Önce Beyler Değişsin!

Öznur Çolakoğlu Cam

KIZ DOĞMAK, ardından genç kız olmak, evlenip kadın olmak, kadınlıktan anneliğe transfer olmak, eş olmak, çalışan olmak, evin hanımı, çocukların anası... Derken derken uzayıp giden bir sürü rol içerisinde kadınlar sıkışıp kaldı ne yazık. Evet keşke böyle olmasaydı, keşke herkes yaradılış gayesini iyi belleseydi. Kadın kadın olduğunun, erkek erkek olduğunun farkındalığını doyasıya yaşasaydı ama sekülerleşen zaman her şeyi olduğu gibi rolleri, konumları, fıtratları da değiştirdi. Karma karışık etti, çekti gitti.

Burada değişen ve değişmek zorunda kalan kadın acaba neden çalışma hayatına girdi? Acaba neden böylesine hırsla okudu, öğrendi? Şöyle bir düşünelim, erkekler gerçekten rollerini tam başarıp, hem kadını değerli görseler, hem de onu muhtaç duruma düşürmeselerdi bu kadar çok çalışan, yorulan kadın olur muydu karşımızda. Yer edinme, geleceğini, kendinin ve olması muhtemel çocuklarının geleceğini garanti altına almak için bir meslek sahibi olmaya çalışmadı mı kadın? Okuma yazma bilmediği sadece elinde iğne, nakışlar işleyip çocuk doğurduğu için horlanmadı mı, salak yerine konmadı mı kadın?

Sonra sanayi devrimi, kapitalist düzen, maddenin önemi, mangırların azlığının ya da çokluğunun değer kazandığı dönemlerde, kadının eve para getirmeyişi onu evde bir fazlalık haline getirmedi mi? Tam da bu zamanlara denk gelen yıllarda belki kendi annelerimiz, belki annelerimizin komşuları yada kendi kızları gibi sevdikleri kızları, kocaları tarafından hem de çocukları ile bir başlarına ve çaresiz bırakılmadılar mı yine erkekler tarafından? Kadının etrafında yaşanan bunca acı tecrübeden ders alması gerekmiyor muydu? O yüzden belki de annelerimiz bizim gibi 70 ve 80 kuşağına en çok oku, başarılı ol, mesleğin olsun, sigortan olsun, maaşın olsun, erkek eline bakma, kimseye muhtaç olma diye telkin etmediler mi? haksız mıydılar?

Şimdi erkeklerin vefasızlığı, kadınları bu denli çaresizliğe düşürmüş, yormuş ve hırpalamışken kendi evlatları için kaygılanmakta kendince onları koruma altına almaya çalışmakta haksız mılar? Kadın erkeğe olan güvenini yitirdiği için her şeyi bu denli tek başına göğüslemeye çalışıyor.

Daha evvel yazmıştım, un eğer mantıksa, duygularımız su gibidir ve insan kıvamında bir hamur. Erkekler de ki un oranı biraz daha fazladır ve bu yüzden daha katıdırlar. Kolay şekil almaz, kolay kolay empati kuramaz, kolay kolay değişmezler, duygusal açıdan fakirdirler. Oysa kadınların hamurun da su oranı fazladır. Daha yumuşak, daha şefkatli, daha değişkendirler. O yüzden toplumu değiştirmeye hep kadından başlarlar. Dünya üzerindeki tüm oyunlar kadın üzerinden oynanır. Zira toplumun geleceği, şimdiki kadınlar ve anneler ile şekillenir.

Hal böyle olunca, toplumu değiştiren güçler değiştikçe kadın üzerine yazılıp çizilenler de sürekli değişiyor. Toplumda kadın, kadının iş hayatındaki yeri vs. vs. Kadın da kadın.. Oysa birazda erkekler ile ilgili kitap yazılması, araştırma yapılması lazım değil mi? Çalışan kadına karşı erkeklerin tutumu, peygamberimizin (a.s.m.) aile reisi olarak tutumu vs. vs.

Modern aydınlardan, ilahiyatçılara kadar herkesin kadın üzerine bir tasavvuru, söyleyecek bir sözü var. Bir sürü program, kitap vs. bulmak mümkün. Oysa erkeklerin dine uygun olarak nasıl yaşayacağı ya da modernitenin erkekler için getirileri, götürüleri ve günümüzde neler yapmaları konusunda hiç kimse bir şey söylemiyor. Hep kadın.. Kadın, anlayışlı olmalı, evin işini yapmalı, e çocukta doğurmalı, kariyer de yapsın fena olmaz… kadın insan değil, başka bir özel yaratık sanki..

Hiç kimse, çıkıp da erkeklerde şöyle yapsın demiyor. Anlayışlı olsun, evin işlerine yardım etsin. Dinimizde kadının bir sürü hakkı vardır. Kadının helal yoldan kazandığı para üzerinde erkeğin söz hakkı yoktur. Kadın para kazansa dahi, erkek o paraya dokunamaz, eşini o parayı kendine vermesi için zorlayamaz, bu konuda onu hesaba çekemez. Kadın para kazansa dahi, kadının yemesi, giyinmesi, barınması tamamen erkeğe aittir. Kadın ev işlerini yapmak, çocuğa bakmak zorunda dahi değildir.

Peygamber efendimiz (a.s.m.) evin süpürülmesinden, kendi eşyalarının temizlenmesi ve onarılmasına kadar her işini kendi görürmüş. Çocuklarıyla torunlarıyla ilgilenir, ailesine yeterince zaman ayırır, hiçbir şeyden şikayet etmezmiş.. Bu ve buna benzer daha bir sürü örneği, erkeklere model teşkil etsin, onlar da kendilerine bir çeki düzen versin diye kimsenin dile getirdiği yok. Sanki erkekler sütten çıkma ak kaşık, her şeyi kadınlar başlatmış, kadınlar yapmış gibi..

Şimdi TV'de olsun, gazetede ya da radyoda olsun, birçok “erkek uzman” bakıyorum, dinliyorum, okuyorum ki kadının her şeye müdahil olmasından rahatsızlanmaya başladı. Diyorlar ki; kadın yine kadınlığını bilsin. Evinin hanımı, çocuklarının anası olsun. Erkeklere bir şey diyen yok. İyi kadın tekrar kadın olsun da önce erkekler erkek olsun.

İlk başlarda kadının çalışmasından beyler bu kadar muzdarip değildi, ilk çalışan kadınlar hem evi, hem işi idareyi iyi yürütüyorlardı. Zira çalışmak için eşlerinden zaten zar zor izin alıyorlardı. O yüzden ev işlerini, kocalarının memnuniyetini de ihmal etmemeye gayret ediyorlardı.

Oysa şimdi ki kadınlar, çalıştıkları, meslek sahibi oldukları için tercih ediliyorlar. Günümüzde meslek sahibi olmayan kadınla evlenmek isteyen erkek yok desek, yeridir. Erkekler evin geçimine kadınında katkıda bulunmasından rahatsızlık değil, bilakis memnuniyet dahi duyuyorlar. Lakin ne zaman ki, iş evin işlerini, çocuğun sorumluluğunu paylaşmaya geliyor. İşler değişiyor. Zira beyler böyle bir sürprize hazır ve eğitimli değiller. Onlar eşlerinden de tıpkı anneleri gibi hem işte, hem evde mükemmel olmalarını, kendilerini de rahat bırakmalarını istiyorlar.

Günümüz çalışan kadınları ise, tüm işleri paylaşmaktan yana, buna ev işleri, çocukların sorumlulukları vd. işler de dahil. Hal böyle olunca beyler şikâyetçi oluyor. Özellikle ilahiyatçılar, toplum bilimci erkekler, kadının yeniden değişmesinden, yeniden evine dönmesinden bahsediyor. Tamam gidişattan, kadının çalışma ortamında olmasından, yavrusuna yeterince zaman ayıramamasından ben de çok memnuniyet duyduğumu söylemem ama suç kadının değil.

Eğer buna bir suçlu aranıyorsa önce erkeklerin kendilerini sorgulamaları gerekiyor diye düşünüyorum. ve eğer bu gidişattan çok rahatsız iseler, o zaman bi zahmet önce beyler değişsin ve topyekun bir hareket ile bayanların güvenini, sevgisini yeniden kazanmanın yollarını arasınlar..

İşte ancak, belki o zaman; kadın, huzur ve huşu içinde tekrar yuvasına döner..

  24.02.2011

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut