BU NASIL BİR HADSİZLİK!

Mona İslam

HER SABAH yaptığım gibi okuduğum birkaç gazetenin web sayfalarında dolaşıyorum. Bir haber dilimin tutulmasına yetiyor da artıyor. O kadar öfkeliyim ki, hep öfkelendiğimde olduğum gibi tutuk, kopuk kopuk, mizansız konuşuyorum. Eşim önce anlamıyor neye söylendiğimi, sonra “Ayın vurulmasını kastediyorsun” diyor. Evet, “Ayı vurmuşlar” diyorum. Bu nasıl olabilir, insan hakikaten de melekleri onaylayacak şekilde “Ben zalumen cehulayım, zalim ve cahilim” diyor.

Düşünsenize bir kere, diyelim ki öldünüz, ve berzahta bir gezegende, mesela ayda yaratılmış bir alemde ikamet ettiriliyorsunuz, bir gün bir sarsıntı duyuyorsunuz. “Allahım o da ne?” derken melekler haber veriyorlar, “Gezegenimizi vurdular, kimler, zalim ve cahil insanlar tabii, kim olacak!” Utanç verici, insaniyetimiz için yüz kızartıcı, edepsizliğin katmerlisi bu, hiçbir varlık kategorisine izah edilemez bir şey. Hakikaten insanın zulmünün bir haddi, sınırı yok.

İnsanların yeryüzünde çıkardıkları fesat yetmedi mi? Bir sürü hayvanı ve bitkiyi yok ettikleri, denizdeki canlıların canına okudukları, denizleri doldurup kara, karaları yarıp kanal yaptıkları, okyanusun ortasına hazlarını tatmin için evler inşa ettikleri, bunun için kaç cana kıydıkları, yüzlerine sürdükleri kremler için bebek katliyamı yaptıkları, bitkilerin genleriyle oynadıkları, yaratıcı olacağız diye hayvan klonladıkları, savaşlarla katliamlar yaptıkları, kadın ve çocukları kaçırıp modern köle ticareti sektörüne arz ettikleri,botoks için yılanları bile canlarından bezdirecek kadar yılan oldukları yetmedi mi? Şimdi semaya tasallut etmekteler, akıl alır gibi değil. Bu nasıl bir çıldırma noktasıdır ki, insanı böyle bir fikre yöneltir. Bunu psikologlar, psikiatristler, felsefeciler, edipler izah etmeli…

Semanın parıldayan yaldızlı yüzüne, onun baş tacı aya, oradaki melek ve ruhanilere, göklerin huzur ve barışına, insanın yerdeki kargaşadan bunalıp imdat isteği ile yöneldiği, baka baka ruh halini sükunete erdirdiği alemlere nasıl bir saldırıdır bu? Bu meleklere saygısızlık, ruhanilere saygısızlık, gök cisimlerine saygısızlık, o gök cisimlerine bakıp şiirler yazan insanlık tarihince şairlere saygısızlık, mehtaba bakıp ilan-ı aşk eden aşıklara saygısızlık. İnsanlığın umuduna, sonsuzluk duygusuna, ahiret alemlerinin taşına ve tuğlasına, tüm dini inançlara, tüm sanat arayışlarına, insanın özüne, ruhuna saygısızlık. Bedenlere eziyete alışkınız da, ruhları hep mahfuz bilirdik. Sema arzın ruhu, tıpkı bizim ruhumuz gibi. Bu ruhlara yönelmiş bir saldırıdır. O roket bizim ruhumuza atıldı…

Su arıyorlarmış. Allah sizi ebeden susuz bıraksın, e mi! Siz yeryüzünü zir-ü zeber edip su kaynaklarını bitirdiniz. Denizde ve karada çıkarttığınız fesat boyumuzu aşıp geçti. Siz elinize fırsat geçse güneş sistemini yerle bir eder, yıldızları kendinizce yeniden düzenlemeye kalkar, ekabir adamlarınıza satışa çıkarırsınız. Allah Hakîm ki size bu gücü vermiyor. Yaptığınızı yeni bir şey mi sanıyorsunuz, siz yeni nesil firavunlar. Firavun Hâmân’a “Bana bir kule yap ki Musa’nın Tanrısına ulaşayım” deyip O’na bir ok savurduğunda sizinle aynı kendini bilmezlik, haddini bilmezlik, aynı aymazlık, aynı kahrolası edepsizlik içinde değil miydi? O ok kanla geri döndüğünde kendini muzaffer bir komutan sanıp “Musa’nın Tanrısını vurdum” dememiş miydi? Siz ayı roketle vuranlar, firavun gibi zalim değil misiniz?

Aya roket fırlatanın, yardım edenin, onaylayanın, topunun Allah cezasını versin…

Ebeden susuz kalsınlar inşallah…

Onlar namına sema ehlinden özür dileriz…

  12.10.2009

© 2021 karakalem.net, Mona İslam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut