Küçük, kırık bir dilekçe

EV DÜŞÜNCESİ zihin taşlarını yerinden oynattı; fikri sıkışmışlıkla sadrı daraldı. Bir mağara aradı. Gönlünü rahatlıkla oturtacağı, aklını mukayyet kılacağı, vicdanını üşümekten kurtaracak, bir de birkaç arkadaş.

Sokaklarda dolaştı, caddelerde gezindi. Bazen yağmur, bazen kar arkadaşı, soğuk dostu oldu. Bir de mağara arkadaşı. Gözü evde; gönlü mağarada… Harabe gönülle sokakları soludu. Kırık kalple eve yürüyordu…

İlk insan, ilk ev… Bütün yürümeler o eve değil mi? İbrahimi gayret, İsmaili caba ile yapılmadı mı o ev? Kalp ikizi ev… Aşkın özgün özü… Nasıl ve ne kadar yürünse varılır ona? Putlarla dolu gönülle gidilir mi oraya? Yürüyor; yüreği yerde ve yorgun, yüzünü hüzün ıslatıyor.

Dünya, sonsuzluk bahçesine giden yolcular için küçük bir ev değil mi? Mağarasına sığındı; aklını yokladı, gönlüne baktı, ruhunu sordu, vicdanını sorguladı. Ebed evini arıyordu… Yürümeliydi…

Kalp nasıl bir evde oturmalı, ya da kalp evi nasıl olmalı ki dört duvar arasında sonsuzluk bahçeleri seyredilsin? Uğruna kâinat yaratılan, zaman zaman mağarasından evi seyrediyordu.

Ashabı Kehfe arkadaş olmak ister miydi? Ya mağara arkadaşları gibi arkadaşları olmasını? Kaç kişi idi onlar? Yürüyordu; ilk eve ve taşa beraber el sürdüğü mağara arkadaşı ile… Geniş caddeler daralıyor, sokaklar sıkıyordu…

Kırık bir dilekçe yazmalıydı “ev”in sahibine. Her harfi acz, her kelimesi fakr, her cümlesi şükür, her satırı şefkat içeren. Yazgının sahibinden başka kim cevap verebilirdi bu dilekçeyi? Kün’un sahibi değil mi Kâbe’yi kıble yapan? Yön ve yürüyüş nereye?

Evsiz bir akşamda yine eve döndü. İçinden içine yürüdü. Sabah ne zamandı? Kalp evinin pencereleri puslu; içerden dışarısı, dışardan içerisi görünmüyor. Evden önce kapı, kapıdan önce kilit, kilitten önce anahtar… Anahtarsız ev hapishaneden başka nedir? Mağaranın ağzını kapatmalı mı?

Üç yüz yıl artı dokuz yıl ağzı kapalı kalan mağaranın kilidi hangi dua anahtarı ile açıldı? Ev arayışı ile eve yolculuk; yürümeye değer bir yolculuk. Birkaç mağara arkadaşı olmasa çekilir mi bu dünya evi?

Gecenin içinde sığınacak bir mağara aydınlığı bulmak; dünyayı mağara kadar küçültüyor, mağarayı dünya kadar büyütüyor.

Eve doğru yolculuk; evrenlerin serüveni… İçinde âlem barındıran insan; evi âlem kadar büyük, içini üşütmeyecek kadar sıcak, gönlünü rahatlatacak kadar geniş, zihnini açacak kadar ferah, latifelerini doyuracak kadar bereketli, ruhunu inbisat verecek kadar ufuklu olmasını ister. Nefsin gönle itaat ettiği, aklın kalbe dinlediği, vicdanın rahat ettiği vücut evi ne güzel evdir. Evin sahibine böyle bir ev için, küçük, kırık bir dilekçe yazmalı değil mi?

  30.01.2012

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut