BAHARIM SENSİN

Nuriye Çakmak

BUNU BENİM için yaptın biliyorum.

Hamurumda unutmak olduğunu biliyorsun. Unutmama fırsat vermemek için yaptın.

Güzeli sevdiğimi biliyorsun, hayran kalmak için nazar ettiğimi. Ve kışın nasıl üşüdüğümü, umudumu yitirdiğimi.

Biliyorsun, günlük koşturmalar içinde bir zaman bana gülümseyen dallara artık hiç nazar etmediğimi. Bir gün bile “acaba” demeden, gözümün ucunu bile değdirmeden onlara, nasıl önlerinden hızlıca geçip gittiğimi. Bekliyormuş gibi yapıp, aslında beklemediğimi.

Kışın uzun geldiğini, baharı ve yazı hemen unutuverdiğimizi. Çıplak kalan dallardan umudu kestiğimizi..

Hepsini biliyorsun işte.

Korkunç manzaralar gibi kupkuru dallar, hiç hayat belirtisi yok, rüzgarda sallanıp duruyorlar. Sanki bir zaman hiç ünsiyet etmemişiz onlarla, sanki artık bana gülmüyorlar. Yağmur süzülürken dallarından damla damla, yüreğimin ta içine işliyorlar..

Sonra.. Afakımı saran ölü havayı israfilin suruyla dağıtıveriyorsun birden. Bana müjdeyi israfili bir nefesle yolluyorsun. Alemi yüreğimden haşrediyorsun.

İnanılmaz bir buket hazırlıyorsun bana. Dallarla beni barıştırıyorsun sonra.

Umudumu haşrediyorsun. Kışın uyuşmuş karanlığından, iflah olmaz kuruluğundan yaprak bile değil, çiçek çiçek umut açtırıyorsun bana. Sanma diyorsun, sanma, zamanın geçtiği yerden hayatın tekrar bitmeyeceğini, dalını dökenin, çiçeğini yitirenin oracıkta biteceğini, ayakta durup direnenin boşa gideceğini.. Bir nefesle diriltirim ben onları. En soğuk kışın ardından birden çiçeklerle bezerim dünyayı. Renklerin en güzelini gözlerin için, kokuların en güzelini narin burnun için, en güzel suretleri hayran gözlerin için gönderirim. Rüzgarı yüreğinden geçsin diye hafifletir, güneşin dallarını kısıveririm, ne yaksın ne üşütsün. Cennet asa bir haşir sunarım sana, nazlı misafirim, geldiğin yeri unutma..

Ölmüş sandığım ağaçlara cicili bicili elbiseler giydirdin, kokular sürdün üstlerine. Güneşle içimi ısıttın, pırıl pırıl bir havayla okşadın beni. Ruhuma bir vuslat izi düşürdün ve bu müthiş mucizeyle sarıverdin yüreğimi. Kuru dalların çiçeklenmiş hali.. Neler anlatıyor bana bilsen.

Aslında biliyorsun. Yüreğim şükür çiçekleri açıyor şimdi kuru dallarından.. Umudum bu sabah güneşle uyanıyor. Gözlerim sanatının üzerine gülücükler bırakıyor. Topraktan önce yüreğime düşüyor cemre, önce kalbim ısınıyor..

Bunu benim için yaptın biliyorum.

Biliyorsun, eğer dökmeseydi dallar çiçeklerini, çekmeseydi güneş güzel eteklerini, rüzgar hep böyle latif esseydi, nisyana düşeceğimi. Bu mucizeye kör ve nankör önlerinden geçip gideceğimi.. Kışı yaşamadan baharın afakımda böyle belirmeyeceğini..

Ağaçlara en güzel giysilerini giydirdin, meleklerle süsledin alemi, bir nimet sofrası kurdun bana; adı bahar olan, tüm benliğimi doyurdun, kışın orucunu kevserle bozdun..

Uyuyan benliğimi haşrettin, sessiz şükrümü cezbeye getirdin, unutuşlarıma çiçekler açtırdın, umutlarıma.

Şükürler olsun alemlerin rabbine, baharın sahibine, güzelliklerin lütfedicisine, tenezzül edene hamdolsun.

Bunu benim için yaptın, biliyorum.


*Karakalem Dergisinin 12. Sayısında yayınlanmıştır.

  17.06.2010

© 2021 karakalem.net, Nuriye Çakmak



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut