Gezi parkında hakikate park etmek

NE GEZİ Parkıymış, ne meydanmış; kaç gündür gündemi meşgul etti; Akıllar serseri, kalpler ifsat oldu, latifeler ikiye bölündü; bu bulanıklıkta hikmet nasıl görülecek, hakikat nasıl avlanılacak? Çalınan çanaklar hangi açlığın ve boşluğun derin sükûtu?

Sefahat çukurunda boğulmuşların bağırtıları nasıl bir kaybedişin çığlığı? Başkasının malına zarar verme, böbürlenerek isyanını ilan etme, tağuti kalkışma ile haramı aleni işleme nasıl bir yoksunluk ve yoksulluk?

Maddi zarar ölçülür ve telafi edilir de bu nasıl ölçülecek ve telafi edilecek? İmanın öte tarafına gitmiş birinin kaybettiği şey; bin gezi parkından, bin taksim meydanından daha büyük değil mi? Sonsuzluğun bir anı kaç zaman eder, sonsuzluğun bir mekânı kaç mekân eder? Bunu ölçen ve tartan bir alet yok henüz, olmayacak da…

Hadisenin melekût boyutunu hakikat burcundan seyreden iman ehli için, her şey güzel; ya doğrudan ya da netice itibariyle güzel. Güzelliklerle bezenmiş akıl, güzellikler gül dolmuş gönül; güzelden başka ne görür? Gülün dikeni, gülün güzelliğini artırmak başka bir şey yapmaz.

Şerlerin tasallutu içte saklı gizli güzelliği ortaya çıkarmak için, sıkıntı zamanları; dua vakti ve dua ordularını harekete geçirme demi… Tevekkülü test etme, sabrı sınama, itminanı tespit, ihtiyatı hatırlatma, tefekkürü harekete geçirme, zikri zikretme zamanı…

Dünyaya hâkim zihniyetin argümanları ve bakışı ile değil “Dördüncü Meselenin” enginliği ve kuşatıcılığı ile zaman üstünden zamana, mekân üstünden mekâna bakabilen hakikat erleri her hal ü karda karlıdır; ümit ve korku içerisinde ya sabır halindedirler ya da şükür, ya ibadet halindedirler ya da ubudiyet. Sükût nefeslerle hakikatin künhünü dinler, hadislerin hikmetini konuşur, pencerelerden seyredip geçerler.

Yüz yıllık ağacı tefekkür ettikleri gibi yüz yıllık ağacın altında cereyan eden hadisleri de Kur’an penceresinden bakarlar; bu bakış imanın derecesine göre yükselir, inbisat eder, inkişaf eder.

Kaç gündür zihinlerimiz gezi parkında gezdi, taksim meydanında park etti; melekût boyutunu yakaladık, hikmet devşirdik, hakikat içtik, dua demiyle dolduk, istiğfar ve istiane ile hâllendik ise “Dördüncü Meseleyi” lafzen değil, mana katmanları ile okumuş ve yaşamışızdır. Böyle yapmamış isek, şimdi gidip harap olmuş gezi parkında, taksim meydanında “Dördüncü Meseleyi” okumak lafzi bir okumadır ve iç gezilerimiz hakikat parkında park etmemiştir henüz.

  24.06.2013

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut