Sonsuz gençlik

GENÇLİK, KANIN deli deli aktığı demler; dimağın düşünce ile dolmadığı, duyguların alabildiğine dalgalandığı dönem. Zihnin zikzaklar çizdiği, kalbin kaynadığı, hislerin dizginlenemediği zor zaman dilimi. Uzakların hep uzak, yakınların hep yakın sanıldığı ömrün sancılı saatleri. Ömrün baharı, hayatın neharı…

Nehir nehir çağlandığı, çiçek çiçek açıldığı, şimşek şimşek çakıldığı, rüzgâr rüzgâr esildiği esenlikten ödün verilmediği rüyalar, hülyalar iklimi. Geleceğin alacalı görüldüğü, “an” ın alabildiğine içine gömüldüğü, zevk zamanlar, sevinç saatler kesiti.

Gençlik; dünün neticesi, geleceğin bugünü. Gençliği elde eden geleceği kuşatır, yarını yönetir.

Gençliğini iyi değerlendiren geleceğini güvene almış, hayat kışına hazırlanmış, ömrün eteklerine azıkla doldurmuştur.

Az ömürde öz işler, gençlik döneminde atılan sağlam tohumlarla olur, sonrasında tohum çatlar, filizlenir, meyveli ağaca dönüşür. Toprağın altında kalmaya razı olunan tembellikle ne göğün ne de yerin güzelliği görülür. Yıldızlar ötesi güzellik için farkındalıklı bakmak, bu bakış için çok çalışmak, çok gayret etmek gerek.

Ayaklarımız yere değerken ruhumuz yıldız ötesi yolculuktadır, aradığı ebedi gençlik, sonsuz mutluluktur. Yerin küçük başarılarıyla avunmaz sonsuz gençlik arayışçıları; çiçeğin yapraklarında galaksilerin raksını görür, Kehkeşanların göğsünde gül goncalarını seyreder. TV’lerin uyduruk dizileri, boş lakırdıları, kandırmaca konuşmalarıyla aklını, kalbini doldurmaktansa kuşun kanatlarına takılır, rüzgârın gemisine biner, sarı yapraklarla dansa kalkar, ışık ellerle ay’a tutunur, güneşe çıkma yollarını arar.

Bedenin ihtiyaçlarını karşılama yanında kalbini beslemek, ruhunu doyurmak, duygularını diri tutmak, aklını gıdalandırmak; gençlerin ve sonsuz gençlik arayışçıların hayat testinde başarılı olmak için yapması gerekenler.

Kayan yıldızdan, düşen yapraktan, dalgalanan denizden, esen rüzgârdan, akan buluttan, düşen yağmurdan anlam devşiren, mana depolayan; her bir nesneden öznel dersler çıkaran, hadiseleri bu pencereden seyreden genç; zihnen zengin, kalben kutlu, hissen hayalleri aşan bir hayat mertebesine erişmiştir. Zaman onu ihtiyarlatmaz, gelecek ürkütmez, “an” da bütün vakitleri görür, bütün vakitleri “an” da toplar, geçmiş gelecekle birlikte avuçlarının içinde döner.

Nerede o genç? Hepimizin içinde öyle bir genç tohum olarak var; o tohumu harekete getirmek, çatlatmak, gün yüzüne çıkarmak, güneşe muhatap etmek; oturduğun yerden olmuyor, uyutucu ve uyuşturucu oyunlara oynamakla hiç olmuyor.

Tohumun çatlaması kiminde on dokuzunda, kiminde yirmi dokuzunda, kiminde kırkında, kiminde altmış beşinde oluyor, kimi ise doksanında genç olmadan toprağın altında çürüyüp gidiyor. Hayat testlerle dolu; bütün testler o tohumu çatlatmak, sonsuzluk baharında diriltmek, ebedi gençliği bulmak için.

Sorular sade, net, alabildiğine açık ve anlaşılır; ay kadar, güneş kadar, yıldız kadar, çiçek kadar, yağmur kadar, insan yüzü ve yüreği kadar…

  30.05.2011

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut