Bin aylık bereket

GÜNLÜK GÜNDEM gürültülerinden, gölgeler garabetinden, meşguliyet oyunlarından, lezzet pejmürdeliklerinden, ikbal endişelerinden, acabalar siluetinden sıyrılıp Kelam-ı Ezeliyi, Kerim Kur’an’ı, Hâkim Kur’an’ı okuma, anlama, hayata taşıma; önceliklerimizin neresinde, planlarımızın, programlarımızın kaçıncı sırasında?

Kaçınması gereken şeylerden kaçınmamak, terk edilesi şeyleri terk etmemek, edememek, arka sıralara bırakılası şeyleri bırakamamak; zihni arıtamamak, aklı berraklaştıramamak, kalbi temizleyememek, ruha hiffet kazandıramamak bizi Kur’an okumaktan, bizi Kur’an’la hemhal olmaktan, onu yaşamaktan, onunla yaşamaktan, onunla yaşlanmaktan alıkoyuyor.

Zamana değer katmak, hayata anlam yüklemek, ömre bereket vermek; eşyayı hakiki yüzüyle görmek, hadiselerin künhüne varmak, zerreden kâinata, sineklerden semeklere hikmet açılımlarına şahit olmak… Devenin yaratılışından semanın yükselmesine, mebde ile münteha, evvel ile ahir, zahir ile batın arasında dairesel buluşmalar gerçekleştirmek için seherin bereketinde akşamın feyzinde, gecenin zindeliğinde Âlemlerin Rabbinin kitabını okumalı değil miyiz?

Trafik darlığında, gönül sıkıntısında, zihin sıkışmışlığında, musibet sersemliğinde, fikri hercümerçte, o ipe tutunmak, ona dayanmak; - sabahta ve akşamda birkaç sayfa okumak, birkaç zaman tefekkür etmek – darlıkları genişletecek, sıkıntıları giderecek, sersemliği savuracak, kalbe ve ruha zindelik kazandıracaktır inşaallah. Zaten kalben ve ruhen zinde olan bedenen de sağlıklıdır.

Kimi günde bir sayfa okur kimi bir cüz, kimi altı yaşında hafız olur kimi kırkından sonra, kimi bu ikisi arasında gezer. Kimi mana ağırlıklı okur, kimi tertil ile kimi hızlı, kimi birkaç okuma çeşidiyle birden okur. Hal, keyfiyet, istidat etkilidir tüm bu okumalarda, tilavetlerde…

Tilavet ederken okumak, okurken güzel bir tilavetle tilavet etmek; okuyanı da dinleyeni de derinlikle hüşyar eder. Tilavet; zahirden batına yaklaştırır, okumak; zahir derinlikten afak dalgalanmalarına götürür; kâinatı bir kitap sayfaları gibi çevirtir, hakikatleri zihni çakar, kalbe nakşeder.

Akla, kalbe, latifelere işleterek tertil ile okumak, okumaların en güzeli, en gereklisi, en ehemmiyetlisi…

İnsan mı Kur’an’ı okur, Kur’an’ı insanı okur? Kur’an Kelam-ı Ezeli olduğuna göre Kur’an insanı okur; yaratılış ağacının şuurlu meyvesi insan olduğu ve onu anlayacak istidatlar ona verildiğine göre de insan Kur’an’ı okur. İkisi birbirinden ayrılmaz ikiz aslında; insan Kur’an’ı, Kur’an insanı okur.

Üç ayların uç ayı Ramazan’ın diğer adı Kur’an ayı. O, onda, ondaki gecede nazil olmaya başladı zira. Tilavetler, hatimler, mukabeleler, okumaların en zengin, en mümbit, en verimli olduğu ay. İdraklerimiz bu hakikati anlasa, nefsimiz kabul etse, teslim olsa; Kur’an bizi, biz Kur’an’ı okuruz. Bin aylık bereket kapımıza, kalbimize buyur ediverir.

  23.07.2012

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut