Yüz şehit sevabı

HADİS-İ ŞERİF gayet açıktır; “Fesat-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse; yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir.”

Sönmeye yüz tutmuş, unutulmaya terk edilmiş bir sünneti ihya etmek; ehemmiyetli bir duruş, önemli bir hareket, kıymetli bir tavır; hele bunu fesat zamanlarda, bid’at devirlerde, karanlık gecelerde diriltmek; kuvvetli bir imandan akseden bir hal, akıl kalp bütünlüğü ve yoğunluğundan dökülen bir yaşam tarzı.

Hadiste belirten sevabın çokluğu, yapılması gereken fiilin zorluğundan. Zorluk ne kadar fazla, sevap o kadar yüksek. Fesat zamanında sünneti hayata geçirmek; yaşanılan devre, yaşanılan gündeme ters düşmek; bu bazen düşmanca bir tavır olur, bazen hafife alınmak, bazen alaya alınmak, bazen ötelenmek, bazen de örselenmek istenmek.

Zamana ünsiyete esas alanlar, şöhret rüzgârına kapılanlar, içilmemesi gereken sudan içenler, aklın ve kalbin merkezini vahyi almayanlar bu ihya hareketini gerçekleştiremez veya bu ihya hareketini gerçekleştirecek cemaatin sadık ve sebatkâr bir askeri olamaz.

Günlük küçük hareketleri sünnet niyetiyle yapmakla adetleri ibadete dönüştürmek; kısa ömrü uzun yapmak, zamanı bereketlendirmek pekâlâ mümkündür. Bu pratiklikle devam eden diğer nafilelere daha ehemmiyet vermeye başlar, bunda devam farzları hayatın merkezini getirir.

Önce farzlardır; zamanı gelince hemen namaza durmak, tadil-i erkânla kılmak, tesbihatı önemseyerek yapmak. Zenginse zekâtı vermek, Hacca gitmek, infak hasletiyle bürünmek… Tüm bunları görünmek, belirginleşmek, önde görünmek için yapmamak, emri ilahi, rızayı ilahi için yapmak… İhlas sırrıyla sırlanmak…

Bu zamanda farzları yapan, günah-ı kebireleri işlemeyen kurtulur diyor Üstad. Farzları ehemmiyetiyle yapan vakti müsait olduğunda nafilelere de yapmak ister, adetleri ibadete dönüştürmeye çalışır.

Sünneti bütünüyle uymamız, uygulamamız mümkün değil fakat inanan herkesin bir sünneti kendi üzerinde göstermesi mümkündür. Her birimiz kendimize şu soruyu sorabiliriz; üzerimde hangi sünnet belirgin bir şekilde görünüyor, ben hangi Peygamberi tavrı gösteriyorum ve bu tavırla etrafıma örnek oluyor, halimle onları bu hale davet ediyorum?

Düşkünlere yardım etmek, kimsesizlere enis olmak, fakirlerle arkadaş olmak, sözünde durmak, emanette emin olmak…

Bu zamanda yapılması zor olan sünnet iktisatlı olmak olsa gerek. Hal-i hazır devir israf üzere dönüyor; harcadıkça kazanırsın mantığı hâkim, tükettikçe varsın düşüncesi geçerli. Zevk putu, rahat yaşama sanemini kırıp yok etmedikçe de iktisatlı yaşamak pek mümkün görünmüyor.

Yediklerimiz, içtiklerimiz, konuştuklarımız ortada. Cesareti olan kendini sünnet ile kıyaslayabilir. Bugün iktisat sünnetini üzerinde gösteren, o hal ile bilinen ve görünen ehemmiyetli bir sünneti ihya etmiş, ümmetin fesat zamanında bir diriliş gerçekleştirmiştir, inşaallah hadiste belirtilen sevabın ecrini alır.

  18.02.2013

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut