Bu akşam farklı bir Kandil olsun

ÇOCUKLUĞUMUN KANDİLLERİNİ buruk bir tatla hatırlıyorum. Rahmetli babam dindar bir adamdı. Kandil gecelerini ciddiye alır ve ciddiye almamızı isterdi. Kandil gecesi sabahı bellidir ne yapacağımız. İlçemizin camiine akşam namazıyla birlikte kurulmak ve yatsı namazını da dizleri üzerinde beklemek. Yüzlerini görmediğimiz, seslerinin kalitesini beğenmediğimiz büyüklerimiz uzun uzun “mevlüt” okurdu. Mevlüt o bildiğimiz mevlüt... Türkçe ama ne dediğini anlamadığımız. Türkçe ne dediğini anlama ihtiyacı duymadığımız. Türkçe ama…

Orada, o camiin içinde, iki-üç saat bekleyecek olmak, kandilin sabahında beni kıvrandırırdı. Yakın çevremizden büyüklerimizin elli-yüz rekata varan özel namaz tavsiyelerini de ekleyince, kandil akşamı için adeta felç olurdum. Farz namaz vakitlerinin hakkını vermekte zorlanan biz çocuklar ve gençler için o geceler hayli “zor” olurdu.

Tamam, haylazdık, yaramazdık. Yüzünü bile görmediğimiz insanları dinlediğimiz, nefessiz kaldığımız, dizlerimizin uyuştuğu bir gece olmak zorunda da değildi ki kandil gecesi… Tamam, laftan anlamazdık, söz dinlemezdik. Ama anlayacağımız bir laf da söylenmezdi ki kandil gecesi…

İsterdim ki babam, kandil gecesi geldi diye sevinsin ve beni daha çok hoş görsün. Arzu ederdim ki, yakın çevremizdeki büyükler, camiye giden amcalar, namaz kılan teyzeler çocukları ve çocuklarını sevindirmek için koşuştursun, koşuştursun. Dilerdim ki annelerin hepsi “bu gece kandil oğlum/kızım, Rabbimiz bizi affediyor, hatırımız her zamankinden çok sayılıyor, ne dilersen dile benden…” coşkusuyla doluversin, aşka gelsin. Dilerdim ki, doğum günü, yılbaşı, sevgililer günü renginde ve neşesinde yaşansın kandil geceleri. Kandil diye allı pullu hediye paketleri gezsin ellerde. Yüzler her zamankinden daha aydınlık olsun. Kandil sabahı herkes daha çok tebessüm etsin. Kandil günleri, bayram havası solusun herkes. İsterdim ki, bir çocuk ya da genç olarak bir sonraki kandili iple çeker olayım.

Babamın yaşımdayım bu kandilde. Çocuklarımın kandil gecesi deyince aynı deneyimleri yaşamasını ister miyim sanıyorsunuz? Onların da benim ardımdan “rahmetli babam” diye başlayan buruk cümleler kurmalarını isteyeyim mi dersiniz?

Öyleyse gelin bu akşam farklı bir kandil kutlayalım. Eşimiz ve çocuklarımız arasındaki muhabbet kandili yakalım. Aramızdaki sevgi ve merhamet ateşini tutuşturalım. Çocuklarımız günü ve geceyi pürneşe geçirsin. Regaip kandilinde babasının yüzünde hoşgörü ve nezaket okusun. Annesinin gözlerinden şefkat ve sevecenlik görsün. “Dile benden ne dilersen..” saltanatında ağırlansın gençler ve çocuklar.

Bizi her hatamıza rağmen bağışlayan Rabbimiz bizden de aynısını bekliyor olamaz mı? Kusurlarımız ve isyanlarımız, günahlarımız ve gafletlerimiz ortadayken, bizi el üstünde tutan Rabbimiz, bize el üstünde tutacaklarımızı hatırlatıyor olmasın?

Rağbet edildiğini bilenler, rağbet etmeyi de bilmeli değil mi?

  15.07.2011

© 2021 karakalem.net, Senai Demirci



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut