Kur’an yarenliğinde itikaf

GELECEK RAMAZANA hazırlık adına geçen Ramazanı irdeliyor, tartıyor, enfüsi tartışıyor, kazanımları izliyor, eksiklerimizi görebiliyor muyuz? Şunu da yapsaydım, şunu yapmasaydım, şu çok büyük hata, böyle olmamalıydı, böyle yaptığım iyi oldu diye murakabe ve muhasebe ettiğimiz oluyor mu şu yediğimiz içtiğimiz günlerde?

Şeytanın dizginlendiği, nefsin bir nebze olsa da kontrol altına alındığı o güzelim oruç günlerinden bir eser, bir alamet, bir farklılık var mı üzerimizde? Yoksa taslar ve hamam aynı mı? İki günü eşit sayanın durumu ne ise iki ramazanı aynı sayanın durumu da aynı değil mi?

Kur’an ayı Ramazanda ne kadar Kur’an okuduk; okuduklarımızın bugünümüze tesiri nedir? Aynı olmasa da bugün de Kerim Kur’an’ı, Hâkim Kur’an’ı, Mübin Kur’an’ı okuyor, hayatımıza akıtıyor muyuz? Kur’an mesleği başka nasıl hayata geçirilecek ve yeryüzünde bir Kur’an medeniyeti kurulacak? Kalp evimiz, evlerimiz Kur’an’la nurlanmadıkça yeryüzü karanlıkları nasıl kaybolacak?

Ramazanın son on günü itikâfa girmek sünnet. Bu sünneti geniş daireye, ömre, hayata nasıl taşıyabiliriz? Bunda bize yine Kur’an rehberlik ediyor; otuz cüzün son on cüzü kıyamete, haşre, ahirete daha çok bakıyor. Muhammed-i Arabi hazretlerine ( a.s.m) Peygamberlik 40 yaşında geliyor.

İnsan ömrünü ortalama 60 yaş olarak kabul edersek kırkından sonra bir nevi itikâf hayatı yaşamalı değil miyiz? Dünyadan kopmayan fakat dünyalı olmayan bir yaşayış, zevkleri azaltan kederleri göğüsleyen bir hayat, dünyayı ahiret adına bir bakış; nazarını esma-i ilahinin tecellisinde yoğunlaştırma, ahiretin mezrası nazarıyla dünya toprağında devamlı tohum ekme…

Aklı Kur’an’ın manasıyla meşgul etme, dili tilavetiyle doldurma, hayır söylemeyen dili konuşturmama, kalbi arındırarak Kur’an nuruyla doldurma, duyguları ezvak-ı Nuriye ile gıdalandırma… Açık kabri net görebilme, ecel aslanını bariz şekilde fark edebilme… Ölmeyen ölümü hayatın en hayati dersi bilebilme ve bu bilme ile hayatı idrak ve idame edebilme…

Nasihatten anlayan ölüm ne büyük nasihatçi; kavrayabilene kanaat ne büyük zenginlik; idrak edebilene Allah ne büyük dost; izan edene Kur’an ne büyük yaran?

Evet, yaşımız ne, başımız ne ile meşgul? Ecel geldiğinde ömür meşgul çalmaz, çalamaz. Yaşı kırka varmamışlar rahat olsun diyemeyiz; ölüm her yaş için yakın çünkü. Bir dahaki ramazana, bir dahaki Kur’an ayına kadar itikâf niyeti ve nazarıyla meşgul olmak; geçmiş Ramazanı gelecek ile buluşturacağı gibi ikisinin de eşit olmadığını gösterecek; ahirete yakınlığımız yaklaşacak, dünyadan uzaklaştığımız belli olacak.

Furkan Kur’an’la çok hemhal olalım ki hakikat Burak’ını binip semalar ötesine gitmeye namzet olalım. Ramazanınız şimdiden mübarek olsun, bayramınız da ahiret.

  03.09.2012

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut