“Hakikat” basittir

Hamdi Ekin*

SON ZAMANLARDA dilime ve hayatıma dolanan bir söz: “Hakikat basittir.”

Büyük kelimeler yazmak, karışık cümleler konuşmak, uzun uzadıya metinler kurgulamak ile meşgul olup, bunlar üzerinden hakikatin herkesçe ulaşılamaz bir yol olduğu şeklinde çıkarımlarda bulunanlardan sıkılıyorum. Aynı cümleleri başkalarının ağzından duymaktan, ya da tecrübelerini başkalarının üzerinde kurgulamalarından da sıkıldım artık.

Konuşmak istemiyorsunuz, sarf ettiğiniz cümleler size bir ağırlık yüklercesine hayatınızı zorlaştırdığının farkına varamıyorsunuz. Uzadıkça uzuyor konuşmalar, kelimelerin sonu gelmiyor. Bir hakikatin de çıktığını söylemek zor oluyor bazen. Yazılarından ve tecrübelerinden istifade ettiğim bir ismin hayatıma dair bıraktığı pek çok izlerden biri de budur işte: “Hakikat basittir.”

Modern zamanların nefessiz şehirlerinde, kelimeler ordusundan hayatımıza tesir eden birkaç sözün varlığı heyecanlandırıyor beni. Öylece kalıveriyorsunuz. Beynimin düşünme noktası duruyor bazen. En hakikat sözü arıyorsunuz, arıyorsunuz, arıyorsunuz…

Aradığınızın o olduğuna inanmak istemediğiniz zamanlarda oluyordur. En zoru ise kurgulanmış zihinlerin, sizin kurgunuza sahip olmak için sarf edilen, bir yığın kelimelerden kaçışımdır. Bir hayli yaşamışımdır kurgulanmış zihin tecrübelerini.

Umulmadık bir anın tefeülünde gizli olduğunda çıkıp geliyor size. Kalbimin sukut edeceği bir duaya amin diyebilmek için bu kadar uzun zaman beklemek… Belki de bunun için diyorsunuz…

‘Ey Rabbim! Bana bahşedeceğin her hayra öylesine muhtacım ki.’ (1)

Medyen’e doğru yola çıktığında böylesi bir duanın varlığını kurgulamış değildi Hz. Musa. Medyenli iki kadının hayvanlarını sulayıp gölgeye çekildiğinde, Rabbine niyazında bu hakikat sözcükler dökülmüştü… Muhtaç bir anda, bahşedilecek her hayır için duada bulunmanın hakikatini yirmibirinci yüzyılda anlayabilmiştim ancak. Muhtaçtım, gelip geçen her zaman diliminde yaşamımı hakikat üzerine inşa edecek herşeye açmıştım kalbimi. Okumak, yazmak ve yaşamak üzerine edindiğim herşeye hakikat noktasından uzanmak istiyordum. Bazen söylemlerimde ileri gittiğimin de farkındaydım. Her gün kalabalık insanların arasından geçerek ulaşmak istediğim yere farkında olmadan varıyordum. Aynı metrobüse insan kaç defa biner? Kaç defa müsaadenizle diyerek iner? Karşıdan karşıya geçerken aynı yüzlerde mutsuzluk ifadesinin yorgunluğunu görmek ne kadarda sıradanlaşır. Kaldırımların bedenlere taşıdığı taşların ağırlığı her geçen gün artarken kalbim neden bu kadar titriyor... Ve bütün bunların üzerine Medyen’den Mecidiyeköye ulaşan bir duanın sırrını paylaşmak geçiyor içimden.

‘Ey Rabbim! Bana bahşedeceğin her hayra öylesine muhtacım ki.’(1)


(1) Kasas Suresi 24

  02.02.2011

© 2021 karakalem.net, Hamdi Ekin



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut