Ey kış güzeli kar, O’nun kalbine değdin diye güzelsin, beyazsın!

Abdurreşid Şahin

BEN DE onun bakışının her şeyi güzelleştiren bir bakış oluşuna seni şahit gösteriyorum ve diyorum ki O’nun kalbine değen her şey güzeldir ve O’nun bakışı her şeyi güzel gösteren bir iksirdir. Şahit mi istersiniz? Kar’a bakın. Kâinatın Yaratıcısı’nın her şeyi güzel yarattığını bize ders veren Resulünü haklı çıkarmak istercesine kar nasıl da her şeyin üstüne beyaz bir sayfa çekiyor. En çirkin gördüğümüz şeyler bile kar örtüsüne bürününce güzel gözüküyor. O nasıl bir dokunuştur ki en katı kalplere bile güzelliğini izhar ediyor. Karın lisanıyla tüm âlemin yaratıcısı haykırıyor: Bana bakan yönüyle her şey güzeldir; çirkinlik sizin kalplerinize örttüğünüz nefislerinizdedir, suçlayacaksanız nefislerinizi suçlayın.

Karları seyrediyorum, lapa lapa yağan mücessem melekleri. Gözlerimi onlardan alamıyorum. Şöyle bir göz atayım pencereden birkaç saniyeliğine dedim ama neredeyse bir saat oldu ayıramadım gözlerimi ondan. Benimle birlikte çocuklarım da doluştu pencereye. Öyle bir cazibe ki kendimizi alamadık kışın beyaza bürünmüş sayfasını seyirden.

Sahi neydi bizi böylesine kendine çeken? Neden onu seyretmeye doyamıyorduk? Neden kar herkese güzel görünüyordu? Yoksa her şeyi güzelleştirmesi mi idi sırrı…

Güzelliğe meftun olan ruhumuza her daim görmek istediğini mi fısıldıyordu? Ruhumuz her şeyde ve her yerde güzellik görmek istediğinden mi kara âşıktı. Belki de kar; ruhumuz her şeyi güzel gören bakışı bulsun ve ona yönelsin diye gönderiliyordu. Belki de onda yansıyan; güzeller güzeli olan Rabbimizin en güzel isimlerini bize tanıtan kutsi Resule olan özlemimizdi. Ruhumuz tıpkı onun gibi her şeyi güzel görmek ve her şeyde güzel isimleriyle kendini göstermek isteyen Yaratıcı’yı özlüyordu da kar bize bu özlemi hatırlatıyordu. Kim bilir…

Derler ki çocukken o Resulün kalbi meleklerin elinde karla yıkanmış. Acaba kar mı O’nu yıkamış yoksa kar O’nun kalbine değdiği için mi bu kadar güzel ve sevimli olmuş. Doğrusunu Allah bilir. Ama bildiğim bir şey var ki o da kar, bizim nefsimize rağmen güzelliği haykırıyor; Yaratıcısının güzelliğini fısıldıyor, tıpkı onu kabine değdiren ve bakışıyla her şeyde güzellik devşiren kutlu nebi gibi.

Şimdi sizlere karın yağışını seyrederken kalbime kar misali yağan manaları yazacağım. Kara dokununca onun iksiri nasıl bozuluyor ve kirli bir el onu kirletebiliyor; ben de onun fıtri akışını bozmamak için nasıl geldiyse öyle aktaracağım.

“Kara neden kara sevdalıyım, şimdi anladım. Neden onun cazibesi karşısında iradesiz kaldığımı şimdi bildim. Sahi en katı kalpleri bile kendine cezbeden ve bakışıyla yürekleri yıkayan bu güzellik, bu cemal ve sevimlilik nereden geliyor? Neden onu seyretmekten kendimi alamıyorum. Ruhumun ona doğru akışının sebebi ne? Karı böylesine ayrıcalıklı yapan şey nedir? Saf gönülleri, temiz yürekleri ve minik kalpleri heyecanlandıran ve mevsimi geldiğinde bir dua olup çocukların masum dudaklarına değip semaya yükselen bu iksir nereden geliyor?

Şimdi anladım. Çünkü o güzelleri güzel yapan en güzel kulun kalbine değdi. Çünkü o, yere göğe sığmayan Rabbin en güzel hanesine yüz sürdü. Meleklerin ellerinde Habibullah’ın kalbine girdi. İşte bu sırdandır ki kar bu derece cazip. Ondandır ki karda böylesi bir güzellik ve cemal okunmakta.

O’nun güzelliğidir karı böylesi güzel yapan… ve onun nurudur ki yed-i beyza misali karı parıldatan.

En çirkin dediğiniz şeye birde bu açıdan bakın. Bir kez de onu kar perdesinin ardından seyredin. Çirkin bir şey kalır mı onda? Kar nerede yerleşse, nereyi mesken tutsa, nereye değse orası güzelleşmiyor mu? Neden mi? Çünkü ona en güzel bakan göz ve her şeyin ardında güzeller güzeline bakan bir kalp değdi. Onun kalbi ona yaslandı ve kendi kalbindeki nurani perdeleri akladı. Kalp ona değdikçe aklandı. Soğuk ve ekşi yüzü gülümsedi. Bütün çocukları ve çocuk saflığında ruhları gülümsetti. Bütün masumlar onunla güldü. Onun âlemleri güldüren bakışını taşıdı her yana.

Her şey, her gözde güzel görüldü onunla.

En temiz kulun kalbine değen ve en pis kalpleri bile temizleyen bir bakıştır kar. Kar o bakışa şahittir ya da o bakışın delilidir.

Tüm bunlara rağmen her şeyi güzel yaratan güzeller güzelinden gelen karı karartan bir bakış olmasın, bakmasın o göz bu âleme, karartmasın âlemleri. Zira o güzele hor bakan göz nankör olur. Ateş ancak o göze dokunur. Dokunmalı da.”

Evet bu satırlarda bir güzellik görürseniz bilin ki onun anılmasından kaynaklanır. Benim kırık dökük ifadelerimin arasına o girdi diye güzel olmuştur; eğer güzel iseler.

Madem O’nun dokunuşu her şeyi güzelleştiriyor ve güzel gösteriyor o hâlde biz de amelimizi O’nun ameline dokundurmak suretiyle O’nun ameli gibi güzelleştirelim.

Son sözüm bir dua olsun, semadan inen kara bağlanıp semaya yükselen bir dua.

Allah’ım! Bu soğuk kara kışı, ölmüş kuru kemiklere dönen cansız dünya yüzünü, üzerine karlar serperek meleklerle şenlendirip güzelleştirdiğin gibi bizim de kara sayfalarımız olan seyyielerimizi en temiz kulun hürmetine rahmetinle hasenata tebdil eyle. Zira SEN seyyieyi haseneye tebdil eden merhametli çokça olan Rahimsin. Buna üzerimize yağdırdığın kar şahittir. Ey kullarına çok müşfik olan Rabbim! Bizi de kar gibi senin güzelliğine ayna olan temiz kullardan eyle. Üzeri karla örtülmüş yeryüzü misali hesap gününde tertemiz bir yüzle sana bakan, baktıkça gülümseyen kullardan eyle. Âmin.

  30.01.2012

© 2021 karakalem.net, Abdurreşid Şahin



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut