Oyumun rengi

Mehmed Boyacıoğlu

ÖNCELİKLE SİYASETLE değişimin, tepeden inme bir değişimin, bir düğmeye basılarak gerçekleştirileceği sanılan değişimin pek bir işe yarayacağını düşünmediğimden, bütün enerjilerini seçime ve sandığa endeksleyenlerden değilim, şükür…

Ama madem kader-i ilahi beni bu ülkede yaratmış ve varlığımı burada devam ettiriyor. O halde burada yaşananlardan da bütünüyle bigâne kalıp, ortalığa haksızların hâkim olmasına, tepemize en şerirlerin gelip dikilmesine de seyirci kalamam.

O halde, kimi desteklemem, ondan başlayayım:

Başına “yeni”, “süper yeni” veya “cedit yeni” gibi sıfatlar getirilse de, yeni olduğuna inanmadığım, cumhuriyetin o en eski partisine oy vermem.

1920’lerde yaptıkları ile hesaplaşmayan partiyi desteklemem; milletin fıtratına tamamen yabancı kanunları getirdikten sonra, ona muhalif olanları Takrir-i Sükûnlarla, İstiklal Mahkemeleri ile hizaya getiren anlayışa hâlâ sahip çıkan partiye omuz vermem.

Milleti bir gecede cahil bırakan harf inkılâbını hâlâ yücelten anlayış, benden oy yerine havasını alır. Kirli mazisi ile hesaplaşmadığı sürece, bu anlayış Midas misali tuttuğumu altın etse, ülkemi dünyanın en bayındır ülkelerden biri haline getirse de bu anlayışı desteklemem asla söz konusu değildir.

Kendi, hasbelkader gözden düştükten sonra, prensipsiz “ilkeler”ini, keyfi düsturlarını, çeşitli kumpaslar ile silahlı bürokrasiyi kullanarak dikte ettirmeye çalışan bu partiyi asla destekleyemem.

Malum partinin, İttihat ve Terakki’den beri ikiz kardeşi olan, ama bazı dönemler ondan ayrı imiş gibi görüntü veren ırkçı-faşist ikizi de benden yüz bulamaz.

27 Mayıs gece baskınının mimarlarından birini başbuğ tanıyan bir hizip benden oy alamaz. İnsanları, kendi istek ve iradeleri ile sahip olmadıkları, bilakis kader tarafından kendilerine verilmiş vasıflar yüzünden aşağılamaya veya yüceltmeye çalışan bir anlayışı desteklemem asla söz konusu değildir.

Dinî değerler etrafında siyaset yapan ve dolayısıyla insanların çoğunluğunda dine karşı bir reaksiyon meydana getiren bir partiye de oy vermem asla düşünülemez. İslam birliği, İslam dinarı gibi uçuk kaçık marjinallikler de benim ilgi alanımın dışındadır.

Adında demokratlık olduğu halde, 1991’den beri bunun gereklerini hemen hiç yerine getirmemiş, hatta başta adresini verdiğim anlayışa çokça hizmet etmiş, doğudaki fitnenin alevlenmesinde büyük rolü olmuş bir parti de desteği hak etmiyor. 27 Nisan 2007 tarihindeki e-muhtıraya karşı ciddi bir reaksiyon ortaya koyamamış, sonrasındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bazı eli silahlıların zoru ile Meclisi terk etmiş ve bu yaptığı ile de ciddi bir hesaplaşmaya hiç girmemiş parti de desteklenmeyi hak etmiyor. Bazı eski üyelerini, hatta karanlık örgütler içinde yer almış bazı eski mensuplarını, CHP’ye vermiş bir parti desteklenmeyi değil, eleştiriyi hak ediyor.

Buraya kadar işin “hayır!” cephesine değindim, “evet” tarafına gelince;

Hür dünyayla, özelde Avrupa ile 2002’den beri, ağır aksak da olsa devam ettirilen, insan hak ve özgürlükleri odaklı işbirliği gayretleri desteklenmeyi hak ediyor.

Adeta ayrı bir parti imiş gibi hareket eden yargıdaki reformlar desteklenmeyi hak ediyor.

Çetelerle yapılan mücadele övülmeyi hak ediyor. 12 Eylül’ü – hangi zihniyeti restore etmek için yapıldığını, yaşı bizden büyük olanlar daha iyi bilir- yapanların, iki ayakları çukura girmiş de olsalar yargılanabilmeleri alkışı hak ediyor.

Anayasayı yenileme konusunda yapılanlar ve insan hak ve özgürlükleri odaklı, veciz bir anayasa yapma vaatleri omuz verilmeyi hak ediyor.

Sağlıkta, -(eğitimde diyememeğim, orayı hâlâ CHP zihniyeti yönetiyor; bürokratların müspet olması pek bir şey değiştirmiyor, inşallah o bakanlığı da malum partinin zihniyetinden kurtaracak adımlar atılır) bayındırlık hizmetlerinde bu “iktidar”ın yaptıkları fazla izah gerektirmeyecek kadar açıktır. İnanmayanlara bir uç örneği, Van – Bahçesaray karayolunu görmelerini tavsiye ederim.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dördüncü büyük iktisadi atılım (ilk üçü 1950 – 1954, 1965 – 1969 ve 1983 – 1987 dönemlerinde yaşanmıştır) gerçekleştirilmiştir.

Bütün bu sebep ve gerekçelerden dolayı ve aklına, kalb selametine güvendiğim arkadaşlarımla yaptığım istişarelerden sonra oyumu ampul amblemli AK Partiye vereceğim.

Sonucu itibari ile inşallah hayırlı olur.

  11.06.2011

© 2021 karakalem.net, Mehmed Boyacıoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut