Küçük, kırmızı araba

BULUTLAR GÜN boyu telaşla bir o yana bir bu yana gitti geldi, yağmakla yağmamak arasında kararsız kalarak gezindi durdu gökyüzünde… Gün bitiminde gösterdi yağan yüzünü; aniden sağanağa dönüştü, ıslak koşturmalarla doldu sokaklar, caddeler…

Otobüse bindiğinde bir şey yoktu, eve en yakın durakta indiğinde hafiften ıslanmaya başlamıştı, bir taraftan da adımlarını hızlandırdıkça hızlandırdı… Ne çare koşması gerekiyordu, yağmur sandığından hızlı yağıyordu, gücünü zorlayarak koşsa da ıslanmaktan kurtulamıyordu… O koşuyor, yağmur yağıyor; koşuşla yağış yarış ediyordu sanki…

Yolun yarısına geldiğinde ıslanmadık az yeri kaldığını gördü, yaz sıcağında bu kadar koşsa idi terden ıslanırdı… Kırmızı, küçük, eski bir model arabanın yanına yaklaştığını gördü göz ucuyla baktığında… Arabanın kapısı buyur ağabeyle açıldı, binmekten başka çare yoktu yağmur ıslaklığında…

Araba kadar sade biri vardı direksiyonda, böyle bir arabayı başka biri, başka biri de bu arabayı kullanmazdı… Yüreğinde yardımseverlik yağan biri olduğu belliydi davranışından, görmezlikten gelip gidebilirdi çok kimsenin yaptığı gibi… O dua yağmurlarını seçti; teşekkürle, tebrikle başladı oturur oturmaz ayağının ıslaklığıyla…

İnsanız ağabey dedi kısaca, hepimizin başına gelebilir… Büyük olan davranıştan öte niyetin büyüklüğü, tevazünün yüceliğiydi… Asıl olan ve kurtaracak olan da bu değil miydi; niyet ve samimiyet…

Az sonra indi zaten, evin önüne gelmişti; dışında yağmur için de sevinç yağıyordu, dua adımlarla merdivenleri çıktı, daha tanışamadığı dostunu uğurlarken… Küçük hareketinden damlalar kadar dua almıştı yağmurda akıp giden küçük kırmızı araba… Gözden kayboldu gönülde büyük yer ederek, geride bıraktığı güzel eylemi unutturmamacasına…

Bahar yağmurları kadar diriltici niyetteki arkadaşıyla aynı yolda, yine aynı şekilde karşılaştılar, bu defa yağmur azdı, ağır yürüyordu ev yolunda… Bu defa durmadı, belki de görmedi, o da durmasını istemiyordu zaten rahatsız etmemek adına… Adına çok dualar ederek uğurladı yoldaşını, unutmadı karşılıksız yardımı, vefa niyetlerle Rahmana ısmarladı onu; Rahman ü Rahim ondan razı olsundu, yolda yalnız yardımsız kimsesiz komasındı, sevdikleriyle iyiliklerle yürüsündü hep, kötülükler uzak olsundu…

Bahar yaz başlangıcına dönüştüğü günlerde tevafuk olsa gerek, aynı yerde yine yanından geçti küçük, kırmızı araba… Belki de o, onu görse hatırlamazdı, o ise tanışmayı bile fırsat kalmayan kısa yolculukta unutmamıştı onu… Art arda gelen üç tevafuk karşılaşma duanın kabulüne işaret sayılmaz mıydı? İşaretler dua yağmurlarının ubudiyet toprağını işlediğiydi, hakkında kabul olunduğunu söylüyordu yoldaki yansımalar, Rahman bilir…

Bir yaz akşamında aynı dönüş yolunda yürürken yanından uzaklaşıp giden kırmızı arabayı tebessümlerle seyretti, dört olmuştu.

  05.10.2009

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut