BAŞLIKTAKİ BU ifadeyi sizin sözünüze binaen söyledim yoksa asla bir insana bu şekilde doğrudan doğruya hitap etmem. Siz “yalan söylüyorsun” diyebilmenin ifade özgürlüğü olduğunu söylüyorsunuz, ben de bu özgürlüğümü kullanıyorum. Ama sadece size karşı… Zira bizim literatürde, size göre tarihin ilkel döneminde (ki ben öyle ilkellere kurban olurum, o dönemde yaşayan herkes en az Nişanyan kadar insandı. Teknolojiye muhatap olmak insanı insan yapmaz. Örnek mi istersin, Birinci ve İkinci Dünya Savaşındaki vahşet yeterlidir sanıyorum.) ortaya çıkmış bir Peygamberin öğretisiyle yalan küfürle özdeştir, insana yakışmayan en aşağılık bir tavırdır bir şerefsizliktir.
Önce ilkellik vurgusuna gelelim. Bilmediğin görmediğin insanlar hakkında hüküm veriyorsun ve onları aşağılıyorsun. Şu 21. asırda insanlar öyle zırvalara inanıyor ki ilkel diye nitelediğin insanlar ona gülerlerdi bekli de.
Bir kavramı ilkel saymada kriterin ne? İlkel kavramı ilkel insanların uydurduğu safsata desem bunu kim yalanlayabilir. Soruyorum size Hz. İsa’yı ya da Adem aleyhisselamı şimdilerde şeytana hizmet altında insan doğrayanlardan ayıran ne? Kim daha ilkel? Sokrates ile milyonların katili Stalin’i kıyasladığında hangisi daha insan.
Şimdi yine soruyorum size Türkiye’de halkın yüzde 99’unun kimliğinde Müslüman yazıyor. Ama biz biliyoruz ki kimliğinde Müslüman yazanlardan birçoğu Peygamberi ve İslam’ı reddediyor. Siz nasıl bir takım dinden habersiz zavallıları Müslümanlıkla özdeşleştirebilirsiniz. Dinlerinin onlara yasak ettiği masum insanlara zulmetmeme emrine rağmen nefislerine uyup yaptığı zulmü İslam’a mal edip Peygamberi suçlarsınız.
İnsanlarca gerçekten dindar ve Allah dostu, Peygamber âşığı addedilen kaç kişiden o aşağılık hakaretler hakkında aşırı bir tepki duydunuz. Çoğu duymadılar bile zira onlar çoğunlukla spekülatif haber üreten medyayı takip bile etmezler. haberdar olsalar da gülüp geçerler.
O hâlde bir kısım kendini bilmezleri baz alıp bu insanları rencide etme hakkını sana kim veriyor? Ki onlar dahi senin sözlerine “Allah’ı da Peygamberi de tanımıyor” diye gülüp geçerler. Ancak benim gibi Peygamberin terbiyesini tam almamış toylar senin gibi haddini aşanlara cevap vermeye yeltenirler.
Sen Tanrı’yı ne kadar biliyorsun da Tanrı’nın bir insana mesaj verdiğini reddediyorsun ve Peygamberi yalanla itham ediyorsun.
Senin yüzde yüz doğru, O’nunsa yalancı olduğunu söyleyebilmen için senin bizzat Tanrı’yla görüşüp ‘yok ben böyle bir şey yapmadım’ dediğini işitmen gerekir- ki o da senin inancınla uyuşmaz. O hâlde sen, O’na nasıl yalancı diyebiliyorsun?
Diyemezsin çünkü ispatlanabilir bir delilin yok. En fazla ben inanmıyorum diyebilirsin. Yalan söylüyor, saçma, demekle yalan söylüyorsun, zira hiçbir zaman bu iddianı ispat edemezsin. İşte o zaman O’na yalan isnat etmek hakaret olur. Şimdi eğer “keyif aldığı kötü huyu” kadınlara düşkünlük olan ve öfkelenince birilerine b.k atmaktan kendini alıkoyamayan sen sayın Nişanyan şerefin varsa Peygamberin siyasî, malî, cinsel menfaat temin ettiğini söyleyerek(Bence Peygamber bir aynadır, herkes O’nda kendini görür.) O’nunla alay edilmesini normal bulduğun, bu iddiayı ispat et.
Bu bir iftiradır. Teorik olarak da iddianı ispat edemezsin çünkü kimsenin niyetini sen bilemezsin ancak Allah bilir- O’na da inanmıyorsan kimse bilemez, bilirim diyorsan bu kendini Tanrı gören bir insanın hezeyanıdır derim.
İspat edemezsen asıl şerefsiz ve yalancı sen olursun. Ya sus ya da haddini bil! Karınıza dışkı atmayı insani bir zaaf olarak görebilirsiniz bunu anlayabilirim, ama bu yaptığınız apaçık hakarettir insani zaaftan öte kasıtlı bir iştir. İfade özgürlüğü değil.