Alternatif eğitim kurumları ve siyasi etkinlik: İki ülke karşılaştırması

Zeyneb Hafsa

DOĞUP BÜYÜDÜĞÜNÜZ ülkenin dışında ikamet ediyorsanız sıklıkla, hatta gayri ihtiyari olarak yaptığınız bir şeydir karşılaştırma. Yani gündelik hayata değin hemen her şeyi iki ülke açısından karşılaştırırsınız. Benim için söz konusu ülkeler Türkiye ve İsveç. Bu iki ülkeyi karşılaştırmaya tabi tutmak istediğim mesele ise alternatif eğitim yapılanmaları ve siyasi etkinlikleri.

Dershane ve benzeri alternatif eğitim kurumları

Türkiye’deki alternatif eğitim kurumlarının başında hiç şüphesiz dershaneler geliyor. Dershanecilik Türkiye’de 1990’larda doğup günümüze değin ciddi bir ivme kazandı. Hemen belirteyim ki İsveç’te dershane benzeri bir paralel eğitim yapılanması mevcut değil. Bunun birçok sebebi var. Gözüme çarpan iki önemli sebepten ilki, İsveç’te okullara giriş sınavlarının olmaması. Hatta üniversiteye girmek için bile. İkincisi ise, İsveç’in güçlü bir refah devleti olmasından dolayı özellikle eğitimin devlet eliyle verilmesi.

Özel okullar mevcut olmakla birlikte sayıları çok değil. Dershane benzeri tek yapılanma olarak ‘läxhjälp’ hizmetini veren özel kurumları gösterebilirim. Fakat bunlar bildiğimiz anlamda dershaneciliğe yakın değiller. Zira burada amaç, öğrencilerin ödevlerini yapmasında onlara yardımcı olmak. Bahsi geçen hizmet, öğrencilere tek tek ya da belirli bir okul bünyesinde toplu olarak sunuluyor. İlaveten, bu isim altındaki hizmetlerin bazısı ücretsiz olarak veriliyor.

Siyasi etkinlik

Turkiye’deki dershaneleri işletenler farklı özelliklere haiz olmakla birlikte, dinî hizmet düsturuna göre kendini yapılandıran bir grubun siyaset üzerindeki etkisi tartışılıyor bugünlerde. Yukarıda da bahsettiğim gibi İsveç’te dershane benzeri yapılanmalar olmadığı hatta devletin eğitim kurumlarına alternatif herhangi ciddi bir yapılanma mevcut olmadığı için bunları işletenlerin siyasi etkinliği de söz konusu değil.

Özelde ise dini hizmet amacı ile yapılanan herhangi bir grubun etkinliğinden de bahsetmek mümkün değil. Öncelikle, dinî gruplar kiliseleri ile temsil ediliyor. 2000 yılına kadar devlet kilisesi olarak konumlanan İsveç Kilisesi (Svenska Kyrkan) 2012 yılı itibariyle 6.5 milyon civarı (ki bu, halkın %68’lik kısmına tekabül ediyor) üyeye sahip. Bu kilisenin takip ettiği inanç, Lüterci Hristiyan yapıda.

Bunun dışında özgür kiliselere (Frikyrka) üye olan %4 civarı bir grup mevcut. Bu tarz kiliselerden bazıları şunlar; Evanjelik Kilisesi, Metodisk Kilisesi. Fakat kiliselerin siyaset üzerinde herhangi bir etkisinden bahsetmek pek mümkün değil. Bunun temel sebebi ise din-siyaset ayrımı. Hristiyan Demokratlar (Kristdemokraterna) isimli bir siyasi parti mevcut olmakla birlikte bunların herhangi bir kilise ile direk bağlantısı söz konusu değil. Lakin bu demek değil ki siyasi parti olmayan grupların siyaset üzerinde etkisi yoktur.

Bu tarz etkisi olan gruplara örnek olarak şunlar verilebilir; İşçi Örgütü (LO), Avrupa Enerji Forumu (European Energy Forum), Avcılar Derneği (Jägarförbundet). Buna ilaveten bazı etnik grupların da önemli lobicilik girişimleri olduğu söylenebilir, örneğin, Kürt kökenli vatandaşların ve Süryanilerin organizasyonları.

Netice yerine

Türkiye ve İsveç oldukça farklı iki ülke olmakla birlikte son dönemlerde Türkiye’de tartışma konusu edilen meselelere dair farklı bir örnek sunması açısından yararlı olabilir kanısındayım. Özellikle de dershanelerin varlığı hususunda.

  30.12.2013

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut