ÖLÜM

Öznur Çolakoğlu Cam

ÖLÜM, SESSİZLİK.. Ölüm, hatırlatma.. Ölüm, çaresizlik.. Ölüm, hüzün.. İnsan’a dair ne kadar duygu varsa bilinen, hepsi yazılabilir ölüme dair. Ölüm, kimi zaman beklenen; kimi zaman hiç beklenmedik bir anda çıkıp geliveren. Ölüm, akıp giden zamanı bir anda çat diye orta yerinden ikiye ayıran bir kavram. İkiye ayrılan kocaman iki zaman, iki mekan, iki can, iki ruh oluyor genelde. Ölen ve arkada bıraktıkları.

Evimizin, tam karşısında hemen hemen her gün bir cenaze merasimi oluyor. Önce sela veriliyor, ölen kişi adına. Sonra ruhunu yitirmiş, soğuk bir beden ebedi mekanına uğurlanmak üzere musalla taşına konuyor. Uzaktan seyrediyorum olanları.. Tabutun etrafında canlılar, uğurlanmak üzere olanı sevenler, bekleşip duruyor. Hava soğuk, caddede ilerleyen arabaların yoldaki buz kırıntılarından çıkardıkları sesleri duyuyorum.

Hava soğuk, sulu kar başlıyor. Tabutun başında bekleyenler kalın montlarının içine daha bir gömülüyor. Atkılarını burunlarına çekip, berelerini kulaklarına indiriyorlar. Oysa tahtadan mamul tabutun içindekinde sadece beyaz bir parça kumaş var, bedenini örten. Birazdan namazı kılınacak başroldekinin ve sonra soğuk, karlı ve yağmurlu bir havada onun için açılmış ıslak bir çukura bırakıverecekler bedeni.

Hava soğuk, arkada kalanlar halen soğukla savaşmaya ve ondan korunmaya çalışıyorlar. Oysa bu mekanı ve zamanı terk eden hem soğuktan, hem korunmaktan muaf. Zira ruhu can kafesinden, ceset hücresinden kurtuldu. Onu dünyanın oyunlarıyla aldatıp duran, zaman zaman hasta olan, zaman zaman nefsani arzular uğruna ruhu unutturan beden artık çürümek üzere defnediliyor. Ruh, özgür. Ruh dünyalıklardan muaf..

Ölen arkasında sevdiklerini ve onu sevenleri bıraktı. Ölüp giden, ardında ünvanlarını, mal varlığını, adını, namını, saltanatını, bu dünya için, hiçe sayıp kazandığı her şeyini bıraktı. Ölen ister albay olsun, ister paşa, ister profesör olsun, ister cerrah.. “Er kişi” yada “hatun kişi niyetine..” diyor hoca, cenaze namazının niyet kısmında. Anlaşılan o ki, gidilen yerde ne makam fayda ediyor, ne de torpilinin olması.

Ölüm, konduğu bedene özgürlük.. Ölüm, geride kalanlara taşıması ağır bir sınav.. Ölüm kimi zaman kapılarda, bacalarda beklendiği halde yıllarca uğramayan.. Bazen de hiç beklenilmeyen bir anda çat kapı çıkıp geliveren..

Ölüm, özgür irademizle tercihte bulunamadığımız büyük bir emir. Hal böyleyken, halen vaktimiz ve tercihimiz varken bu dünya adına yaşadığımız onlar telaşı ve stresi bir kenara bırakalım. Ölümün acı tokadı yüreklerimize iniyorken, şu üç günlük dünyanın aldatan oyunlarına kanmayalım. “Ne yaparsan elinle, o gidecek seninle” düsturunca hayır ve hasenatta yarışalım.

Gelin kullanma kılavuzumuz olan kutsal kitabımıza ve rehberimiz, efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’in hayata dair uygulamalarına daha bir yakından bakalım. Ancak o zaman ruhlar sükuna erip, ölümü bir nebze kolay kabul edebiliyor sanırım.

Rabbi Rahim’den herkese sıhhatli, bereketli ve huzurlu yıllar diliyorum.

  24.01.2012

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut