Dört mevsim rahmet

Oktay Gökkoca

Ramazanı zamana taç yapar Leyle-i Kadir. Bir tohumun koca bir ağacı içinde saklaması gibi, koca bir ömrü içinde saklayan Leyle-i Kadir, her gününe gece olur güneş yılının. Bir devir daimle yılın her gecesine kadrini emanet eder de, her gece tekrar tekrar iner, ruhlara şifa Kur’ân, Rahmân’ın arşından. Bütün geceler Kadir olur, kadir kıymet bilmeyenler hiç olmazsa birinde yakalansınlar rahmet sağanağına diye.


NİMETLERİN NİMET bilindiği aydır Ramazan. Her eserin bir Müessir’i, her nimetin bir Mün’im’i olduğunun derk edildiği tefekkür iklimidir. Rabbin, ben neyim sen nesin? sorusuna "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim” cevabının daha bir içten verildiği demdir Ramazan. Üzümün kuru bir çubuğun, karpuzun incecik bir dalın eseri olmadığının yeniden fark edildiği müstesna bir zamandır.

Hayattır Ramazan. Hayat harekettedir. Hareket varsa hayat vardır. Ramazan da hep hareket halindedir. Zerreden şemse her şeye kemâline doğru bir hareket veren Kudret, Ramazanı da sabit bırakmamıştır. Güneşi değil ayı takip eder Ramazan. Böylece mevsimlerin içinde döner de döner. Bir kıştır konağı bir yaz. Bir bahara misafir gider bir güze.

Dünyanın güneş etrafında çizdiği daireyi paylaşan 365 günün hiçbiri nasipsiz kalmaz ondan. Güneşin yeryüzüne yüzünü bir gösterip bir gizlediği mevsimlerin hiçbiri hissesiz kalmaz onun rahmet yağmurundan.

Kışın soğuğunda, yazın sıcağında, güzün serinliğinde, baharın ılığında susturur dillerimizi, kapatır gözlerimizi, kulaklarımızı başka zamanların helâllerine. Başka bir dille konuşturur, başka bir gözle baktırır, başka bir kulakla duyurur. Yakıcı sıcaktan dondurucu soğuğa tüm iklimlerde imtihan eder nefsi.

Mevsimlerin bahçelerine serilen nimet sofralarının hepsinden türlü ikramlar sunar oruçlunun iftar sofrasına. Her bir iklimden başka türlü şükür vesileleri getirir kalbe. Başka başka tatları tattırır nimeti şükür için isteyen dile. Yazda üzümü, inciri, kirazı, dutu, güzde ayvayı, narı, kışta portakalı, mandalinayı, baharda çileği, eriği, bademi ve daha nice nimeti sebeplerin elinden kurtarıp Rahmân’a teslim ettirir. Rahmân sûresindeki gibi saydırır dünyanın ve cennetin nimetlerini de sonra sorar “O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” diye. İlk nankör bile zincire vurulur da üfleyemez olur eskisi gibi kalblere, nimetlerin inkârını.

Zemherirde başka, temmuz sıcağında başka rikkate getirir kalbi, muhtaca karşı. Üşüyenin halinden, yananın dilinden başka türlü anlayamayız ki.

Fakirin aynasında kendi sonsuz fakrımızı gösterir nefsimize. Hazinesi Sonsuz Olan Kudret’in karşısında sonsuz âcizlikte, fakirlikte eşitler cümle ben-i Âdemi, ağızların kuruduğu, midelerin küçüldüğü bir iftar öncesinde.

En uzunundan en kısasına, en sıcağından en soğuğuna uğrar günlerin. Sabra çağırır, zahmete katlandırır, zaferin sabırdan rahmetin zahmetten geçtiğini öğretmek için. Rabbinden geleni her mevsimde hoş karşılayanlarla hep bir bahaneye sığınanları, elmas ruhlarla kömür ruhları ayırmak için.

Ve Ramazanı zamana taç yapar Leyle-i Kadir. Bir tohumun koca bir ağacı içinde saklaması gibi, koca bir ömrü içinde saklayan Leyle-i Kadir, her gününe gece olur güneş yılının. Bir devir daimle yılın her gecesine kadrini emanet eder de, her gece tekrar tekrar iner, ruhlara şifa Kur’ân, Rahmân’ın arşından. Bütün geceler Kadir olur, kadir kıymet bilmeyenler hiç olmazsa birinde yakalansınlar rahmet sağanağına diye.

Ay dünyanın, dünya güneşin pervanesi olup da dönerlerken ilâhi bir cezbe ile, dört mevsim rahmet her iklim Ramazan, hilâlden hilâle.

  23.07.2013

© 2021 karakalem.net, Oktay Gökkoca



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut