizlerin omuzlarında yürümez mi? Hangi meslek, hangi meşrep; hakikati bütünüyle kuşatır ve temsil edebilir? Kim böyle bir iddiada bulunur?

Farklı fıtratları bir arada tutma becerisini gösterememiş ve değişik meşrep eğilimlerini idare etmesini bilememişsek; büyük sözler söylemeye, büyük iddialarda bulunmaya hakkımız olur mu, hem söylesen kim ne kaale alır? Küçük grup olarak kalmaya kendimiz mahkûm etmişizdir; başkasında kusur aramanın, komple teorilerine saklanmanın anlamı var mı?

Yakınındaki ile geçinemeyen uzaktaki ile nasıl anlaşacak; yüksek hakikatlerden bahsederken aynı şekilde duruşu ile bunu göstermeli değil mi? Sormazlar mı; yaşadığınızı mı örnek alalım, söylediğinizi mi? Duruşsuzluk ve tutarsızlık; ifrat tefrite asılı kalma; Kâinata ölçeğinde hizmetten dem vurma; bir damlada boğulma!

“Biz Muhabbet fedaileriyiz” kuru bir slogan değildir, Onu söyleyen yaşamış da söylemiş; söylemiş de yaşamış. Sen de diline pelesenk ediyorsan ya yaşa; yaşamıyorsan da söyleme.

Yeni yol çizilmiş, yeni tarz belirlenmişse, hala zanla hükümler vermenin, asılsız haberler yaymanın, gıybetten medet ummanın anlamı var mı?

Emirdağ Lahikasında “Risale-i Nur’un bir esası, kusurunu bilmekle mahviyetkarane yalnız Rıza-i İlahi için rekabetsiz hizmet etmektir” diyen Bediüzzaman’ı dinlemek ve dediğini hal ile dillendirmek; Risale-i Nur’la iman ve Kur’an hizmet edenleri bağlamaz mı?

Grup bağnazlığında boğulmak adaletsiz davranacak derekeye getirmişse oturup yeniden düşünmeli değil mi? Grup aidiyeti bağnazlık ve bağımlılık derecesine gelmişse ifrat dalgalara kapılınmış, adalet ve hakikat sahilinden uzaklaşılmıştır.

Bu saatten sonra münakaşa etmek kime, ne kazandırır? Münakaşalardan gönül huzuru duyarak kim ayrılmış; burukluk, ümitsizlik, fütursuzluk, şevksizlik, güvensizlikten başka ne devşirilmiş böyle meclislerden?

Ümmetin parçalanarak kuvvetten düşürüldüğü gerçeğini göremiyorsak; ya okumaya yeniden başlamalı ya da okuduklarımızın neresindeyiz diye kendimizi sorgulamalıyız? Hem uzakta düşman aramaya gerek yok; her birimizin içinde, her birimize yetecek kadar büyük düşman var.

  03.11.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut