Unuttuklarımızı hatırlamak

YAŞIYOR OLDUĞUMUZ gergin sürecin gerisinde kalbi zaaflarımız, akli melekelerimizi istikamet üzere çalıştırmadığımız, inanıyor dediklerimizi yeterince özümseyemediğimiz yatıyor. İmanı hayata geçirmek, söz ile söylediğimizi sadırdan söylemek, ilmi hale taşımak, hal ile konuşmak; görünen o ki bunda yeter seviyede değiliz.

İman eden mümin, İslam’a teslim olan Müslüman olmanın getirdiği “emanet” i; ahir zamanın ayartılarına kanmadan, medeniyet fantezilerine bulaşmadan, oyuncaklara itibar etmeden, tağutlara alet olmadan istikamet üzere taşımak; evet, kolay değil. Kuvvetli bir iman, dirayetli bir duruş, samimi bir hal, dua demiyle dolmuş has bir ubudiyet gerektiriyor.

Çok şey bilmek, çok şey konuşmak, çok iş yapmak bazen yetmeyebiliyor; bazen de hedefine varan az söz, kabule erişen az amel, rızaya ulaşan az ibadet çok şey oluyor ve çok şeyi değiştirebiliyor.

Çokluk asrında çokluğa kandık belki de, az özün değerini ve kıymetini unuttuk. Dünyanın geçiciliğini unuttuk, zevkin bir ayartı olduğunu unuttuk, ölümün hatırlatıcılığını unuttuk, şeytanın düşmanımız olduğunu, nefsin şeytanın dostu olduğunu unuttuk; buranın ücret diyarı olmadığını, hizmet ve gayret diyarı olduğunu hatırlamadık, kul olduğumuzu hatırlamadık, kula düşen dua ve tevekkül, istiğfar ve tövbe olduğunu hatırlamadık…

Talim-i esma ile bakamadık hayata, hadiselere, kâinata; eşyanın hakikati esma-i ilahiye olduğunu yeterince idrak edemedik. Ülfetle uyuştuk, konuşmakla kendimizi kandırdık, makamlara aldandık, ganimet peşine düştük. Okçular yerini terk etti maalesef.

Boşluk bulan küresel şer şebekeleri ok yağmuruna tuttu, zayıf yanımızdan vurdu, boşluk tarafımızdan saldırdı. İslam coğrafyası neden telef içinde sorusu, cevabı zor olan bir soru değil. Aynada kendimizi bakmamız yeterli sorunun cevabı için. Uzağa gitmeğe, çok şey bilmeye, dünya siyasetini takip etmeye de gerek yok.

Musibet dersini iyi okumak, acil çıkış kapısını gösteren büyük bir levha. Unuttuklarımızı hatırlamak, birbirimizi hatırlatmak, uyarıcı eserleri okumak, müzakere etmek, Kur’an’a yönelmek, sünnete sarılmak; çektiğimiz acılar keffaret olur; Uhud gibi tekrar toparlanır, Huneyn gibi tekrar şahlanırız inşaallah.

O dersi unutur, başka kapılardan medet umar, musibetlerin dediğini duymaz, küçük hesaplarla küçük ganimetler peşine düşersek… Tarife, tasvire gerek var mı?

El aman, El aman medet Ya Erhamerrahimin.

  17.02.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut