NİCEDİR ACI haberler alıyoruz kadına şiddete dair. Üçüncü sayfa haberi tabir edilen haberlerden hem de. Eşini acımasızca dövenler, artık dayanamayıp boşanma davası açan eşini “sen nasıl bana boşanma davası açarsın” deyip vuranlar, yine bir boşanma davası ilâmının ardından eşini ve çocuklarını arabaya bindirip, arabayı da denize sürenler ve tasvir etmekten dahi ictinâb edeceğimiz daha niceleri...
Kısaca bu vakıanın nedeni ekseriyetle malum sebepler oluyor. Erkeğin aşırı gururu ve azgın öfkesi... Bu toplumsal vakıanın üzerinde durmak elbette ki çok değerli lakin ben meselenin bir de başka bir boyutuna bakılması gerektiğini düşünüyorum: Erkeğe uygulanan şiddet...
Evet, belki kimse bundan bahsetmiyor ama aslında erkekler üzerinde de uygulanabiliyor şiddet, hem çok çeşitli yollarla. Kimi zaman şehevî, kimi zaman psikolojik, kimi zaman da demagojik...
Nedir bu psikolojik şiddet?
Kadına gösterilen şiddet ne kadar kötü ise, bunun da o kadar hatta bazen çok daha kötü olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Çünkü erkeğin maruz bırakıldığı şiddet bedenine değil, ruhuna zarar veriyor ve ahiretini tehdit ediyor. Psikolojik şiddet, çoğu zaman fiziksel şiddetten daha riskli ve daha kalıcı oluyor.
Peki, ne kastediyoruz bu psikolojik şiddetle? Biraz daha açalım. Örneğin sabah işe gitmek üzere evden çıkan bir erkeğin dört bir taraftan üzerine boca edilen, pazarlanan şeyle irtibatını bir türlü kuramayacağınız şekilde “kadınlığın” kullanıldığı reklamlar… Daha otobüsün üzerinde ve içinde yer alan reklamlarla günlük şiddet bombardımanı başlıyor erkek için.
Ardından işyerinde çalışan ve kariyer basamaklarını hızla tırmanmak için ellerinden geleni yapan, gerekirse bunun için “kadınlığını” kullanan mesai arkadaşları... Akşam eve döndüğünde ise televizyonda ya da internette, sürekli bir psikolojik telkin gibi insanın üzerine bombardıman edilen yine kadının ve kadınlığın kullanıldığı reklamlar, diziler, programlar vd...
Bu şiddet erkeğin ruh dünyasını öyle yaralıyor ki… Fıtraten merhamete daha meyyal olan kadınlar bu tahribin ne kadar derin olduğunu bilselerdi, sanırım bu psikolojik şiddetten vaz geçerlerdi. Elbette bu şiddet karşısında mü’min erkeklerin, çok sağlam sığınakları var. En başta Kur'ân-ı Hakîm emrediyor gözlerini ve gönüllerini korumalarını. Bunun da en kolay yolu verilenlerin emânet olduğunun bilinip, emâneti emânet sahibinin istediği şekilde kullanmak gerektiğinin bilincinde olmak. Bu hakikatin farkında olsa da mü’min erkekler, birer insan olarak, insanlık onuruna ters olan her hareketin insanda yaptığı tesir gibi, insan kardeşleri olan kadınların uyguladıkları bu şiddet ruhlarını yaralıyor, incitiyor, acıtıyor.
Kadına şiddete hayır, evet, lakin kadının erkeğe şiddetine de hayır!
Bana kalırsa bu psikolojik şiddet, fiziksel şiddetten çok daha yoğun, sinsi ve tahripkâr. Hele de mü’min bir erkeğin ahiretini tehdit ettiği için tahrip gücü oldukça yüksek...
Herhangi bir canlı veya cansız varlık üzerinde, haksız bir şekilde uygulanan tüm şiddet örneklerine elbette ki hayır diyeceğiz. Vicdanımızdaki adalet duygusu bunu gerektiriyor.
Bu yüzden, kadına şiddete de hayır diyoruz, evet, lakin kadının erkeğe uyguladığı bu psikolojik şiddete de hayır demek şartıyla.