Kuraklıktan kurtulmak

GÜNCEL HAVANIN bozukluğu, burukluğu, kuraklığı; medeniyet şuurumuzun eksikliği, noksanlığı, dengesizliğini göstermiyor mu? Her gün körüklenen bu havayı koklamak, tarafgirane kirliliğe bulaşmak, karşıtlaşmak, kamplaşmaktan başka bir şey kazandırıyor mu?

Denge ne zamandır uğramaz oldu aklımıza, ağzımıza, hislerimize? Dengenin, mizanın, ahengin olmadığı yerde ilimden, irfandan, şuurdan, muhabbetten, uhuvvetten, kardeşlikten söz etmek, birlikte hareket etmek bahsetmek, istikrardan dem vurmak, medeniyet yürüyüşünden konuşmak mümkün mü?

Kasetlerin, kayıtların konuştuğu sanal dünya; gerçek dünyayı, gerçek kardeşliği, gerçek insanlığı kırıyor, kıyıyor, kaydırıyor… Heyhat, kadim medeniyetin çocukları birbirleriyle boğuşuyor, birbirleriyle dalaşıyor, birbirleriyle çarpışıyor; sanki çok kuvvetleri var, sanki çok güçleri var, sanki düşmanları yok, sanki onları yok isteyenler yok… Yazık, çok yazık...

İnsanlığa söyleyecek sözü, dünyaya kuracak medeniyeti olanların küçük kamplara bölünmesi, kıyasıya vuruşmaları, vuruşturulmaları, kuvvetlerinin azaltılması, güçlerinin çökertilmesi; sözleri silikleştiriyor, medeniyeti sanallaştırıyor, hakikati gölgeliyor…

Şaşkınlık var yüzlerde, yılgınlık var yüreklerde, keder var kalplerde, hüzün var hislerde, rahatsızlık var vicdanlarda.

Güncel hava kurak, gündem çorak, günler sıcak… Rahmet yağmurları istiyor kalpler, kar bekliyor yüzler, çiçek devşirmek istiyor şuur; hakikate tutunmak, hakikatin dengesiyle berekete yürümek istiyor akıl…

Kardeşlik şuuru; hakikat şuuruyla beslenir. Dünyanın ayartısına, zevkin ayartısına, şöhretin ayartısına, makamın ayartısına, menfaatin ayartısına kanmak; şuur damarını kurutur, hakikat yolunu tıkar, kardeşlik bağını koparır; oraya buraya savurur, ona buna yem eder, onun bunun oyuncağı kılar…

Kadim köklere inmek, Hâkim Kur’an’a sarılmak, Sünnete dayanmaktan başka itidal, denge ve hakikat yolu var mı?

Güncel hava şuur barometremizi gösteren bir gösterge; yer yağmur diye inliyor, yürek hakikat… Hakikate ve hakikatin dengesine ulaşmadan kadim medeniyetimiz yeniden nasıl ihya olur?

Güncel havayı değil günün hakikatini, anın hakikatini düşünmek; hakikatin gününe, hakikatin anına yakalamak; bizi ve biz gibi insanları bu kurak, bu çorak havalardan kurtaracak rüzgâr değil mi? Belki o rüzgârdan sonra rahmet yüklü bulutlar medeniyet topraklarımızı sular, sular da, insanlık kuraklıktan kurtulur.

  20.01.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut