Bilinmez yarım şey

AH ENE. Hayalin uzak izi, vuslatın yakın çiçeği. Zamanın eteklerinden düşen sızı, mekânın yanık türküsü.

Şuurun çağrısından ne kaçarsın ene? Hakikat şiirinde bir harf olmak istemez misin? Zerrelerin hakikat aşkıyla titreyişi, en hayati var oluş musikisi değil mi? Kulakların kime kiralık?

İşitmek; hayatın sesi, varlığın senfonisi değil mi? İşitmeden neyi göreceksin ene? Kâinatın uzak ucundaki zerrenin sesini duymuyorsa kulakların, gözlerin önündeki çukuru görebilir mi?

Mekân sürgünü, zaman sürgiti; hakikat hicretine çıkmayacak mısın hala? Cahiliye bakışların, cahilane zihnin, eçhel alışkanlıkların; yere mahkûm mu ediyor seni? Zaman fukarası; görmez misin, her “an” da sonsuzluk hazinesi saklı.

Tohum toprağa hicret için ağlarsa meyve verir ene.

Hakikat aşkıyla ağlamasını bilmeyene, kim ne söyler? Su konuşur, toprak konuşur, hava konuşur, zerre konuşur, Kehkeşanlar konuşur mu? Gürültülere kulak kabartırsan duyar mısın bu konuşmaları ene?

Gözüne ne oldu? Gözüne bakıldığında gönlün görülüyor mu; gönül gözün öteleri görüyor mu? Perdeler ah perdeler; görüşün engelleri, hakikatin renkleri, hikmetin gölgeleri… Hicret yolunun yürüyüş taşları.

Aşkı hisseder misin ene? Burak’a binip hakikat miracına çıkmak; aşk nedir ki ene? Boyutların bittiği, zamanın geride kaldığı, mekânın mecali kalmadığı diyar üstü diyar; hicret çok mu uzak, çok mu yakın? Bir zerre ile bir anlık değil mi bu uzun yolculuk?

Yer yer yerin tozlarını yutuyor, boğulacak gibi oluyorsun ene. Yol hali işte; toz da var, çamur da; sen sen ol; cevherini kirletme ene, emanet emanettir. Hem çamurdan yaratıldığını da unutma.

Çamurun içinde saklı cevheri çaldırma ene. Bu gölgelikten ibaret değil yolculuk. Hazır mısın asli vatana hicrete; firak ve vuslat iki aynı adım bu yolculukta.

Sus ene sus. Sadece dinle, konuşan hakikati dinle. Dinlemesini bilmezsen neyi duyar, neyi görürsün?

Hakikat denizinde yüzmeyi bilir misin ene? Esir denizi ne muamma bir deniz? Hasselerini sahibine teslim edersen bir bakmışsın; hicretin sonlanmış, bitmeyen hakikat sahiline varmışsın?

Bir yanın ağlıyor, bir yanın gülüyor mu ene? Sen yarım şeysin öyle. Diğer yarın; yâre vuslat ettiğinde göreceksin ene.

Ene; sen bilinmez şeysin öyle?

  12.05.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut